Suruç, Ceylanpınar, Adıyaman’daki saldırılar üzerine CHP’nin çağrısıyla olağanüstü toplanan Meclis, tek günlük gergin bir oturumla terörü tartıştı. Araştırma komisyonu kurulması talebinin reddedildiği görüşmelerin ardından parlamento, yeni bir hükümet kuruluncaya kadar yeniden tatile girdi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çözüm süreciyle ilgili, “Bu süreç istismar edildikçe CHP ve MHP’den eleştiriler gelmiştir. Bugün görüyoruz ki bu eleştiriler büyük ölçüde haklıdır. Çözüm süreci ismi, şartları değişebilir, ama Türkiye’nin son şansıdır” dedi.
CHP'nin terör olaylarının araştırılmasına yönelik Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önerge Genel Kurul'da kabul edilmedi. Meclis Komisyonu kurulması önergesine MHP milletvekilleri önce çekimser kaldı.
Sonrasında ise MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural'ın elini kaldırmasıyla MHP'li vekiller de ret oyu kullandı.
TBMM Başkanvekili Şafak Pavey'in yönettiği oturumda partilerin görüşlerini aktarmasının ardından oylamaya geçildi. İşari yapılan oylamada kabul edenlere CHP ve HDP el kaldırdı. Ardından kabul etmeyenlere ilk olarak AK Partili vekiller ellerini kaldırdı. MHP'lilerin ellerini kaldırmadığını ilk anın ardından, ilk olarak MHP'li Oktay Vural elini kaldırdı, ardından da CHP'liler alkışlarla MHP grubunun tavrını protesto etti.
Yapılan oylamaya CHP'liler ve HDP'li vekiller itiraz ederek, Başkanlık Divanı'na yöneldi. Pavey, iki katip üyenin de görüşünün aynı yönde olduğunu belirterek, "Önerge reddedilmiştir. Her iki katip üye de aynı yönde fikir beyan etti. Kabul etmeyenlerin sayısı daha fazladır" dedi.
MECLİS TERÖRÜ BÖYLE KONUŞTU
Hükümet adına Bülent Arınç, AK Parti adına Mahir Ünal, CHP adına Murat Özçelik, MHP adına Ümit Özdağ, HDP adına Osman Baydemir kürsüye gelecek.
PAVEY: BU VATAN HIRSLARIMIZDAN ÇOK DAHA DEĞERLİ
Şafak Pavey oturumu açış konuşmasından şunları söyledi:
Burada yaratacağımız her asabiyet sokağa şiddet teşviki olarak dönebiliyor. Bu vatan hırslarımızdan çok daha değerli. Bizler varlıklarımızlar bir şey katmak için Meclis'teyiz. Siyaset şiddet bizi her zamankinden çok daha acil göreve çağırıyor. Ortak hafızamızı takip etsek düzlüğe çıkabileceğimize inanıyorum. Değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyor gündeme geçiyorum.
Pavey'in konuşmasının ardından Meclis toplantı çağrısına ilişkin önerge okundu.
KÜRSÜYE İLK OLARAK ARINÇ ÇIKTI
Toplantıda ilk sözü hükümet adına Bülent Arınç aldı.
İşte Arınç'ın konuşmasından satır başları:
Öncelikle CHP Grubuna verdikleri olağanüstü toplanma tekliflerinden dolayı teşekkür etmek istiyorum. Son günlerde kalplerimizi kanatan acı olayların,. Soruşturmaların devam ettiği bir zamanda ve hükümetin terörle mücadele yaptığı süreçte konuyla ilgili görüşme zaruret olmuştu. Bunu CHP yerine getirdi. Komisyon kurulabilir korumayabilir bunlar sizlerin değerli oylarınızla belli olacaktır.
Son günlerde yaşanan olayları hepimiz acı ile karşıladık ve tepkimizi verdik. Ayrıntılarını biraz sonra vereceğim şiddet olayları kapsamında ülkemizde bir üzüntünün hakim olduğunu söyleyebilirim. Memleketini seven herkes üzüntülü ve tepkilidir. Meclis olarak bunu görüşmek hepimizin göreviydi.
Bu günkü konumuz ülkemizde giderek artan terör olaylarını nedeni araştırmak ve engellemek için meclis komisyonunun kurulmasını içeriyor.
Bu konuda iki rapor vardır. İnsan hakları inceleme komisyonunun hazırladığı bir rapordur. Bu Şubat 2013’tedir. Yine aynı dönemde Kasım 2013 tarihli meclis araştırma raporumuz var.
Bunun ayında geçtiğimiz dönemde 10 Temmuz 2014 tarihli terörün sona erdirilmesi maddeli kanun hazırlanmış ve resmi gazete yayınlanmıştır.
Şüphesiz çözüm süreci belki bugünde tartışılacaktır, devam edip etmediği konularında bir tartışma var. 2009’dan başlayarak kademe kademe devam eden ve ete kemiğe bürünen, ismini ne koyarsanız koyun bu konunun ne hale geldiği, nasıl suistimal edildi tartışmalarını da değerlendirmek istiyorum.
12 yıldan beri AK Parti hükümetlerinde bu konuda çok önemli adımlar atıldı. Yaşananlar sizler tarafından takip ediliyor bunları tekrar tekrar veremeyeceğim. 20 Temmuz’da Suruç’taki katliam diyebileceğimiz terör olayı sonrası Başbakanlık Koordinasyon Merkezi’nden an be an takip ettik.
3 terör örgütüne karşı PKK ve bağlantılı terör örgütlerine karşı, DAİŞ ve DHKP-C diye bilenen örgütlere karşı operasyonlar yapıldı. Sonuçları da koordinasyon merkezi tarafından açıklandı.
Bütün operasyonları milli imkân ve kabiliyetlerimizle, DAİŞ’e karşı yapılanların da Türkiye içinde gerçekleştirildiğini söylemem gerekiyor. Bugün en son 1302 kişiye gözaltı işlemi uygulandığı bildirildi. Binbaşı Arslan kulaksız ismi verilen operasyonla da sığın depo ve barınma alanlarının vurulduğuna dair açıklamayı hepimiz biliyoruz
Bunun saat 11:00 itibariyle gözaltı sayısı 1061 kişidir…
PKK ile ilgili olarak şunları söylemem gerekebilir. Toplumsal gelişmenin önündeki terör meselesini ülke gündeminden çıkarmak için kararlı bir tutum sergiledik. Çözüm sürecinin nihai hedefi terörün sona erdirilmesi. Çözüm Sürecinin kamuoyuna doğru anlatılması için akil insanlar heyeti oluşturuldu.
Demokratikleşme paketi amacıyla teme hak ve özgürlükler alanında yasal düzenlemeler hayata geçirildi. Çözüz sürecindeki adımlarımıza karşı örgütün sürece uygun hareket etmediği görülmektedir. 2013 mayıs ayında silahlı unsurların ülke dışına çıkarılması söylenmişti. Silahla bırakılacak siyaset ve fikirler konuşulacak denildi. Örgüt şiddet içerikli eylemlerini deva ettirdi. Kırılma noktalarından biri de pek çok yerde baş gösteren 6-8 ekim olaylarıdır. 7 hazirandan bugüne kadar kanunsuz girişimler yapıldı. Her ne kadar başta HDP olmak üzere örgüt bileşenlerin tarafında dezenformasyon yaratılmaya çalışışsa da hükümet adımlar atmıştır.
HDP’li siyasetçilerin bağımsız devlet kurma ifadelerini kullandıkları görülmüştür. 7 haziran seçimleri öncesi örgüt ve bileşenleri çözüm sürecini kendi baskı ortamını kullanma aracı olarak kullanmaktadır.
ARINÇ'TAN EK SÜRE TEPKİSİ
Konuşma süresi biten Arınç: Sayın Başkan ek süre verecek misiniz, diğer konuşmacılara da verilmek üzere diye sordu…
Şafak Pavey, “Bugün olağanüstü toplandık. Konuşmanızı bitirmek üzere 2 dakika veriyorum. Diğer konuşmacılara verilecektir” cevabı üzerine Arınç “Madem olağanüstü toplandık çok hasis (cimri) davrandın. 2 dakika” dedi. süreye tepki gösteren Arınç, elindeki notların başlıklarını söyleyip okuyamayacağı vurgusu yaptı.
Arınç'ın ardından kürsüye HDP adına Osman Baydemir çıktı. Baydemir şunları söyledi:
"SAVAŞ İSTEYENLERİN RESTİNE RESTLE YANIT VERMEYECEĞİZ"
TBMM’nin 8 Haziran sabahından itibaren Türkiye topluluğunun tüm farklılıklarına sahip olduğu temsil oranında memnun olduğumu ifade etmek istiyorum. Türkiye ye yeni bir döneme uyandı. Türkiye farklılıklarının bir bütün olarak, siyaset mekanizmasına emretmiş olduğu barışın ortak paydalarda buluşun ve ret politikaları nihai barışla taçlandırın mesajı alınmadı ya da gereğinin gerilmemesi için ısrar ediliyor.
Suruç’ta insanlığa karşı suç işleyen IŞİD organizasyonun yarasını sarmak üzere Türkiye’nin dört bir yanından Türklerin Kürtlerin birlikte yaşayabileceğinin sembolü olan gençler Suruç’ta katledildiler.
Maalesef toplumda var olan barış arzusu henüz siyasi partilerin ortak bir çabası olmamıştır. Bu toplantıda tarihi buluşmada tarihi bir karara gelin katkı sunalım.
Yaşanmış acıların son acımız olmasının temennisinde bulunuyoruz. HDP olarak bu toplantıya dahilimiz bir daha asla bu ülkede tek bir insanımızı hayatını çatışma ortamlı içinde yitirmemesinin pratiği ve çabası olacaktır. Hepinizin vicdanına çağrıda bulunmak istiyorum.
“ÇATIŞMASIZLIK ORTAMININ KIYMETİNİN NE KADAR DEĞERLİ OLDUĞUNU BUGÜN DAHA İYİ İDRAK EDEBİLİYORUZ”
Bu meclis, gerçekten tek bir yurttaş evladımızın hayatını yitirmesini istemiyorsak irade burasıdır. Milletin iradesi burada tecelli etmiştir. Gelin hepimiz bulunduğumuz zeminde sorumluluğumuz gereği olarak bu çatışma pratiğine dur diyelim. Emin olun ki 2013 yılında seçime kadar devam eden çatışmasızlık ortamının kıymetinin ne kadar değerli olduğunu bugün daha iyi idrak edebiliyoruz.
Yapmamız gereken tek şey var. Tek bir canımızın toprağa düşmeyeceği ortak iradeyi yaşama geçirmektir. Neden bu sarmal başlatıldı. Cumhuriyet tarihimiz boyunca en büyük siyasi gelişme elbette ki 2013 Nevruz’u ile barış manifestosu ile başlayan süreçtir. O sürecin Ağrı’da seçim atmosferini zehirlemeye çalışan provokasyona kadar devam etmiş süreçte AK Parti iktidarı barışı etkin şekilde yönetebilmiş olsaydı….
“HÜKÜMET BİR KEZ DAHA 1990’LARIN DİĞER HÜKÜMETLERİN DEVLET REFLEKSİNE GERİ DÖNDÜ”
Yurttaş tercihi ortaya koyarken hesap sorabilir bir noktaya geldi. Hükümet bir kez daha 1990’ların diğer hükümetlerin devlet refleksine geri döndü. Adeta bir milliyetçi dalga yaratarak HDP’yi baraj altı bırakma çabasına girdi.
“İŞTE O PLANLAR 8 HAZİRAN’DA YÜRÜRLÜĞE GİRDİ”
Hükümet kuramazsak b ve c planlarımız var denilmiş. İşte o planlar 8 Haziran’da yürürlüğe girdi. Tek başına iktidar olma uğruna Türkiye’nin dört bir yanına cenazelerin gitme tehlikesi ile karşı karşıyayız. Bugün bir kez daha barış zeminine geri dönüş şarttır.
Yaşatılan saldırılar, partimize yönetilen 200’e yakın saldırı eğer bunlar etkin şekilde soruşturulsa ve üzerine gidilmiş olsaydı Suruç’taki katliamı Türkiye yaşamamış olacaktır. Savaş isteyenlerin restine rest ile karşılık vermek amacında değiliz . Ateşe benzin dökmek değildir. Şüphesiz ki bu tek başına izah edilmeyecek bir tabloydu.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın Dolmabahçe deklarasyonunu tanımaması. Orta doğu siyasinde Türkiye – Suriye politikası ve Rojova statüsüne kırmızı çizgi diye karşı çıkması yani Suriye’de barbarlığa karşı mücadele eden kardeşlerimizin komşu olarak tercih edilmemişi barış süreç inin sekteye uğramasına neden olan en önemli argümanlardan olmuştur.
“İSTERSENİZ KARDEŞLİĞİME İNANIN İSTER İNANMAYIN…”
Her bir saldırı arka plana sahiptir. 8 Haziran sabahından itibaren tek başına iktidar olunmadığı için ülke savaşa çekiliyor. Tek başına iktidar olma uğruna fidanlar toprağa gömülüyor. İsterseniz kardeşliğime inanın ister inanmayın Rabbim şahittir ki bütün dünya iktidarları bin kere bir askerin bir polisi bir gerillanın bir sivil yaşam hakkına binlerce kez kurban olsun.
Bizim yapmamız gereken kinle öfke ile yanıt vermekle sorunu çözemeyeceğiz. 30 yıllık pratiğimiz de buydu. Bu pratikten yeterince çektiğimiz için 2013’te müzakere masasını kurduk. Bu aşamaya kadar onlarca fedakarlık örneği vardır. Gelin el ele vererek bu toplumun tek ferdinin hayatını yitirmeyeceği bir geleceği inşa edelim.
“BİRLİKTE YAŞAMA SUİKAST GİRİŞİMİ”
Sayın Cumhurbaşkanı’nın Çin’e gitmeden önce yaptığı konuşma, Davutoğlu’nun bugün yaptığı konuşma birlikte yaşama suikast girişimidir.
“GELİN KALLEŞLİĞİN OLMAMASININ ÖNÜNDE BİZ BARİYER OLUŞTURALIM”
Birbirimizden farklı düşüncelere sahip insanlarız. Benim hitabım biz saygıdeğer vekillerin vicdanınadır. Net bir duruş sahibi olmazsak toprağa düşecek her candan bizlerde mesul olacağız. Gelin kalleşliğin olmamasının önünde biz bariyer oluşturalım.
Bu coğrafya bin yıldır ittifaklarla ayaktaydı. Bugün bu meclis evet derse başta AK Parti Grubu evet derse vallahi bu savaş 48 saat içinde durur. 48 saat içinde tek bir insanın hayatını kaybetmeyeceği zemini yaratırız. Neden 8 Haziran sabahından itibaren bu grubun İmralı Adası’na gitmesine izin vermiyorsunuz.
Neden kalıcı barışın inşasının önüne bariyer oluşturuyorsunuz. Hepinizin vicdanına çağrımdır.
**
Baydemir’in sözlerine itirazlar üzerine Şafak Pavey “Bu ülke sizin egolarınızdan daha değerlidir. Sizleri sükûnete davet ediyorum” şeklinde uyarı yaptı. Pavey’in uyarısı sonrası bağrışmalar kesildi.**
Baydemir sözlerine şöyle devam etti:
Gelin meclis araştırma komisyonu kuralım. İmralı’ya uygulana tecridi kaldıralım. Bizler HDP olarak 78 milyonun barış içinde yaşaması için zalime teslim olmayacağız.
CHP ADINA ÖZÇELİK KONUŞTU
CHP adına ise oturumda İstanbul Milletvekili Murat Özçelik söz aldı. İşte Özçelik’in konuşmasından satır başları:
Bugün burada toplumsal barışımıza kast edenleri kınamak ve yapılan eylemleri incelemek üzere bizim teklifimizle ortaya konan partimizin görüşlerini ortaya koyuyoruz.
1 hafta içinde 46 vatandaşımız hayatını kaybetti, acımız çok büyük. Suruç'ta 31 gencimiz hayata veda etti ve ardından maalesef polislerimiz, askerlerimiz şehit edildi. Bunlardan dolayı büyük üzüntü duyuyoruz. Bu eylemleri gerçekleştirenleri lanetle kınıyoruz, baş sağlığı diliyoruz, sabır diliyoruz...
Bir şeyden dolayı çok umutlandık. Elimde tuttuğum bu kalın kitapçık CHP'nin bugüne kadar hükümete sunduğu bir gensoru, beş genel görüşme ve 153 soru önergesini içeren koskoca bir kitapçıktır.
Bu konularla ilgili iktidar kanadından cevap alamazken, bugün Bülent Arınç tarafından yapılan eleştirilerin bazılarının kabul edilmesi inancımızı ve umudumuzu artırmıştır, teşekkür etmek istiyorum.
Olayları ben analitik izlemek istiyorum. Olan olaylar biraz silsile ile bakarsak Suriye'deki iç savaşla Türkiye yaşananlarla irtibat kurmamız mümkün olacak. Hangi sorunlarla karşı karşıyayız bilelim ki dayanıklılığımız ona göre sağlam olsun.
IŞİD’e karşı Türkiye başlangıçta, tedbir, tavır almadı. Suriye’deki iç savaş Türkiye içine taşındı. IŞİD bu zaman zarfında kendisine sınır koymaksızın maalesef adam devşirme faaliyetine girişti, eğitime girişti ve Türk vatandaşları yaklaşık 10 bin kendi vatandaşımız bir şekilde ya gitti savaştı ya da o lojistik faaliyetler içinde oldu.
O kadar ki şu an bana arkadaşlarım iletti. IŞİD şu anda Gaziantep’in karşı tarafında bulunan Türkmen köylerinde 8-15 yaş arasındaki çocuklara kendi eğitimlerini vermek için talimatını vermiş vaziyette.
Bir ulusal güvenlik sorunuyla karşı karşıyayız.
Ne yazık ki, Türkiye’de biz iki lanetin çabalarıyla karşı karşıya bulunuyoruz. Çözüm sürecinin başarısızlığından kaynaklanmıştır Biz şimdi ki geçici hükümetle birlikte hükümetin bugüne kadar “Yapmayacağım” dediği şeylerde bir u dönüşü gördük
Her ne kadar Türkiye hükümetin aldığı kararlarla politikada değişiklik yapıyor gibi görünse de maalesef bu tedbirlerle güvenlik sorununun çözümlenmesi mümkün değildir.
Milletin iradesiyle oluşan meclis her sorunu çözebilir buna inancımız sonsuzdur, çok önemli bu sorunları el ele vererek çözebiliriz.
Sayın Bülent Arınç bazı şeyler söyledi. Araştırma komisyonunu kurmalıyız. Çok ciddi olarak şu olaya bakmamız lazım. Çok ciddi zaaflar var. Almamız gereken tedbirlerin daha büyük olması gerektiğine inanıyorum.
Bugüne kadar şeffaf yürütülmeyen çözüm sürecinin meclis altında ele alınması büyük önem taşıyor. PKK’nın yapması gerekenler nasıl lanetlenmek gerekiyorsa, kime karşı savaşmamız gerekiyorsa bunu bilmeliyiz. Güçlü bir katılımla partilerden demokrasimiz açısından çok önemli bir fırsat olarak görüyoruz.
MHP ADINA ÜMİT ÖZDAĞ KONUŞTU
Milliyetçi Hareket Partisi adına Ümit Özdağ söz aldı ve şunları söyledi:
Şehit binbaşına sahip çıkan Muş ve Batmanlı kardeşlerime de şükranlarımı sunuyorum. Ortadoğu iç savaşının ekseni Suriye Irak olmakla birlikte Libya ve Mısır’da da devam ediyor Önce bir Lübnanlaşma sonra da bir Balkanlaşma sağlanacak.
Artık Türkiye’nin Ortadoğu’da yaşananlardan dolayı kendini korumak için son şansını kullanmaktadır. Ortadoğu'daki savaşın içini çözmeden terörle mücadele mümkün değil.
Cumhurbaşkanı Erdoğan iş çığırından çıktı demiştir. İşleri çığırından çıkaran PKK ile müzakere ve dış politikadır. Bu kısa cümle 2007’den beri MHP’nin tespitlerinin ne kadar doğru olduğunu ortaya koymuştur eve iş çığırından çıkmıştır.
2007’den beri MHP Davutoğlu’nun söylediği Türkiye’yi eleştirmiştir.
Bunu önemli görüyoruz, Davutoğlu ve Erdoğan gerçeği görmüştür. Arınç’ın yanlış yaptıklarına dair açıklamalarda bulundu bundan çok mutlu olduk. 1990’lı yıllarda PKK ile mücadelede sembol isimler, sizlerin kardeşleri, amcaları idi ve yargılanmışlardır hepsi beraat etti. Manevi darbe indirmişlerdir.
AKP iktidara gelir gelmez hukuki düzenlemeleri maalesef kaldırdınız, müzakere sürecinin tehlikeye girmemesi adına güvenlik güçlerine alan boşalttırdınız. PKK otoritesini inşa etti. AKP PKK’nın vatandaşların rutin yaşamını bile yönlendirmesine izin verdi.
PKK’yı rahatsız eden valiler görevden alındı, teşekkür eden valiler atandı. Erdoğan Güneydoğu Anadolu’dan tabur gelmiyor dedi doğru ama köy korucularını teker teker katlettiler.
Siz köy korucularının ailelerin çatışmasızlığını anlatın bakalım ne anlatıyorsunuz.
Çıkar yol Doğu’yu PKK’nın elinden almaktadır. Yere düşen devleti ayağa kaldırmaktır. Askerlerimiz PKK’yı vurmaya devam ederken, Erdoğan süreç bitti derken, Davutoğlu ise devam ediyor diyor.
Müzakere gibi bir çözüme devam edersiniz muhatabınız PKK olacaktır. Çıkar yol terörle mücadele stratejisinin benimsenmesidir.
2011’e kadar AKP’nin Suriye politikası Suriye ile iyi ilişkiler politikasıydı, MHP bunu destekliyordu. 2012’de bunu terk ettiniz, Esad rejimini devirme politikasına başladınız.
Suriye gibi ülkelerde rejim yıkılırsa devlet de yıkılıyor. Cihadçı gruplar Türkiye’yi merkez haline getirdiler.
Bunun Türkiye’nin güvenliği için büyük bir tahdit olduğunu sizler de biliyorsunuz. Bu arada PKK’nın ele geçirdiği yerlerde bir temizlik de yaptığını görüyoruz.
MHP Türkmen kardeşlerinin arkalarındadır. MHP’nin PKK ile siyasi kuruluşa karşı aldığı tavır, HDP’ye oy veren seçmeni yok sayma gibi yorumlanmaktadır.
Kürtler ve Zazalar bizim öz kardeşimizdir. Müzakereler sürecinde PKK yandaşı örgütlerin büyük bir meşruluk kazandıklarını görüyoruz.
Son engelleri MHP’dir. MHP ‘yi HDP ile projeye itmeye zorluyorlar. Biz MHP olarak PKK’nın yaptığı 386 tolu katliamı unutmadık ve unutmayacağız.
Çocukların katledilmesini meşrulaştıran zihniyeti affetmeyeceğiz. PKK’lıları kucaklayan vekilleri unutmayacağız. İstiklal marşımızı söylemeyen vekillerimizle de uzlaşmadık ve uzlaşmayacağız.
Yurttaşlarımızdan saygısızlıktan değil şehitlerimize saygımızdandır. MHP tek başına da kalsa da vatana sahip çıkacaktır.
HDP’nin sahte barış çağrılarına inanmadık, keşke samimi olsalardı. HDP’ye olan tavrımız demokrasiye bağlılığımızın sonucudur.
AK PARTİLİ AHMET AYDIN'DAN BAYDEMİR'E ELEŞTİRİ
Kürsüye AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın HDP’li Osman Baydemir’in konuşmasını eleştirdi. Aydın şunları söyledi:
Siz ideolojileri hapsederseniz hayal görür ve konuşursunuz. Ben 13 yıllık iktidar sürecinde AK Parti’nin gerçeklerini aktarmaya çalışıyorum. Burada sayın cumhurbaşkanımıza, başbakanımıza, hükümetimize, AK Parti hükümetimize söylediklerinizin kaçta kaçını PKK’ya söyleyebiliyorsunuz Allah aşkına? Biz iktidar olmak için sınırları zorlamadık. Milli iradeye saygı göstereceğimizi ifade ettik. Ama siz barajı geçmek için, statükocularla, paralelle, çetelerle tüm çözüm süreci karşıtlarıyla bir araya geldiniz.
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Kimin ne yaptığını, kimin nerede durduğunu millet çok iyi biliyor. Burada özellikle HDP, 10 bin IŞİD’liden bahsetti Türk vatandaşı. Sordum soruşturdum, 1000 ile 1300 arasında Türk vatandaşı var. Arzumuz hiçbir vatandaşımızın hiçbir terör örgütüne girmemesi.
Ben konuşmama şu soruyu sorarak başlamak istiyorum. Bunca kaynağa rağmen neden refah ve demokrasi oluşmuyor? Neden 9 ülke yönetilemez durumda. Bunun açıklaması, ortadoğunun çocuklarının az gelişmişliği midir? Yoksa 100 yıldır bölgeye yapılan müdahaleler midir? Kardeş topluluklar olarak bu kaotik düzenin bekçisi mi olacağız, yoksa bölge halklarının kendi düzenini inşa ettiği bir düzenin savunucusu mu olacağız? AK Parti’nin yaptığı ilk iş devlete yüklenen anlamı ve ret, inkar politik tutumu değiştirdi. Bunlar şu an için basit görünebilir. Çünkü bu alandaki değişim, meseledeki değişim için tüm yolları açar.
1925 – 61 yılları arasında 16 rapor hazırlanmış. 87 – 2000 yılları arasında 54’ü aşkın rapor hazırlanmış. 83’ten sonra AK Parti’ye kadar 14 ayrı hükümet geçmiş. AK Parti’nin aslında yaptığı şey tekçi mühendislik projelerinin dışına çıkmaktır. Özetlemek gerekirse, kürt sorunu ve diğer iç meselelerimizin çözümünün hepimize ait olanının, hepimize ait kılınmasından geçtiğinin farkındayız. Çözüm süreci ise silahın hak araması olmaktan çıkarılmasıdır. Silahı terk ederek, siyasete yönelmektir.
Devletin dönüşümünü konuşabilmemiz için silahın aradan çıkması lazım. Ancak PKK Terör örgütü saldırılarını sürdürdü. Sadece 7 Haziran’dan bu yana 657 terör eylemi gerçekleştirilmiş. Hepimizin neyin ne olduğunun bilinmesinin farkındayım ben. Operasyonlar ile erken seçim arasında bağlantı kurmaya çalışıyorlar. AK Parti seçimin faturasını Kürtlere çıkararak, savaş üzerinden yeniden iktidara gelme hesapları yapıyor diye söylemlerle kamuoyu oluşturma gayreti içindeler. Evet tek başına iktidarı istedik. Çözüm sürecinin devamı için bunun gerek olduğunu söyledik. Yine cumhurbaşkanımızı neden hedefe koyuyorsunuz? Çözüm sürecini başlatan lider oldu da onun için.
Cumhurbaşkanımızın söylemini okuyorum “kardeşlerim bunu çok iyi bilmemiz lazım. Sadece havadan bombalamak suretiyle bu sorunu çözemezsiniz. Şu anda Kobani de düştü, düşüyor. Buradaki inceliği görmeniz gerekiyor. Koalisyon konusunda zihni hazırlığı dahi olmayanların, AK Parti’yle asla diyenlerin, blok siyasetinden bahsedenlerin bize söyleyecek tek sözü olmaz. HDP yöneticileri neler diyor? PKK terör örgütü saldırılar hakkında bu yöneticilerin lanetlediklerini kınadıklarını duydunuz mu? Biz şunu diyorum, DAEŞ olsun, PKK olsun, kaynağı kim olursa olsun, kime karşı işlenirse işlensin, bütün terör örgütlerini kınıyoruz, lanetliyoruz.
Örgütün ateşkesin ve çözüm sürecinin bittiği ilan eden onca açıklamalarını, eylemleri hiç gündeme getirmeden, hükümetin ateşkesi bitirdiği şeklindeki algı operasyonları birilerinin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Kimi isimler, polislere yönelik katliamı doğru bulmadıkları yönünde açıklama yaptılar. Ama doğrudan PKK’ya laf söylemediler. Bir fail var, o da PKK terör örgütüdür. Defalarca söyledik, bugün bir kez daha haykırıyorum burada. Hükümetimiz ile DAEŞ arasında ilişki kuran yalancı müfterilerdir. Bunlar haksız mesnetsiz yalan itiraflardır.
Bölgedeki bütün devletler, halklar ve örgütler DEAŞ koduyla yeniden formatlanmaya zorlanmakta, herhangi birinin yenilmeyeceği bir denklem için en organize örnek sunulmaktadır. Türkiye 10 ekim 2013’ten bu yana 1600 kişiyi sınır dışı etmiş, 15 binden fazla kişiye giriş yasağı koymuş.
Bir köşe yazarı çıkıp sayın cumhurbaşkanımızı hedef gösterdi. Erdoğan karşıtlığı gözlerini kör ettiği gibi maalesef vicdanları da yok etmiş. Buna rağmen tek bir delili ortaya koymadan Türkiye’yi suçlamak küresel güçlerin figüranı olmaktır. Biz hem ülkemizde hem bölgemizde terör istemiyoruz, düzen istiyoruz, çözüm istiyoruz.
Biz çözüm sürecinde neler yapmışız? Bugüne kadar 160 maddede pozitif adım atarak önemli gelişmelere neden oldu.
PKK’nın Dağlıca saldırısıyla başladı 12 asker şehit oldu. Güngören’de 18 kişi hayatını kaybetti. Aktütün saldırısında 15 asker şehit oldu. Silvan Reşadiye Diyarbakır bölgelerinde PKK’nın saldırıları oldu. örgüt defalarca hükümeti tehdit etti. Siyasi iradeye düşmanca tavır takınıldı. PKK çekilmeyi durdurduğunu açıkladı. KCK, ateşkesi tek taraflı sona erdirdiğini açıkladı. HDP Kobani nedeniyle halkı sokağa çağırdı. 6-7 Eylül’de 52 vatandaşımız hayatını kaybetti. Yüksekova’da çarşıdaki askerlerimiz arkadan vuruldu. 7 Haziran’dan bu tarihe de olan terör eylemi sayısı 657.
Burada kim terörden yana, kim barıştan yana? Kim siyaset diyor, kim silah diyor? İşte devlet bütün bunlara izin vermez. Devlet teröre izin vermez. Devlet durduk yere operasyon yapmıyor. Barışa kimin suikast düzenlediğini HDP görsün diyorum.
Ya silah ve terör diyeceksiniz, ya demokrasi ve siyaset diyeceksiniz. Safınızı belli edeceksiniz. Silahla siyaset bir arada yürümez. HDP bir yol ayrımında, bir tercih yapmak durumundadır. Hani silahlar susun fikirler konuşsun diyorduk. Ne oldu? Silahların susması lazım eğer siyaset yapılacaksa. Bu ülkenin işadamlarını gazetecilerini yargıçlarını katleden DHKPC’nin terör faaliyetlerini neden buharlaştırıyorsunuz? DHKPC bize desteğini iletti diyen siyasi parti liderleri var. siyasi partiler var. Terör örgütlerini incelediğimizde tüm terör örgütlerinin içinde bir DEAŞ anlayışı olduğunu göreceksiniz. PKK’nın Baas rejimini ayakta tutmak için binlerce kişiyi katleden DEAŞ’tan farkı nedir?
Ulusal güvenliğimizi kim tehdit ederse, kim şiddet uygularsa onun karşısında da sonuna kadar mücadele edilecektir.
LEVENT GÖK: IŞİD’İN TERÖRÜNE DE PKK’NIN TERÖRÜNE DE KARŞIYIZ
CHP’li Levent Gök konuşmasında şunları söyledi:
CHP olarak vermiş olduğumuz araştırma önergesinin, önerge sahibi olarak söz aldım. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Konuşmama başlamadan önce bugüne kadar terörden hayatını kaybeden tüm masum insanları, şehitlerimizi askerlerimizi polislerimizi ayrım gözetmeksizin ve terör nereden gelirse gelsin, terörü kim yaparsa yapsın hepsini kınayarak rahmetle anıyorum.
Bütün Türkiye bugün bizi izliyor. TBMM terör karşısında nasıl duracak diye herkes bizi dikkatle izliyor. Konuşmaları izliyorum, tam da terörizmin amacına hizmet eden, halkımızda yaratacağı kaos ortamını yok edici konuşmalar yapılması yerine, tam da bunun aksi konuşmaların yapılmasından büyük üzüntü duyduğumu belirtmek isterim. Kendimizi toparlayalım, konuşmalarımıza dikkat edelim. Teröristler bizi kıs kıs gülerek izliyorlar.
CHP olarak biz onun için olağanüstü toplantıya çağırdık meclisimizi. Bu meclis yeni bir siyasi iradenin toplandığı meclis. Bugün tartıştığımız sonuç AKP iktidarının, iktidardan gitmesiyle onların yaratığı sonuç. 2002-2007-2011’de iktidara gelmiş ve 7 Haziran seçimlerinde iktidarı kaybetmiş AKP iktidarının sonucunu, bu parlamento tartışmayacak da neyi tartışacaksınız?
Ortaya çıkan sonuç, eski iktidarların sonucudur. Topu birbirimize atarak işin içinden çıkılmaz. Bugün IŞİD diyorsak, çözüm süreci diye adlandırılan sürecin bittiğini söylüyorsanız bunun sorumlusu siyasi iktidardır. 4 yıl önce yanlış Ortadoğu politikasından dolayı Suriye’deki çatışmanın iç çatışma tarafından dolayı, silahların Türkiye’ye döneceğini 4 yıldır soruyoruz.
153 soru önergesi vermişiz hiçbirinden sonuç alamamışız. IŞİD tehlikesine karşı uyarmışız biz iktidarı. Siyasi iktidarı şimdi hava operasyonları yaptığından bahsediyor. E Peki siz o kadar kişiyi gözaltına alabiliyorsanız, neden daha önce almadınız da bunları önlemediniz? İktidar diyor ki, biz hava operasyonu yapıyoruz. Biz de şimdi TV’den IŞİD’in açtığı hendekleri izliyoruz.
IŞİD denen tehlike Türkiye’nin içinde bunu anlatmaya çalıştık. Ben Nisan ayında 25 kişilik ailesinin tamamını IŞİD’e kaptıran vatandaşı TBMM’ye getirdim. Lütfen sesimi duyun dedi. Sincan’dan cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın hemen dibinde IŞİD tehlikesi olduğunu biliyor musunuz? Sincan’dan IŞİD’e dolmuş seferleri yaptığını biliyor musunuz? Anlattık görmediniz. IŞİD’i işitmediniz.
Böyle bir tablo vahim bir tablodur. İstanbul’un göbeğinde, Konya’da, Ankara’nın Sincan’ın da her yerde var. Tehlike büyüktür ve vahimdir. Komisyon kurmayacağız da ne yapacağız?
İktidarın bir diğer konusu da çözüm süreciyle adlandırdığı süreçte adlandırdığı nokta. Bu süreci başlattığınızda dedik, yanlış yapıyorsunuz. CHP Kürt sorununun çözümünden yanadır. Bunun çözmenin adresi TBMM’dir, size biz krediyi veriyoruz dediğimiz zaman, siz bizim kredimizi elimizin tersiyle ittiniz. Biz bu sorunun TBMM’de çözülmesinden yanayız. CHP olarak terörün her türlüsüne karşıyız. Kıvırtmadan, isim vererek IŞİD’in terörüne de PKK’nın terörüne de karşıyız.
Ama ülkemizdeki kürt sorunun çözümünün adresi de demokrasi, insan hakları bağlamında TBMM’dir. Bundan da kaçmıyoruz. Terör moral değerlerimizi çökertmeye çalışıyor. Bütün siyasi partilerin ortak dayanışmasını talep ediyoruz, var mısınız buna? Kuracağımız komisyon 7 Haziran’dan sonra belirlenmiş olan
Meclis’i niye topladınız diyorsunuz. Terör karşısında toplanmayacağız da, masum insanların ölümüne engel olmak için toplanmayacağız da ne zaman toplanacağız? Biz sorumluluğumuzu biliyoruz. Bütün partileri ortak bir dayanışmaya davet ediyoruz. Çünkü biz CHP’yiz, niçin bunu yapıyoruz, çünkü biz Mustafa Kemal Atatürk’ün partisiyiz. Bizim birinci ilkemiz, yurtta barış dünyada barıştır. Onun için yapıyoruz.
ŞAFAK PAVEY, İDRİS BALUKEN'E SÖZ VERDİ
Meclis araştırma önergesi üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır. Tutanaklar incelenmiştir, söz talep eden HDP grup başkanvekili İdris Baluken'e ve Başbakan yardımcısı Bülent Arınç'a cevap için söz vereceğim. Bunun yeni bir sataşmaya yol açmamasını özellikle rica ediyorum.
İDRİS BALUKEN:
Bugünkü görüşmelerden büyük bir hicap duyduğumuzu ifade etmek istiyorum. Dışardan devreden çıkan aklın Meclis’te de devreden çıktığını ifade etmek istiyorum. Beklenti burada rasyonel bir takım tartışmaların yapılması ve ülkede oluk oluk akan kanın durması
Biz HDP olarak bu tartışmaların devam edecek genel kurul oturumlarında değerlendirilmesi gerektiğini ve Türkiye’nin savaş girdabından çıkmasıyla ilgili Meclis’in sürece müdahil olmasını ifade etmiştir. Siyasi partiler birbirine laf yetiştirmenin peşine düştüğü için, bütün halkımızı hayal kırıklığına uğratarak genel kurulu bitireceğiz.
Bunları ifade ederken cevap verme hakkım da ortadan kalkmış oluyor. CHP’nin vermiş olduğu araştırma önergesine bir destek verip meclis bünyesinde oluşturulan komisyonla, Suruç Adıyaman Ceylanpınar başta olmak üzere bütün olayların araştırılması ve gerekli tedbirlerin Meclis’te araştırılmasını başarmak zorundayız. Halkımızın bizden beklentisi var. Her bir vekili, CHP’li hem de AK Partili, bu önergeye destek vermeye çağırıyorum.
ARINÇ: BİR KADIN OLARAK SUS
Bülent Arınç, Osman Baydemir’in konuşması sırasında suçlamalarına karşı cevap vermek üzere kürsüye geldi.
Baydemir’i geçmişten tanıyorum. Kendisinin çözüm süreci konusunda da çatışmaların bitmesi konusunda iyi ve samimi dileklerine katılırım. Ancak onun bugün konuşması büyük bir talihsizliktir. Eğer kadın milletvekili ve eşbaşkan konuşmuş olsaydı, biz sırtımızı PKK’ya PYD’ye yasladık diyebilecekti. Veya erkek sayın eşbaşkan konuşmuş olsaydı silahlanın, bu hükümetten hesabınızı görün diyecekti.
Hükümetimizin yaptığı terörle ve teröristle mücadele kapsamında… Hiç telaşlanmayın, dinlemesini bilin. Bakınız, iki tane polisimiz ensesinden vurularak öldürüldü. PKK’nın örgütü bunu üstlendi. PKK’nın yayınladığı bildiri, “HPG’li gençler polislere cezasını verdi”
Hanımefendi sus, bir kadın olarak sus. Bakıonız binbaşının öldürülmesi karşısında, özgür gündem’in bugünkü sayısında şunu söylüyor “milizgir diyor, HPG eylemin komuta konseyinin üyesi Şervan Varto’nun hava saldırısında katledilmesinin misillemesi olduğu yazıldı.
Sizin utanarak gerilla dediğiniz…
BAYDEMİR TEKRAR KÜRSÜDE
Osman Baydemir olarak Şanlıurfa milletvekili olarak, burada bulunan 550 parlamenterin tümünün benim şahsıma yönelik herhangi bir hakaretinizin, benim nazarımda ve ideallerim nazarında bir kıymeti harbiyesi yoktur. Şu anda bu parlemento 78 milyon insanın mukadderatını etkileyecek, yakın geleceğini etkileyecek bir hayati meseleyi istişare ediyor.
Savaş dediğimiz illet, sorunlara çözüm bulmadığında, siyaset mekanizması hayatı korumadığında, aslında barışı yönetemediğinde insanların hayatı üzerinde adeta kumar oynanıyor. Bu kürsüde oturanlar, onlar hayatın gerçeğinden geliyorlar. Onlar çatışma zeminini iliklerine kadar yaşayan insanlar. Ama bizler sizler öyle değiliz. Gerçek hayat, savaş burada konuştuğumuz gibi değil. gelin bir kez daha henüz yol yakınken, henüz yanlıştan dönüş imkanı varken, gelin bir kez daha savaş önünde engel oluşturalım.
Copyright © MYNET A.Ş. Telif Hakları MYNET A.Ş.'ye Aittir.