"Metrolarda işler yolunda, kimse kafa bulandırmasın" dedi. Batıkent Mesa İstasyonu'nda düzenlenen iftarda metro inşaatında çalışanlarla bir araya gelen Bakan Yıldırım, iftarın ardından yaptığı açıklamada, metroları devraldıktan sonra yaklaşık 6 aylık bir süre geçtiğini hatırlattı.
Sincan-Batıkent hattını ilerleme durumu bakımından yüzde 50 ile devraldıklarını şu anda yüzde 65'e geldiklerini belirten Bakan Yıldırım, Keçiören-Tandoğan hattını yüzde 30'la devraldıklarını, şu an da yüzde 41'e ulaştıklarını söyledi. Yüzde 60 ile devraldıkları Kızılay-Çayyolu hattının ise ilerleme durumunun yüzde 75 seviyesine geldiğini bildiren Bakan Yıldırım, "Kısacası artık altyapı işleri, inşaat, elektrik, mekanik işleri dahil olmak üzere işin belini kırdık denebilir" dedi.
Şu anda en geri durumda bulunan Keçiören-Tandoğan hatının da bir-iki ay içerisinde yüzde 50 ilerleme seviyesini geçeceğini ifade eden Yıldırım, şunları kaydetti:
"Daha önce Ankaralılara söz verdiğimiz gibi Kızılay-Çayyolu ve Sincan-Batıkent hatlarını 2013'ün 29 Ekim'ine kadar tamamlama hedefimizden herhangi bir sapma şu an için söz konusu değildir. Keçirön-Tandoğan hattını da 2014 yılı içerisinde tamamlayıp, hizmete açacağız.
Bu metro hatlarıyla ilgili yapılmamış ihalemiz kalmadı. Sadece trenlerin stoplandığı gare sahası, bakım onarım tesisleri var. Onlarda da işin yapılmasına işletmenin sürdürülmesine mani bir hal yok. Toplam 2 milyar 132 milyon civarında bir iştir bu.
Metro araçlarının ihalesi yapıldı. Sözleşmesini de pazartesi günü imzalayacağız ve böylece artık tedarikle, ihaleyle ilgili herhangi bir sorunumuz kalmadı."
"Metro işi, riski yüksek bir iştir"
Metro hatlarında toplam bin 300 kişinin gece-gündüz demeden 24 saat esasına göre çalışarak, işi tamamlamaya gayret gösterdiğini anlatan Bakan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Metro işi zor iştir, ağır iştir, riski yüksek bir iştir. Tabii bu işleri de birilerinin yapması lazım. Ömrü hayatında hiç iş yapmamış insanlar çıkıyor ahkam kesiyor; 'efendim oradan giderseniz şöyle olur, buradan giderseniz böyle olur'. Ben şaşıyorum. Ankara'ya, Ankaralılara hizmet mi getirmek istiyorsunuz, yoksa canla, başla, büyük fedakarlıklarla yapılmakta olan bu hizmetlerin gecikmesi için mi hizmet ediyorsunuz- Bu soruyu, acımasızca tenkit edenlerin mutlaka kendilerine sorması lazım.
Riski olmayan hiçbir iş yok. Hangi işi yaparsanız yapın mutlaka riski vardır. Ama şu da bir gerçektir; risklere karşı tedbirler almak ve her türlü önlemi almak da işin gereğidir, olmazsa olmazıdır. Dolayısıyla arkadaşlarımız çalışmaların emniyetli ve kesintiye uğramadan devam etmesi bakımından her türlü tedbiri alıyor. Buna rağmen az da olsa zaman zaman bazı istenmeyen olaylar da yaşanmıyor değil. Bu işin tabiatında olan bir şeydir. Biz bu riskleri en az düzeye indirmek için gerekli tüm çabayı gösteriyoruz. Amacımız bir an önce bitsin.
'Efendim metroları aceleye getiriyorlar, bunun için tehlike var' demek insafsızlık. Ankara'da 10 senedir gündemde olan metroları 'hala aceleye getiriyorlar' gibi bir yaklaşım Ankaralılara haksızlık olur. Metrolarda işler yolunda, kimse kafa bulandırmasın."
Suriye'deki olaylar
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Bakan Yıldırım, artan terör olayları ile Suriye'deki gelişmelere ilişkin bir soru üzerine, son iki senedir terörle yapılan mücadelede yöntem değiştirildiğinde ve "aktif mücadele"ye geçildiğini söyledi. "Aktif mücadele"nin, herhangi bir terör saldırısına karışılık verme şeklinde değil, terör tehdidi altında bulunan yerleşim yerleri ile oradaki insanların emniyetini, can ve mal güvenliğini sağlamak bu bölgelere terör unsurlarını yaklaştırmamak şeklinde yapıldığını anlatan Bakan Yıldırım, "Aktif mücadelede biraz daha risk fazladır. Güvelik güçlerimiz bunu biliyor. Eğer insanların bu ülkede, huzur ve güven içerisinde yaşaması, birliğin, beraberliğin, kardeşliğin devam etmesi etmesinde hepimiz aynı duygulara sahipsek bu aktif mücadeleyi sürdürmek zorundayız" diye konuştu.
Gerek Irak'ın kuzeyinde gerek Suriye'de, sınırların kontrolünün daha da zorlaştığını vurgulayan Yıldırım, buralarda düne göre çok daha fazla dikkatli olunmak zorunda olduğunu, güvenlik güçlerinin de bunu yaptığını söyledi.
Esed rejiminin Ramazan ayında da halkına yönelik katliamlarına devam ettiğinin hatırlatılması üzerine de Bakan Yıldırım, şunları söyledi:
"Bu ne İslamiyete ne insanlığa sığar. Bir insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmektir, bizim dinimiz böyle öngörüyor. 25-30 yıl boyunca can düşmanı olan bir ülkeye tek bir fiske vuramamış, tek mermi atamamış bir yönetim kendi halkının üzerine tüfekle, tankla, bombayla acımasızca saldırıyorsa, bunun ne İslamiyetle ne insaniyetle izahı mümkün değildir."
(A.A)