HABER

"Müzakere tarihi verilmesi gerekir"

PARİS (İHA) - Türkiye'nin Paris Büyükelçisi Uluç Özülker, "Önümüzdeki Kopenhag Zirvesi'nde 15 üye ülke devlet ve hükümet başkanının bu yönde aldıkları kararı tamamlayarak, taahhütlerini yerine getirip AB'ye yeni 10 aday ülke alınmadan Türkiye'ye müzakere tarihi vermeleri gerekmektedir" dedi.

Türk-Fransız Öğrenci Derneği'nin Paris'in dünyaca ünlü Sorbonne Üniversitesi'nde düzenlediği "Kopenhag Zirvesi Arifesinde Türkiye-Avrupa Birliği" konferansı, aralarında öğretim üyesi, profesör ve üniversite son sınıf öğrencilerinin de bulunduğu 300'e yakın dinleyici tarafından büyük ilgiyle izlendi.

Büyükelçi Uluç Özülker, Stratejik ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Direktörlerinden Didier Billion ile Courrier İnternetional dergisi yönetmenlerinden Sophie Gherardi'nin konuşmacı olarak katıldığı Türkiye konferansını, Dernek Başkanı Dilek Elveren yönetti.

Amacı, 2 ülke öğrencileri arasında kültürel etkinliklerle, Türk kültüründen kopmadan uyum sağlamak ve 2 ülke arasında bir köprü kurmak olan Türk-Fransız Öğrenci Derneği'nin Başkanı Elveren, açılış konuşmasında, "Bu konferans, Kopenhag Zirvesi öncesi büyük tartışmalara neden olan Türkiye ile müzakerelerin başlatılması çerçevesinde son derece önemlidir. Konu Türkiye olunca, 1999 Helsinki Zirvesi'nde adaylığı diğer ülkelerle eşit şartlarla değerlendirileceği kararlaştırıldığı halde, ortaya şimdi Avrupa'nın sınırları, din, laiklik ve kimlik tartışmaları atıldı. Cumhurbaşkanı Chirac, Schröeder ile birlikte, Türkiye ile müzakerelerin Temmuz 2005'te başlatılacağı kararını aldıklarını söyledi. Önümüzdeki hafta yapılacak Kopenhag Zirvesi'nde 2004'te aday olacakları açıklanan 10 ülke ile 15'ler 25'e çıktıktan sonra Türkiye'nin durumu ne olacak? Konuşmacılar, Avrupa-Türkiye ilişkileri ile bu konulara açıklık getirecek" dedi.

ÖZÜLKER'DEN DİPLOMASİ DERSİ Türkiye'de Kopenhag kriterlerine uyma çerçevesinde gerçekleştirilen reformlar, son seçimle gelen hükümetin eksik kalan Anayasal değişiklikleri derhal meclise sunması, Diyarbakır ve Şırnak'ta sıkıyönetimin kaldırılması konularına değinen Büyükelçi Uluç Özülker, adeta bir diplomasi dersi verdiği konuşmasını özetle şöyle sürdürdü;

"Türkiye, Kırım Savaşı'ndan bu yana Avrupa'nın içinde olduğunu göstermiş, 40 yıla yakın bir süredir Roma Anlaşması çerçevesinde Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ile ortaklık anlaşması imzalamış, üye olmadığı halde 1996'da AB ile Gümrük Birliği Anlaşması'nı imzalayıp uygulayan tek ülke ve 1999 Helsinki Zirvesi ile de AB adaylığı diğer adaylarla eşit şekilde değerlendirileceği onaylanmış bir ülkedir. Önümüzdeki Kopenhag Zirvesi'nde 15 üye ülke devlet ve hükümet başkanının bu yönde aldıkları kararı tamamlayarak taahhütlerini yerine getirip AB'ye yeni 10 aday ülke alınmadan Türkiye'ye müzakere tarihi vermeleri gerekmektedir. Avrupa ve Türkiye güvenliklerini sağlamak amacıyla NATO'da bir ittifak oluşturmuşlardır. Türkiye, bu çerçevede soğuk savaş döneminde tüm risk ve zararlarına rağmen üzerine düşen görevi yapmıştır. Şimdi, 'Türkiye Avrupa'nın içinde midir?' sorusu soruluyor. Bildiğim kadarıyla Avrupa, Asya'dan ayrılmış bir kara parçası değildir. Avrupa coğrafyası düşüncesi tamamen tarihi verilerle dolu politik bir yaklaşımdır ve işte tam bu çerçevede Türkiye, Avrupa'nın ortak tarihinde yerini almaktadır. Şimdi AB liderlerinin önünde Türkiye'yi kabul edip etmeme fırsatı var. Fransa ve Almanya'nın kararlaştırdığı 2005 tarihi Türkiye'yi hem yeni bir bekleme dönemine, hem de yeni alınacak ülkelerinde kararına bırakıyor. Bu kabul edilebilir bir yaklaşım değildir ve Türkiye'nin konumu, jeo-stratejik durumu, batı savunması ile ekonomisindeki yeri, geç olmadan bir kez daha düşünülmelidir. Bundan belki kısa dönemde Türkiye zarar görür ama Avrupa daha çok zarar görür."

"TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ ARTI GETİRİR" Courrier Internetional dergisi yönetmenlerinden Sophie Gherardi, dünya basınından seçmeler alarak dergilerini hazırladıklarını ve Türkiye ile ilgili konularda da Türk basınından köşe yazıları alarak koyduklarını ancak son dönemde başta Fransız basını olmak üzere diğer ülke basınında da Türkiye geniş yer verildiğini ve bu yazılardan Türkiye'nin Kürt, Ermeni ve Kıbrıs sorunu konularında çözüm sıkıntısı olduğunun vurgulandığını belirtti.
Fransa Stratejik ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Direktörlerinden Didier Billion ise Türkiye'nin demokratik bir ülke olduğunu ve bunun göstergelerinden birinin de bu ülkede yapılan özgü seçimler olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu;
"Türkiye'nin AB adaylığı nedeniyle Müslümanlığı tartışılıyor. İslam, Avrupa'nın içinde olan bir dindir. Türkiye, tarihi olarak Avrupa'ya bağlı laik bir ülkedir ve bu ülkede olan sivil toplum örgütlerinin sayısı, bir çok Avrupa ülkesinden daha fazla ve aktiftir. Bu ülkede yapılan tüm kamuoyu araştırmalarında Avrupa'dan yana oy kullanılıyor. Türkiye'de genellikle geleneksel merkez sağla yönetilmektedir. Seçimler her zaman açık ve hür olmuş, sandıktan çıkan oya saygı gösterilmiştir. Bunun en son örneği yeni yaşanmıştır ve Avrupa'nın ılımlı İslamcı dediği ancak kendilerini 'Muhafazakar Demokrat' olarak tanımlayan AK Parti, ezici çoğunlukla meclise girmiştir. Bu ülkede İslam bir sorun değildir ve bu konuda Türkiye'ye ders vermeye kalkışmayalım, çünkü o yerde değiliz. Demokratik Türkiye'ye model dayatmayalım. Üye olması AB'ye artı getirir"

En Çok Aranan Haberler