Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlediği basın toplantısında Mısır'da darbeyle devrilen Muhammed Mursi için verilen idam kararı hakkında konuştu.
Kalın, "Mursi hakkındaki idam kararıyla ilgili, Türkiye'nin uluslararası kuruluşlar nezdinde bir girişimi söz konusu mu? Sayın Cumhurbaşkanının, Suudi Arabistan'la bu konuyu görüşmesi söz konusu mu?" sorusuna cevap verdi:
"Bu konuyla ilgili Suudi Arabistan başta olmak üzere, Katar ve diğer körfez ülkeleriyle istişaremiz devam ediyor. Uluslararası girişim anlamında da şu anda mevcut mekanizmaları gözden geçiriyoruz. BM İnsan Hakları Komisyonu başta olmak üzere konuyla ilgili mekanizmaları hareke geçirmek için gerekli girişimleri yakın bir zamanda başlatmayı planlıyoruz."
Konunun küresel önemi olduğunu belirten Kalın, "Çünkü hem idam cezalarının hem de bunların bir şekilde infaz edilmesi, sadece Mısır'ı değil, bütün Ortadoğu'yu kaosa sürükleyecek bir gelişme olacaktır. Zaten insanların vicdanında açık ve net bir şekilde mahkum ettiği bu kararların, uluslararası kurum ve kuruluşlar nezdinde de açıkça mahkum, ret edilmesi büyük önem taşıyor" dedi.
Kalın, Mısır'da Mursi'nin de aralarında olduğu 106 kişiye verilen idam cezası için "adaletin infazı" ifadesini kullandı. "Dün darbeye karşı çıkmayanlar, bugün bu idam cezaları konusunda sessizdir. Bu kararlar sadece adaletin infazı değildir, aynı zamanda bunlara karşı sessiz kalmak, sesini yükseltmemek ya da çok cılız cevaplar vermek de aslında aklın ve vicdanın sükûtundan başka bir şey değildir” dedi.
Türkiye'nin bu konuda son derece net bir tavır aldığını belirten Kalın, dünya kamuoyunu da bu noktada sesini yükseltmeye davet etti.
Özellikle Batı demokrasilerinin, Mısır darbesi ve idam cezaları konusunda, son derece cılız, öznesi olmayan açıklamalarını esefle karşıladıklarını dile getiren Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dünyanın her yerinde, her konumda demokrasi havariliği yapan ülkelerin, Mısır'daki bu hukuk katliamı ve demokrasi fecaati karşısında sessiz kalması kabul edilebilir bir durum değildir. Buradaki darbeye ve sonrasında yaşanan hukuksuzluklara sessiz kalmak demek, bundan sonra da dünyanın hiçbir yerinde, demokratik seçimle iş başına gelen yönetimlerin hiçbir garantisinin olmadığı, o yönetimlere oy veren seçmenlerin oylarının hiçbir anlamının, değerinin olmadığı manasına gelir ki böyle bir dünyada sizin ilkeli, gerçekçi bir dış politika izlemeniz de asla mümkün değildir.”
Kaynak: AA