Yaşamımız değişiyor. Oturduğumuz evlerden yiyip içtiklerimize, tatillerimizden bayramlarımıza, kadar hiçbir şey eskisi gibi değil.
Yaşamımız değişiyor. Oturduğumuz evlerden iş yerlerimize, yuva ve ana okullarımızdan üniversitelerimize, giyim kuşamımızdan yiyip içtiklerimize, tatillerimizden bayramlarımıza, eğlencelerimize kadar hiçbir şey eskisi gibi değil.
Bir kere, insanların çoğu kapalı mekânlarda yaşıyor, oturarak çalışıyor. Kaslarını kullananlar artık para kazanmak için kafalarını ve çenelerini çalıştırıyorlar.
Neredeyse herkesin arabası var. En lüks semtlerden gecekondu mahallelerine kadar tüm caddeler, sokaklar arabadan geçilmiyor.
Yol yürümediğimiz gibi merdiven de çıkmıyoruz eskisi gibi, çünkü birçok binada asansör var, yürüyen merdiven var, yürüyen bantlar var.
Birçoğumuz apartman dairelerinden sitelere terfi etti. Akıllı evlerde oturanların sayısı her geçen gün katlanarak artıyor.
Evlerimiz, bürolarımız elektronik aletlerle dolu. Bilgisayarlar… televizyonlar fotokopi makineleri yazıcılar telsiz telefonlar cep telefonları mikrodalga fırınlar klimalar çamaşır makineleri, bulaşık makineleri kurutucular hava temizleyiciler nemlendiriciler... VCD’ ler, DVD’ ler
Uzaktan kumandalar da yaşamımızın ayrılmaz bir parçası oldu. Evimizin garajını, kapısını onunla açıp kapıyoruz. Televizyon, müzik seti, klimalar… ve bir çok ev aleti artık hep uzaktan kumandalarla kullanılıyor.
Hazır gıda tüketimi kaçınılmaz olarak artıyor. Obezite salgın bir hastalık gibi hızla yayılıyor.
Evde yapılan yemeklerin yerini artık hazır yiyecek ve içecekler almış durumda. İşten yorgun argın gelen annenin pazara gidip patlıcan almaya da, patlıcanı soyup içinin harcını hazırlayıp karnıyarık yapmaya da pişirmeye de zamanı yok.
Ne hamur açıp börek yapan kadınlar kaldı, ne domates kaynatıp salça yapanlar, ne de pilav için pirinç ayıklayanlar. Birbirlerine öğünerek kek, börek, pasta.. tarifi veren kadınların yerini, artık pastane, börekçi, market.. telefonu, e-maili ve adresi verenler almakta.
Annelerimizin saatlerini, hatta günlerini alan yemek işini günümüz kadını eve girmeden bir markete uğrayıp, ‘mikrodalgada iki dakikalık ısıtmayla taze yapılmış yemek haline dönüşen’ hazır yiyeceklerden seçerek birkaç dakikada hallediveriyor.
Sabahtan akşama kadar sokakta koşan, oynayan, yanaklarından kan damlayan sağlıklı çocukların yerinde şimdi televizyon ekranı karşısında kımıldamadan oturan, bir elinde gazoz, bir elinde gofret olan ‘tontonlar’ var.
Aile yapımız bile eskisinden çok farklı.
Anne, baba, en az 4-5 çocuk, babaanne, dede, bekâr ve hatta bazen evli amcalardan oluşan koca bir gruptan oluşurdu aileler. Şimdi ise, en kalabalık olanında kadın, erkek ve en fazla bir çocuk var. Buna bile razı olalım, çünkü görünen o ki, yakın gelecekte o tek çocuğun yerini de kedi veya köpek alacak.
**HER NİMETİN BİR DE KÜLFETİ VAR
**
Kim ne derse desin, yaşamımız değişiyor.
Sezaryen doğumlardaki artış anne sütü yerine mamalarla beslenme çocuklarımızın bakteri ve virüslere karşı aşılanmaları sık kullanılan antibiyotikler katkı maddesi içeren yiyecek ve içeceklerin, hazır gıda tüketiminin yaygınlaşması evlerde ve iş yerlerinde daha fazla alerjene ve toksik maddeye maruz kalınması elektromanyetik kirlilik hepsi sağlığımızı yakından etkiliyor.
Alerjilerden astıma kanserlerden kalp damar hastalıklarına obeziteden sinirsel ve psikolojik olanlarına pek çok hastalığın modern yaşamın faturası olarak karşımıza çıktığı düşünülüyor.
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi