HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Meclisin bütçe maratonunda son gün

HDP Sözcüsü Hakkı Saruhan Oluç: - "Bu bütçe teklifi de göstermektedir ki iktidar, haksız ve adaletsiz uygulamalarına devam ederek işçinin, emekçinin, çiftçinin, esnafın, emeklinin, işsizin, engellinin, gençlerin ve kadınların haklarını teslim etmeyecek ve onların ihtiyaçlarına cevap vermeyecektir" - HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan: - "(Ankara'daki tren kazası) Facia ile ilgili açıklama yapan her yetkili, kaza sebebini farklı açıkladı ama bizce kazanın asıl sebebi bu iktidarın artık raydan çıkmış olmasıdır"

HDP Sözcüsü, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç, "Bu bütçe teklifi de göstermektedir ki iktidar, haksız ve adaletsiz uygulamalarına devam ederek işçinin, emekçinin, çiftçinin, esnafın, emeklinin, işsizin, engellinin, gençlerin ve kadınların haklarını teslim etmeyecek ve onların ihtiyaçlarına cevap vermeyecektir." dedi.

TBMM Genel Kurulunda 2019 yılı bütçesinin tümü üzerinde HDP Grubu adına söz alan Oluç, bütçe görüşmelerinde Meclislerin, iktidarları denetlediğini söyledi.

Bütçe hakkının, otoriter, baskıcı ve hükümranlık niteliği taşıyan rejimlere karşı kazanılmış tarihsel bir hak olduğunu ifade eden Oluç, "Hatta Amerika ve Fransa’daki devrimlerin bir nihayetidir. 'Temsil yoksa vergilendirme de yok' sözü o dönemlerin en önemli sloganlarından biridir.

Bugün çağdaş demokrasilerde vergi veren yurttaşların denetim hassasiyetinin arkasında işte bu tarihsel gerçekler vardır. Bugün Fransa’da sarı yelekliler hareketi oluşuyorsa arkasında yurttaşların ödedikleri vergilere sahip çıkmaları ve denetleme yapma anlayışları vardır." ifadesini kullandı.

Türkiye'de yurttaşlardan alınan dolaylı verginin toplam vergi içindeki oranının yüzde 67 ile 70 arasında değiştiğini dile getiren Oluç, bunun inanılmaz bir vergi adaletsizliği ve zengini daha zengin yoksulu daha yoksul kılan bir sistem olduğunu savundu.

Oluç, şöyle devam etti:

"Dünyada bu kadar yüksek dolaylı vergi ödeyen başka bir toplum gerçekten yoktur. Buna bir de ücretlerden kesilen vergileri eklediğimizde tablo daha net ortadadır. Bu bütçe teklifi de göstermektedir ki iktidar haksız ve adaletsiz uygulamalarına devam edecek; işçinin, emekçinin, çiftçinin, esnafın, emeklinin, işsizin, engellinin, gençlerin ve kadınların haklarını teslim etmeyecek ve onların ihtiyaçlarına cevap vermeyecektir."

Bütçe görüşmelerinde özellikle iki bakanın milletvekillerine bağırıp çağırdığını, parmak salladığını ifade eden Oluç, "Biri içişleri birisi de milli savunma bakanı. Çünkü bu bütçe güvenlikçi bir bütçe. Çünkü bu bütçe silah ve savaş yatırımları bütçesi. Bunun gücüyle vekillere saygısızlık edebildi bu bakanlar. O nedenle en fütursuz onlar davranabildi." görüşünü savundu.

- "Bütçenin üzerine kurulduğu zeminde fay kırıkları oluştu"

Oluç, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın bütçe görüşmelerinin ilk gününde konuşma yaptığı sırada Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Türkiye'nin üçüncü çeyrek büyüme istatistiklerini açıkladığını anımsatarak, "Bu istatistikler dengenin değil inişin habercisiydi. Bakanın söylediklerinin boş ve geçersiz olduğunu bu istatistikler çok net gösterdi. Bu verilerin açıklanması ile birlikte bu bütçenin üzerine kurulduğu zeminde ciddi fay kırıkları oluştu." dedi.

TÜİK’e göre, temmuz-eylül dönemini içeren üçüncü çeyrekte Türkiye ekonomisinin yüzde 1,6 büyüdüğünü hatırlatan Oluç, "İlk çeyrekteki büyüme yüzde 7,2, ikinci çeyrekteki büyüme yüzde 5,3, üçüncü çeyrekteki büyüme ise yüzde 1,6. Yani hızlı bir iniş var alışmış temponun çok altına düşen bir hal. Resesyon tanımına çok uyuyor." diye konuştu.

2017'den 2018 yılı üçüncü çeyreğine kadar büyüme göstergelerine ilişkin grafikleri gösteren Oluç, "Bu grafik bize 2017 yılının son çeyreğinden başlayarak baş aşağı giden bir büyüme görünümü veriyor. Buna 'türbülans' demek gerçeklerin üzerini örtmek ve manipüle etmek demektir." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın yaptığı bir konuşmada, "4 bin civarında FETÖ üyesi hakim, savcı tasfiye edildi. Bunlar hakim, savcı elbisesi giymiş hainlerden başka bir şey değildir" dediğini dile getiren Oluç, "Peki, bunlar hainse, neden bu hainlerin hazırladığı iddianamelerle bizim arkadaşlarımız, vekillerimiz, belediye başkanlarımız yargılanıyor? Bu nasıl bir adalet anlayışı?" dedi. Oluç, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında hazırlanan 102 fezlekeden 29'unun FETÖ'den dolayı tutuklanan savcılar tarafından hazırlandığını söyledi.

Oluç, HDP'nin tutuklu Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in "Kürt olduğu için tahliye edilmediğini", Selahattin Demirtaş'ın da "Kürt olduğu için alelacele mahkum edildiğini" iddia etti.

- "Ortada adalet diye bir şey yok"

HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, bütçelerin, parlamenter rejimlerin temel varoluş sebeplerinden birisi olduğunu belirterek, "Parlamenterler, kendilerini seçen halk tarafından, kamu gelir ve giderlerinin yine halk için kullanılmasını sağlamak üzere parlamentolara gönderilirler ancak bugün üzerine konuştuğumuz bütçe iki haftadır ısrarla söylediğimiz gibi, halkın çıkarlarını gözetmekten ziyade ne yazık ki saraya hizmet eden, sermayenin cebini doldurmaya hizmet eden bir hale getirildi." ifadesini kullandı.

Türkiye'de insanların adalete ve hukuka inancının kalmadığını öne süren Kurtulan, "Ortada adalet diye bir şey yok. Adalet sarayları cezaevlerine, cezaevleri ise toplama kamplarına dönüşmüş durumda." dedi.

2002 yılında 59 bin kişinin bulunduğu cezaevlerinde bugün 259 bin kişinin olduğunu ileri süren Kurtulan, 743’ü annesiyle kalan bebekler olmak üzere 3 bin çocuğun cezaevinde olduğunu iddia etti.

Ankara’daki Yüksek Hızlı Tren (YHT) kazasına değinen Kurtulan, "Daha diğer faciaların acısı tazeyken, burnumuzun dibinde milletvekili adayımız Yusuf Yetim’in de aralarında olduğu 9 insan, tren kazası adı altında ölüme yollandı. Facia ile ilgili açıklama yapan her yetkili, kaza sebebini farklı açıkladı ama bizce kazanın asıl sebebi bu iktidarın artık raydan çıkmış olmasıdır." dedi.

Mecliste HDP'ye "Kürt", "savaş", "çatışma" demeden konuşma yapmasının dayatıldığını öne süren Kurtulan, "Gencay Gürsoy’a, Şebnem Korur Fincancı’ya, barışı savundukları için cezalar verildi. Bu ülkede barışı istemek, oyları arttırınca başarı, oyları düşürünce suç oluyor." ifadesini kullandı.

Fatma Kurtulan, şöyle devam etti:

"Artık klasik birer seçim yatırımına dönüşmüş olan, insan hayatının oy hesabına kurban edildiği kuzey Suriye’ye operasyon, bütçe görüşmeleri sırasında gündeme getirildi. Amaç, savaş iklimi yaratarak, herkesi korkutup sindirmek. Afrin’i çetelere emanet etmek, Afrinlinin malını mülkünü talan etmek, Afrinliyi yerinden etmek. Nasıl ki 24 Haziran seçimleri öncesinde zafer diye sunulduysa, yine bir işgal 'huzur götürüyoruz' sözleriyle müjde gibi sunuldu. Savaş suçları olan yağmalama ve demografiyi değiştirme politikaları müjde diye verildi. İçeride huzuru, dışarıda huzuru, bekasına tehdit olarak gören hiçbir zihniyet, ilelebet kalamaz."

- "Tersten okuyorsunuz"

HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen ise bundan sonraki senelerde bütçe görüşmelerinde yöntemin tersine çevrilmesi gerektiğini savunarak, "Önce ilk gün oylayalım bitsin ondan sonra rahat rahat konuşalım. Bir şeye müzakere demek için onun üzerinde yaptığınız konuşmanın, tartışmanın bir anlamı olması gerekir. Bir konu 20 günden fazla komisyonda konuşulur, 10 günden fazla burada konuşulur ama bir harfine, noktasına dokunulmazsa buna müzakere denilmez münazara denilir." diye konuştu.

Bütçe görüşmelerinde en çok tartışılan konulardan birisinin "yolsuzluk-darbe ilişkisi" olduğunu savunan Bilgen, şöyle devam etti:

"Bir ülkede şeffaflık yoksa hesap sorma ve hesap verme sistemi işlemiyorsa orada sadece ekonomik yolsuzluk olmaz, darbelere ortam hazırlanır. Siz tersinden okuyorsunuz. Siz, '17-25 Aralık'ta bir darbe hazırlandı ve 15 Temmuz'da da tamamlandı.' diyorsunuz. Şimdi ilginç bir ülkeyiz.

Dünyanın her yerinde bütün göstergeler, darbelerle ilgili bütün araştırmalar, şeffaflık, siyasetin finansmanı ve devletin illegal yapılar tarafından ele geçirilmesiyle ilgili bütün çalışmalar tersini söylüyor ama siz tersini iddia ediyorsunuz. Ya sizin okumanızda bir sorun var ya dünya tersine dönüyor. Bir ülkede, kamu malının, devlet kaynaklarının kullanımı, rüşvet, iltimas, zimmetle ilgili bir sorun varsa o ülkede eninde sonunda birileri bunu koz olarak kullanır ve olağanüstü yöntemlerle siyasete darbe vurmayı, ülkeyi ele geçirmeyi dener. Bunu anlamak için çok büyük bir siyasi dehaya ihtiyaç yok. Siz örtmeyi tercih ettiniz."

- "Bu bir propaganda dilidir"

Sataşma gerekçesiyle söz alan AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı, Türkiye'de demokrasi ve özgürlükler temelinde her türlü meseleyi tartışmaya hazır olduklarını, zaten Meclisin de bunun için var olduğunu söyledi.

Demokratik ve özgürlükçü bir zeminde yapılan tartışmalara itiraz etmediklerine işaret eden Bostancı, Türkiye'nin başında bir terör belası olduğunu ve onun hayaleti üzerinde şekillenen bir siyasal coğrafya ile dilin bulunduğunu, kendilerinin itirazının buna olduğunu söyledi.

Bostancı, şöyle devam etti:

"(Bu suça ortak olmayacağız) denilen bildirinin bir cümlesini okuyacağım. 'Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini...' Bahsettiği husus, 'devrimci halk savaşı' çerçevesinde hendekler açılarak kurtarılmış bölgeler ilan etme tarzındaki PKK'nın silahlı girişiminin neticesidir. Bu bildiride, 'devlet insan hakları ihlalleri yapıyor ama aynı zamanda bu işin temelinde PKK'nın böyle bir alan hakimiyeti sağlamak için kalkıştığı silahlı girişim vardır ve biz bunu reddediyoruz' denilse bu bir müzakeredir ama PKK'ya karşı bütünüyle görmezlikten gelen, devlete karşı amansız ve acımasız bir eleştiri getiren bu dil, barışın dili değildir. Bu bir propaganda dilidir."

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler