Ergenekon'un tutuklu sanığı emekli Kurmay Albay Mehmet Fikri Karadağ'dan beddualı savunma.
Ergenekon'un tutuklu sanığı emekli Kurmay Albay Mehmet Fikri Karadağ, iddianamede bazı gazetecileri takip ettirdiği iddialarının da yer aldığını vurgulayarak, 'Senin soyun kurusun inşallah. Ben niye takip ettireceğim? Aklına, hayaline gelen her şeyi iddianameye yazıyor' dedi.
'Ergenekon' davasının 56. duruşması başladı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen davanın duruşmasına, tutuklu sanıklardan 28'i katıldı.
Tutuklu sanıklardan emekli Tuğeneral Veli Küçük, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in de aralarında bulunduğu 10'u ise duruşmaya gelmedi. Duruşmada, tutuksuz sanıklardan Güler Kömürcü Öztürk de hazır bulundu. Önceki gün başladığı savunmasına devam eden Karadağ, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde önceki gün başladığı savunmasına devam eden Karadağ, ırkçılıkla suçlandığını belirterek, bunun tamamen asılsız olduğunu söyledi.
Karadağ, Türk kelimesinin kökenine değinerek, 'Türk, kesinlikle bir ırk adı değildir. 'Türk kişi', tanrıya inanan ölümlü insan demektir. Gazi Paşa zamanında zaten bütün bunlar biliniyordu. Sonradan unutuldu' görüşünü dile getirdi. Dağdaki teröristlere af çıkarma teşebbüsünde bulunulduğunu, 'Gelin, bizimle siyaset yapın' denildiğini savunan Karadağ, 'Siz hangi şehit anasının, babasının onayını aldınız ki Türk çocuklarının kanlarını dökenleri affediyorsunuz? Kim dağa çıksa, televizyon açın, ayrı bölge kurun diyeceksin. Yok öyle bir şey' diye konuştu.
'Düşmanın' kendisine yapılanları unutmadığını ve vatanın 'asil evlatlarını' infaz ettirdiğini öne süren Karadağ, Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatını kuran Adnan Menderes'in idam edildiğini, bunu yapanların da İngilizler olduğunu, bugün de milletine hizmet eden vatan evlatlarına 'sen hainsin' denildiğini iddia etti.
"DARBENİN NE KADAR YIKICI OLDUĞUNU BİLİYORUM"
Karadağ, Kuvayi Milliye Derneğinden ayrıldıktan aylar sonrasına denk gelen bir dönemde, 38 kişilik bir örgüt kurduğunun ileri sürüldüğünü anlatarak, daha önce başka bir savcının, bu konuda dava açılmasını 'bu kadar saçma delillerle dava olmaz' diye reddettiğini savundu. Mehmet Fikri Karadağ, bir grup insanın fişlenerek hedef haline getirildiğini, terör bölgelerinde görev yaptığını, darbenin, bir neslin yok edilmesinin ne kadar yıkıcı bir şey olduğunu bildiğini, bu nedenle askeri darbe yapmanın 'aklından bile geçmeyeceğini' öne sürdü.
"POLİSLER DE REİS DİYOR"
İddianamede, bir telefon tapesinde Sedat Peker'den 'Reis' diye bahsettiğinin belirtildiğini ifade eden Karadağ, Türkiye Futbol Federasyonu eski Başkanı Hasan Doğan'dan da 'Koca Reis' diye bahsettiğini kaydederek, 'Sayın Sedat Peker'le hiçbir alakam ve irtibatım yoktur. Kardeşi bana telefon ettiğinde, 'reis nasıl?' demişim. Herkes reis diyor, polisler de reis diyor' iddiasında bulundu.
Hasan Doğan'la görüşmelerinin, Doğan'ın kendisini Fehmi Koru'nun programına çıkarmak istemesiyle ilgili olduğunu öne süren Karadağ, bu görüşmeden kendisinin Fehmi Koru'ya suikast düzenlediği şeklinde bir iddianın ortaya atıldığını ileri sürdü.
BEDDUALI SAVUNMA
Karadağ, iddianamede bazı gazetecileri takip ettirdiği iddialarının da yer aldığını vurgulayarak, 'Senin soyun kurusun inşallah. Ben niye takip ettireceğim? Aklına, hayaline gelen her şeyi iddianameye yazıyor' dedi. Sami Hoştan'dan para aldığı iddialarının doğru olmadığını, Hoştan'ı ömründe görmediğini iddia eden Karadağ, 'Öyle bir şey olsa elektrik, telefon kira borcumuzu öderdik. Simit alacak paramız yok. İyiki de yok' diye konuştu.
Karadağ, Hasan Doğan'la olan telefon konuşmasına değinerek, 'İSKİ beni kaçak su kullanımından mahkemeye vermişti o dönem. Bütün sıkıntım buydu. Hasan Doğan'dan yardım alıp bunun parasını yatırdım' dedi. Ordu kurduğu iddiasına da değinen ve 'Ordu kurmak öyle kolay iş mi sayın Başkanım?' şeklinde konuşan Karadağ, iddianamenin yalanlardan ibaret olduğunu ve bunu desteklemek için yalancı gizli tanıkların çıkarıldığını öne sürdü.
İddianamede tetikçi tuttuğunun söylendiğini, ancak asıl cinayet planlayanın kendisi değil, iddianameyi hazırlayan savcı olduğunu, çünkü 'hukuk cinayeti' gerçekleştirdiğini ileri süren Karadağ, bir telefon tapesinde, 'Onlar isteseydi bizimle temas kurardı' ifadesinden yola çıkılarak askeri darbeye teşvik ettiği iddiasında bulunulduğunu aktardı. Karadağ, 'Bu sözü Genelkurmay için söylemişim. Hatırlamıyorum konuşmayı. Söylemişim işte. İddianamede amaç örtülü olarak TSK'yı yıpratmak. Yapmayın. Milletin güveneceği başka bir şey yok' dedi.
Karadağ, CHP Sarıyer ilçe başkanının Mercedes minibüsüyle 2 kez Ankara'ya gittiği iddiasının da saçma olduğunu savundu. 'Ergenekon' diye bir terör örgütünde görev almadığını savunan Karadağ, 'Ergenekon terör örgüt diye bir örgüt hiç duymadım ki ondan görev alayım. Hem madem örgütün kurucusuyum, görev almam, benim altımda adamlar vardır, görev veririm' diye konuştu. Karadağ, Sevgi Erenerol, Kemal Kerinçsiz gibi isimlerle irtibat halinde olduğunun belirtildiğini, ancak örgütün kurucuları olduğu iddia edilen İlhan Selçuk ve Kemal Alemdaroğlu'yla herhangi bir irtibatının yer almadığını, bunun bir çelişki olduğunu ileri sürdü.
'VELİ KÜÇÜK'LE BAĞIM YOK'
Tutukla sanıklardan emekli Tuğgeneral Veli Küçük'le görüşmeleri bulunduğunun doğru olmadığını savunan Karadağ, 'Küçük'le herhangi bir bağım yok ki örgütsel bağım olsun' dedi.
Doğu Perinçek, Kemal Kerinçsiz ve Sami Hoştan'ı tanımadığını belirten Karadağ, bu kişilerle örgütsel bir yapı içerisinde bulundukları iddiasının doğru olmadığını savundu. Mehmet Fikri Karadağ, 'Böylesine insafsız ve mesnetsiz iddiaların hukukçuların süzgecinden geçmediği yönünde büyük inancım vardır' diye konuştu.
Osman Yıldırım'ı tanımadığını ve hakkındaki beyanlarını kabul etmediğini anlatan Karadağ, 'Osman Yıldırım cehennemde şeytanla arkadaş olsun. Osman Yıldırım'a inanan insan yeryüzünde nasıl dolaşır' dedi. Karadağ, askeri müdahale için faaliyette bulunmanın aklının ucundan bile geçmeyeceğini belirterek, 12 Eylül döneminde kendisinin de görevde bulunduğunu, bu sırada askeriye adına halka zulmedenlerle mücadele ettiğini anlattı.
Tutuklu sanık Karadağ, 'Benim için hürriyet her şeyden önemlidir. Hürriyetim 13 aydır kısıtlanıyor. Benim 13 saniyem bu iftiracıların bütün soylarının kıyamete kadar olan ömürlerinden daha kıymetlidir. Çünkü ben yalan bilmem, dosdoğru konuşurum. Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. Tahliyemi ve beratımı talep ediyorum' diye konuştu.