Can Dündar'ın hazırladığı Mustafa belgeseline eleştiriler bitmek bilmiyor. Belgesele en sert eleştiri Cumhuriyet Gazetesi'nden geldi. Cumhuriyet'te yer alan ve Murat Sayın'ın çizdiği karikatür çok tartışılacak gibi.
Devrim Tarihçisi Yrd. Doç. Dr. Görgülü'nün 'Mustafa' hakkındaki görüşleri de gazetede şöyle yer aldı:
ATATÜRK'Ü SİLMEK
Devrim Tarihi uzmanı Yrd. Doç. Dr. İsmet Görgülü, "Mustafa" filmini izledi, notlarını tuttu. Ciddi bir hazırlık içinde. Pop kültürüne bulanmış niyeti belli operasyona karşı bilimsel yanıtlar verecek. Görgülü, şöyle düşünüyor:
"Olay, Mustafa Kemal'i ‘Atatürk' olmaktan düşürmek, Mustafa Kemal'i Türk insanının gönlünden çıkarmak, dimağından silmek amaçlı idi. Duruma bu gözle bakınca, işin ciddiyeti, önemi büyüdü."
Atatürk'ün uydurmalarla, iftiralarla neden kötülendiğini, asıl hedefin Atatürk mü olduğunu sorgulayan İsmet Görgülü, yanıtın Amerikalı gazeteci Nick Ludington'un sözlerinde bulunabileceği kanısında:
"Türkiye'yi birleştiren, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve Mustafa Kemal Atatürk'tür. Bunlarsız Türkiye dağılabilir…"
Görgülü'nün vardığı sonuç şu:
"Asıl hedef Türkiye'dir, Türkiye'nin dağıtılması, bölünmesidir. Bunun için, Türkiye'nin kuruluş felsefesi olan Kemalizmi tasfiye etmek, Kemalizmin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü Türkiye'den silmek politikası izlenmektedir. Bu politikayı kimlerin izlediğini anlamak için Kemalizme yaklaşımlarına bakmak yeterli olur. Hangi ülke veya ülkeler Kemalizme karşıt ise bu politikanın peşindedir ve Türkiye üzerine bir niyeti vardır. İçerideki dinciler, bölücüler ve işbirlikçiler ise bunların vasıtasıdır."
OBAMA'NIN IRAK POLİTİKASI
ABD siyasetini yakından izleyen deneyimli gazeteci Yılmaz Polat, yeni ABD Başkanı Obama'ya seçilir seçilmez, geçen perşembe günü üst düzey bir istihbarat brifingi verildiğini aktardı bize. Brifing, Irak, İran ve El-Kaide üzerine olmuş. Türkiye açısından en güncel konu belli: Obama, Irak politikasını nasıl biçimlendirecek? Yılmaz Polat'a göre perşembenin gelişi çarşambadan belli:
"Bence oradaki Amerikan çıkarları başka hangi yollardan fazla zarar görmeden devam ettirilecek çalışması yapılacaktır. Bush'un Irak'ın işgaline Demokratların da hemen hemen tam kadro destek verdiğini, Obama'nın Irak danışmanları arasında şahinlerin olduğunu da unutmamak lazım. Örneğin, Büyükelçi Peter Galbright, çok uzun yıllardır Kürt konusunun mimarıdır. Barzani ve Talabani'yle ilişkileri, uzun yıllar önce Senato'da Claiborne Pell adlı çok etkili bir senatörün yardımcısı olduğu günlerde başlamıştır. Hoşyer Zebari ve Behram Salih'in yakın arkadaşıdır. Şu anda Obama'nın Irak danışmanları arasındadır ve Barzani'nin de Washington'da lobiciliğini yapmaktadır. Kendisi Senatör Pell'in yanında çalıştığı zaman Pell, Senato Dış İlişkiler üyesiydi ve Joseph Biden'ın yakın arkadaşıydı. Burada, Obama'nın yardımcısı Joseph Biden'in Irak'ın 3'e bölünmesi gerektiği yolunda açıklamalarını hatırımıza getirmeliyiz. Sonuç olarak, Obama'nın yanındaki bu isimler ve geç- mişlerine baktığımızda, Obama'nın Irak politikasının nasıl şekilleneceğini de tahmin etmek zor olmayacaktır. Bu isimlerin AKP değil ama, Türkiye'deki siyaset tüccarları diye adlandırdığım çok Cumhuriyetli karakterlerle öteden beri yakın ilişkisi olmuştur. Ayrıca bunların DTP'li Ahmet Türk ve Leyla Zana'nın HEP yıllarında Washington'da pazarlandığı 90'lı yılların başında da çalışmaları vardır. Bu isimler şu anda Irak konusunda hareket halindeler."
TARİH ANLAYIŞI
Can Dündar‘ın "Mustafa" filminin tarih danışmanı Faruk Alpkaya imiş. SBF öğretim üyesi olan Faruk Alpkaya, "Kemalizm, ilerlemeden çok gerilemeye tekabül eder" diyen liberal düşünceci Prof. Dr. Atila Yayla'ya destek bildirisi ile "türbana özgürlük" bildirisine imza atan akademisyenler arasındadır. Faruk Alpkaya, Türkiye'deki tarih ders kitaplarının "ulusçuluk ideolojisini aşılayan" metinler olduğunu, hatta "düşmanlık" ve "potansiyel şiddet" kaynağı olduğunu "okullarda anlatılan tarihin hayattan tamamen koptuğunu, tarih eğitiminin bugünü yönlendiremez hale geldiğini" dile getiren raporlara imza atan akademisyen olarak da tanınır. Faruk Alpkaya ayrıca, Tarih Vakfı'nın, "Çocuklar ve Yetişkinler İçin Tarih Aracılığı Avrupa Yayınları Projesi" kapsamında öğrenciler için yayımladığı "20. Yüzyıl Dünya ve Türkiye Tarihi" kitabının yazarları arasındadır.
Faruk Alpkaya'nın bu kitabında, okullarımızda yıllardır "İzmir'in işgali" olarak öğretilen olay, "...Yunan kuvvetleri İzmir'e çıkarak, Rum nüfusunun da desteğiyle Ege bölgesinde işgal yönetimi kurdu. Bu son gelişme İzmir'in de Selanik gibi kaybedileceği endişesini güçlendirdi" gibi bir anlatımla aktarılmış, yine okullarımızda "İzmir'in kurtuluşu" olarak okutulmakta olan 9 Eylül 1922 tarihi ise "İzmir'in alınması" ifadesi ile tanımlanmıştır. Yani Yunan İzmir'e çıkmakta, Türk ise İzmir'i almaktadır.
Böylece tarih, "ulusçuluk ideolojisini aşılayan" metin olmaktan da, "düşmanlık" ve "potansiyel şiddet" kaynağı olmaktan da çıkmaktadır. Piyasaya yeni sürülen "Mustafa" filmi ekibinin tarih anlayışı işte bu kadar yalındır...
İNCE SANAT
Can Dündar, "Mustafa filminde Atatürk korkak biri olarak mı gösterildi" sorusuna şu karşılığı veriyor:
"Atatürk ‘Ben karanlıkta yatamam çocuk' diyor. Karanlıktan korktuğunu söylemiyor filmde. Benim o sahneyi koymamın amacı, o dönem mum alacak paralarının bile olmadığını anlatmaktı. Eğer buradan Atatürk'e korkak denildiği imajı çıkıyorsa bunda kötü niyet var demektir."
Arkadaş çok iyi niyetli aslında da, izleyici hödük... Öyle ince sanat yapıyor ki, anlayamıyorlar.