HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Müthiş iddia!

MHP lideri Bahçeli Başbakan Erdoğan'ın geçmişte Alparslan Türkeş'e tuzak kurduğunu iddia etti.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dün akşam TV 8 'de yayınlanan Erkan Tan ile Başkent'ten Özel programına konuk oldu. MHP Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen programda Bahçeli, "MHP Referandumda neden "Hayır" diyor?, Anayasa değişikliğinde AKP'nin gizli niyeti mi var?, 12 Eylül'den hesap sorulabilecek mi?, Ülkücüler "evet "diyecek mi?" sorularına yanıt verdi.

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları:

Türkiye'de bütün siyasi partilerimiz, Anayasa konusundaki görüşlerini almak için başvurduğunuzda hepsi 1982 anayasasının değişikliği konusunda aynı fikirdeler, hatta genel bir yeniden yazımdan yana olduklarını ifade edeceklerdir. Bütün siyasi partilerimiz, toplumun beklentilerine cevap vermek için bir anayasa değişikliğinden yanadır. Demek ki anayasa uzlaşma yoluyla gerçekleştirilirse, ya yeniden yazılarak, ya da bazı maddelerin yeniden yazımı konusunda bir uzlaşma arayışı olsa, bugün referandum olayıyla karşı karşıya kalmadığımız gibi, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın anayasası olarak nitelendirilen bir anayasa ucubesiyle karşılaşmazdık.Burada usulü ve yöntem üzerine, AKP siyasi partilerimizin varlığını kabul edebilmiş olsaydı, veya mecliste temsil edilen partilerin varlığını görebilmiş olsaydı, böyle bir anayasa değişikliği düşüncesini önce onlarla paylaşabilseydi zannediyorum çok daha mükemmeliyete varmamış olsa dahi ona yaklaşan bir değişikliği gerçekleştirebilirdik. Onlar bir uzlaşma komisyonu kuralım dedik, CHP üye vermedi diyorlar... Doğru söylüyorlar. Çünkü böyle bir durumda, anayasa değişikliği üzerinde kendileriyle görüşme yapacak fırsatı kaybetmiş oldukları için 29 maddelik paketi meclise sundukları için, kendileri oturup karar verdikleri bir anayasa üzerinde neyi tartışacağız. nezaketen gelselerdi bir çay ikram ederdik, gelmediler zaten. Biz daha önce de aynı şekilde hareket ettik.

Yasa hazırlanırken STK'larla ve syasi partilere danışılmadı

82 anayasası üzerinde 57. hükümet AB' nin aday üyelik statüsünü kabul etmesiyle birlikte, 34 madde üzerinde değişiklik gerçekleştirmek için harekete geçmiştir. Bütün partiler katkı sağlamıştı. Şimdi de aynı şey yapılabilirdi. O sebepten özellikle 2007 yılı sonrası, 7 tane değerli bilim adamının fikirlerine müracaat edilerek başlatılan bir anayasa değişiklik çalışması, İstanbul yolu üzerinde bir motelde AKP yöneticilerine takdim edildi ancak kamuoyu ile paylaşılmadı. STK'larla siyasi partilerle de paylaşılmadı. 2011'e kadar paket üzerinde iktidarın herhangi bir söylemi de olmadı. Aniden bunu gündeme taşıyor. Böyle bir ortamda dahi MHP, TBMM Başkanı da kendilerinden olduğu şuuruyla, bir anayasa değişiklik uzlaşma komisyonu kuralım, elinizdeki taslak metinleri oraya getirin, diğer siyasi partiler de düşüncelerini sunsun, uzlaşılan metinler üzerinde ne varsa, ona bir demokratik sözleşme olarak bakıp kenara koyar, uzlaşılmayanlar üzerinde de çalışır, 82 anayasasını tartışılan konulardan arındırabiliriz dedik.

12 Eylül ile hesaplaşmayacak mıyız?

Şu an yürürlükteki anayasa, ara rejimin bir anayasası. bunun üzerinde bir değişiklik düşünüyorsa tüm partiler, zaten her partinin 12 eylül ile bir hesaplaşması var demektir. Fakat kendileri bunu daha sonradan gündeme getirmek suretiyle bir istismar başlatmak istiyor. Hepimizin bildiği gibi, üzüntüyle hatırladığımız gibi hem ülkücü, hem devrimci kesimler bu ara rejimde önemli mahkumiyetlere, mağduriyetlere, sıkıntılara sürüklendi, çok büyük acılar çektiler.

12 Eylül ara rejiminin yüzde 92 ile kabul edildi anayasası ama en az o kadar memnun olmayan bir kesim var. İşte bunu istismar ediyor. Fazla inandırıcı olmuyor.

Askeri vesayet ortadan kalkmayacak mı?

E-muhtıradan başlamakta yarar var çok geriye gitmeden. 28 Şubat'la devam etmek lazım. 1980'e varmak lazım. Bunları ele alalım. Kendisinin bugünkü iktidarına mağduriyetlerle sebep veren iki tane darbe ve darbe teşebbüsüne hırçın bakmıyor.

Ülkücüler ne oy verecek?

Mağdur olan ülkücülerin evet oyu vereceğini söyleyenler var. Kurucular Kurulu Üyelerinin bir kısmı, Ramiz Ongun bir araya gelip bir basın toplantısıyla evet dediler. Ama biz bunu hiç ciddiye almıyoruz. MHP yetkili organlarında konuları değerlendirmiş. Birçok teşkilatlarıyla istişareler yapmış, partiye gelen giden insanlarla araştırma, çalışma yapmış 69 vekiliyle mecliste gece gündüz bu tartışmanın içinde bulunmuş, değişiklikler üzerinde değerlendirmelerde bulunurken öneriler sunmuş. Meclis'te ret oyu kullanmış bir parti olarak halkoyuna dönüşünde de bu tutarlılığı devam ettirmesi lazım. Bu bakımdan Milliyetçi ülkücü camia büyük çoğunluğu hayır oyu verecektir.

Bizim oylarımızı devşirme yönteminden sayın Erdoğan kendini kurtarsın. Yoksa büyük hayal kırıklığına uğrar. Zannediyorum basın yoluyla duyurulan gördüşleri dikkate aldığınızda bir temas hali olmuş. Bir kanaat değişikliği olmuşsa biz buna saygı duyarız. Ama MHP'yi bağlamaz. MHP yeni bir parti değil. 40 yıldır siyasi hayatta var. Gerçek kurucularını aradığınız vakit, kurucular arasında çok az yaşayan var. Dİğer kurucu diye iddia edenler, 12 Eylül sonrası siyasi yapılanmada, kuruculukları da tarntışmalı olan bazı kişilerin demeçleri olur zaman zaman.eskisi olmaz.
MHP'yi tanımayanlar bizde taban ve tavan aramaya çalışmaz. Ne tavan var, ne taban. Burada bulunan hizmet eden her insan gönül sevdası açısından eşittir. Hiyerarşik açısından sorumluluk farkı vardır. Tavan değil, tepe olmuş artık AKP kurumunun içinde. Orada taban kalmamış. Tavan da tepe haline gelmiş. Nereden bakarsanız bakın AKP'yi görmüyorsunuz, Erdoğan'ı tepede zerre kadar görüyorsunuz.

CHP, BDP, PKK ile aynı çizgide gösteriyor Erdoğan ve Hükümet sözcüleri sizi?

Her siyasi kurumun, gelişen olaylar içinde temel tercihleri vardır. Bu tercihler hayır oyunda hissedilir konuma geliyorsa, bunların arasında bir ilişkinin varlığını, veya birbirlerine yandaş haline geldiklerini iddia etmek büyük cehalet eseridir. Özellikle rol paylaşımının yaygınlaştığı, AKP PKK ilişkilerinin sık ve derin olduğu bir ortamda MHP'nin varoluş gayesi, misyonu vizyonu belli olan bir partiyi, PKK nın siyasal görünümü olan bir partiyle özdeşleştirmek çok büyük hatadır. Yakışmayan bir tavırdır.
MHP terörden kandan besleniyor dedi Sayın Erdoğan. Bunu çok sık tekrarlıyor. MHP'yi rakip gördüğü anda, yarışın önemli bir unsuru gördüğü yerde kafatasçı, ırkçı, mafya bozuntusu, aynı zamanda kanla beslenen diye suçluyor. Ama MHP'ye ihtiyaç duyduğu vakit, ağlamaya sızlamaya başlayınca kardeşi oluyor. Bir öfke, panikle hareket ediyor. Bu da yakışmıyor.

Darbe yasasına nasıl hayır deriz diyen ülkücüler var. Düşünceleriniz nelerdir?

Büyük acı çekmiş, cezaevlerinde uzun süre kalmış, büyük mağduriyetler yaşamış, yaşama hakkını dahi kullanırken çok büyük kısıtlamalarla karşı karşıya kalmış elinden kimsenin fazla tutmadığı bir camiadır. içinde 12 eylül rejimine karşı örtülü bir öfke vardır. Bugün için ara rejimin anayasa değişikliği ile ilgili yorumlayarak AKP' ye gitmek, bir önceki MHP dönemindeki 34 madde değişikliğinin farkında olmamak demektir. 40 küsür kişiyi ancak bulabilmiş. Bugün, Vakit, Zaman gazeteleri, Samanyolu, Kanaltürk gibi bazı televizyonlarda konuşturmak suretiyle, ülkücü camianın birliğini bozmaya çalışıyorlar. Bazı oyları devşirebileceklerini sanıyorlar.

Çünkü 12 Eylül'de ülkenin birliği, beraberliği devletin bölünmez bütünlüğü üzerinde her türlü fedakarlığı yapanlar, şimdi bölücülüğü hedefleyen bir oyunun figüranı olabilir mi? Her ülkücü kendine gelmeli, oyunun farkına varmalıdır.

Oyun göremiyoruz diyenler için nedir oyun? Gizli niyet?

Hayır ifadesinin temelini oluşturan konu sayın Erdoğan'ın gizli gündemi ve niyetidir. Yoksa bu kadar geniş bir uzlaşma ikliminin oluştuğu bir ortamda - tüm partiler böyle bir değişiklik düşüncesini paylaşıyorsa bir araya getirecek bir mekanizmaya ihtiyaç vardı. Bu da meclis başkanı tarafından yapılabilirdi- böyle bir ortamda, anayasa değişikliğini düşünen akıllı bir yönetim bu uzlaşma zemininden yararlanır. Referandum yoluna gitmeden, meclisteki 330 milletvekiliyle, her tür baskı, oyun ve dayatmayla, zorla kabul ettirdiği bir metni, Ramazan ayında millete eziyet ederek halk oyuna sunmazdı.

Yandaş bir televizyona yaptığı Açık Görüş programında, 17 Nisan'da bu açılımın bir adımı olacaktır diyor. Açılım bize göre yıkım projesidir. Açılımın, yıkım projesinin bir adımı, milliyetçi hassasiyeti dürter ve milliyetçileri uyanık olmaya mecbur bırakır. İki Kurum üzerinde iki tuzak kuruluyor. AYM'den rahatsız olabilirsin. Yargıyı gözden geçirmek isteyebilirsin. Anayasanın bugüne kadarki görev ve sorumluluklarını tartışıp, daha iyi işleyen bir AYM oluşturabilirsiniz. Veya HSYK'yı sayısal yönden değiştireceğinize, başta yargı organları olmak üzere herkesin istediği bağımsız yargı için büyük reforma ihtiyaç var uyarısını dikkate almadan, sayısal oyunlarla bir çalışma yapıyorsanız, burada bazı konuların iyi anlaşılması lazım.
Anayasayı bir adım olarak görüyorsa, açılım için önümüzdeki günlerde vereceği tavizlere hukuki zemin hazırlayabilecek, AYM engellerini sıfırlatabilecek bir hazırlığı yapıyor demektir. Açılımın unsurları olan PKK ile hangi işbirliğini yapmışsa, 2011'de anayasada değişiklik yaptıkları vakit, bir tek kurum kalıyor. AYM'ye başvurmak. O zaman bu kurumu da AKP'lileştirirseniz ne olacak?

APO'yla görüşme doğrudur

Terörist başı ile görüşme iddiası doğrudur. İki gün önce İmralı canisinin açıklaması var. Önceden askerlerle görüşüyordum, şimdi sivillerle görüşüyorum diyor. Kimdir bu siviller? Avukatı dahi takalar bozuldu gidemedi. Böyle bir durumda Adalet Bakanı, Başbakan'ın bilgisi olmazsa kim kimle nasıl görüşebilir. Açıklamazlarsa şerefsizler diyor... Biz sayın Başbakan İmralı canisiyle, takaya binip İmralı'ya gitti diyen mi var? Bu görüşmeleri yapan kurum, kişiler var. Bilgisi dışında adım bile atamazlar. Atarlarsa, otoritesi kalmamış demektir. O bakımdan günü zamanı geldiği vakit çok şey açığa çıkacak. Açıklayacağız. Zamanını söylemeyeceğiz. Açıklama olmayacak, hesabı da sorulacak aynı zamanda. MHP'nin bir iktidar ortamında bu kesin olarak yapılacaktır kimsenin endişesi olmasın.

Gizli bir oyun var diyorsunuz. Tek engel AYM. O yüzden orayı ele geçirmek istiyorlar dediniz. Onlar da eski sistemin aynısı diyorlar.

O zaman değişikliğe gitmesinler. 11'le yetinsinler. Her oylamada 6-5 sıkıntısını devam ettirerek bu mücadeleyi versinler. Durup dururken 17'ye çıkarırken ,aradaki boşluğu kiminle dolduracaklar? Öbür taraftan HSYK üzerinde de çok büyük oyun oynanıyor. Köklü bir yargı reformu yerine, sadece HSYK seçimi konusunda bir çalışma başlattıkları görülüyor. Burada da yargıyı yandaşlaştırma, yargıyı kuşatma faaliyeti içindeler. Çok dikkat çeken bir cümle var. Bir danışmanı hatırlattı sanrıım Başbakan'a. Bilimsel bir konuşma olduğunu zannediyor. Üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğüne çalışıyoruz diyor. O zaman demokratikleşme, özgürleşme ve yargıda reform sürecini beraber, eş zamanlı yürüt. Yoksa yürütme, yasamanın yanına, yargıyı da yandaş haline getirirsen bu üstünlerin hukukunun temeli atılıyor demektir. Üstünler kim?

Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı, Bakanlar Kurulu ayn zuhniyetin insanı... Yasama aynı zihniyetin insanları... Meclis'teki komisyonlar kendi kontrollerinde ayn ızihniyet.. Şimdi de STK ları ele geçiriyorlar. Biraz direnen varsa bertaraf olursunuz diyorlar. Sendikacılara, huzuruma nasıl geleceksin diyor. Tepedeki oyunu, alttan çevrelemeye çalışıyor. Bütün bunlar 8 yıllık icraatın korkusu. Çünkü iktidar döneminin üretilen zenginleşme sürecinin hesabı sorulacak ise onun tedbirlerini alıyor. Bir taraftan açılımın adımları atılırken ,diğer taraftan Başbakan'ın kendisini kurtarma faaliyetleri.. Bazıları var ki mahkemeye başvurmakla olmaz. İki dosya var Meclis'te. Kaldırsın dokunulmazlıkları mahkemeye gidelim. Bakalım ne olacak?

MHP terör örgütüyle aynı cephede diyorlar. Sizin Evet cephesi tanımınız var mı?

Genellikle yabancı odak... Bir ABD. İkincisi AB... Geçenlerde Türkiye raportörü olan bir hanımefendi, evet oyu vermelisiniz diyor. İkinci bir açıklama var aynı şekilde. PKK ve yandaşları, bu işi açılım münasebetiyle onaylıyor. Eski liberaller, yeni osmanlıcılar, sözde aydınlar, sol düşüncede yetişmiş olan insanlar ,bazı ülkücüler, Zaman yazarları olan arkadaşlar, bütün bunların hepsi kendisiyle beraber evet diyor. Baskı altına aldıkları STK'lar. Fethullah Gülen Bey'in topluma yaptığı açıklamalar var. Evet vereceksiniz diyor. Hayır cephesinden çok daha geniş bir yelpaze. Devletin tüm imkanları kullanılıyor. Valiler, kaymakamlar, Ramazan için düzenleneniftar yemekleri, oraya bir bakanın davet edilmesi, bakan konuştuğunda evet oyları ile ilgili söylemleri... Devlet bütün imkan ve fırsatlarıyla, baskı altına aldıkları devlette çalışan insanlar aracılığıyla çalışıyorlar. İftar yemeğine kimse itiraz etmiyor. Geçen ramazan aylarında bir kaymakamın böyle bir görevi var mıydı? İhtiyaç hissediliyor muydu? Muhtarlar davet ediliyor muydu? Kamu çalışanlarına baskı yapılıyor muydu? Başbakanı bir korku sarmış, evet oyu çıkmazsa diye. Panik atak da yapmış kendisinde. Kürsüye çıktığında saldırıyor. Soy tartışmasını üç gün önce gündeme getiren MHP miydi? Kafatasçı diyor MHP'lilere.

Makam araçları kullanmadınız mı diye sordu size

Her konuyu saptırıyor Sayın Başbakan. Altında çok büyük bir uçak var. İki tane de küçük uçak var, helikopterler, otobüsler, makam arabaları, TOKİ denilen dev bir kuruluş var. Bazı yatırımcı kuruluşlar var. 35-40 temel atma törenleri var. Bütün bunlar devlet imkanlarıyla bir partiye dolaylı aktarımlardır. Biz 3.5 yıl başbakan yardımcısı olarak görev yaptık. Tüm kayıtlar Başbakanlıkta. Benim kullandığım aracın benzin faturaları dahi orada. Bu bir anlayış meselesidir. Cumartesi-Pazar eğer bir devlet görevi yoksa makam arabacı kullanmamalıdır. Parti faaliyetlerinde parti arabası kullanılır. Yandaş birkaç medya bunları araştırılabilir. Öbür taraftan, bazı seyahatlerimiz olduğunda, bakan, başbakan yardımcısı il hududuna girdiğinde vali, kaymakam karşılar onu... Böyle bir ziyarete gittiğimde, vali bey karşıladığında, 'Sayın Vali makamınıza dönünüz. Parti faaliyetidir. Devletin valisi burada olmamalı' dedik. Görevi devir teslim yapacağınız sırada, makam arabasıyla güvenlik için size verilmiş tüm araçlar başbakanlığa bıraktık. Acaba Sayın Başbakan da görevden ayrılırken bırakacak mı? Merakla bekliyoruz.

ERDOĞAN TÜRKEŞ'E TUZAK KURDU

Türkeş çok değerli bir şahsiyet, önemli bir lider, ufku çok geniş bir insandı. Zihni araştırması çok yüksekti. Zannediyorum bizden çok daha önce Erdoğan'ın tüm oyunlarına vakıf olur, oyununa gelmez. Türkeş'in üzerinde de bazı istismarlar yapılmak isteniyor. Sözde Türkeş Bey'e karşı sempati toplamaya, ona saygı besleyen ülkücüleri bu anlamda çalmaya çalışıyor. RP'nin değerli yöneticilerinden bunun doğruluk testi yapmalarını isteyeceğim. 1991 yılında bu sefer Refah diyerek, MÇP, RP ve Islahatçı Demokrasi Partisi ile ittifak çalışması yaptık. 62 milletvekiliyle parlamentoya gelindi. İçlerinden 19 tanesi MHP'liydi. O zaman siyasi partiler ve seçim mevzuatı gereği barajlarla engellenen yapı, bir siyasi manevra ile açılarak TBMM'deydi. Bu ittifak çok zor şartlar altında yapıldı. Önemli kırılma noktaları oldu. RP, Güneydoğu Anadolu teşkilatlarından bazı rahatsızlıklar ortaya çıktığını, bunları giderebilmek açısından bazı formüller aradıklarını, bu arayışla toplanmış olan MYK'da çıkış yolu olarak bir görüşün netleştiğini, onu arzetmek üzere MÇP ve dolayısıyla Türkeş'i ziyarete geldi bir yetlkilisi. Partimizde ittifaktan doğan rahatsızlıklar var gidermekte zorlanıyoruz dedi. Formül arıyoruz dedi.Biri, Kayseri 2 bölgedir. İkinci bölge 3 vekillidir. Zatıaliniz oradan bağımsız aday olacaksınız. Partiler arası ittifakı yapacağız ama siz bağımsız aday olacaksınız. Bu, MHP tarafından kabullenilmedi elbette. Arkasından değişik gelişmeler oldu. Neticede, Türkeş'in de listede yer aldığı şartlar oluştu. Bu tahrikin arkasında kim var? Türkeş'i listede görmeme arzusunu güneydoğuda teşvik eden şahsiyet kimdir? Bunların açıklanması lazım. Bu kadar husumet içinde olan insanların ülkücüleri sevmesi çok inandırıcı olmaz, ülkücüler de buna inanmaz.

Kardeşi olma gayreti içinde olanlardır sanıyorum. Sayın Başbakan mı?

Başkası olabilir mi? Türkeş'in istenmeyen adam ilan edilmesi...
Bu çok yanlış bir yol. Ama ülkücü hareketin hafızasından silinmez. Geriye dönme ihtiyacı hissetmez. İleriye bakar. Bazı şeyleri unuttu bunlar parmağımızın ucunda oynatırız gibi bir gaflete düşmesinler. Ülkücü şamarı nereden gelecek belli olmaz.

Kendini mağdur gösteriyor

Cezaevinde 11 yıl yatan arkadaşlarımızla mukayese edilirse bizimki ancak damladır. 4 ay bir şiirden dolayı villa gibi cezaevinde yatıp, büyük mağduriyet yaşamış gibi, başbakan olmuşsa bizim MHP davasıdaki 256 kişinin başbakn ve cumhurbaşkanı olması en tabii haklarıdır.

Sizce oyunun ilerideki sahneleri nedir?

2011 yılında yapılacak olan, bugün 7 bilim adamının üzerinde çalıştığı metinler doğrultusunda, AKP'nin PKK açılımı ile ilgili anayasa değişiklik maddelerinin neler olacağı konusudur.

Bazıları, vatandaşlık tanımı ile ilgilidir. Bazıları başlangıç maddelerinin yumuşatılması veya kaldırılması ile ilgilidir. Dil ile ilgilidir. Bugün için PKK'nın talebi nedir? AB'nin dayatması nedir? Açılım projesi içinde AKP'nin yaklaşımı nedir?

Yerel Seçim 2024


En Çok Aranan Haberler