LÜKSEMBURG (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Juncker'le ortak basın toplantısı düzenledi.
Başbakan Erdoğan ile görüşmekten duyduğu memmuniyeti dile getiren Jean-Claude Juncker, Erdoğan ile başbakan olmadan, yani bundan 2 yıl önce de, görüştüklerini ve sık sık fikir alışverişinde bulunduklarını söyledi.
Başbakan Erdoğan ile kişisel dostluk bağı oluşturduklarını ifade eden Jean-Claude Juncker, şöyle konuştu;
"Aralık zirvesine birkaç gün kaldı. Daha önceki kararlara istinaden AB Konseyi, bir saptama yapmaya davet edildi. Artık bütün şartların gerçekleşmiş olduğunu ve müzakereye başlamanın mümkün bulunduğunu belirttim. Komisyon raporundan beri Kophenag kriterleri, Türkiye tarafından gerçekleştirilmiştir. Başbakan Erdoğan'ın başlattığı çok kapsamlı reformlarla birlikte Türkiye, büyük ilerlemeler kaydetti. Bunun gözardı edilmemesi gerekiyor. Müzakerelerin 2005'te başlaması gerektiğini düşünüyoruz ve AB'nin bu yönde karar almasını bekliyoruz"
"Devlet başkanları tarafından alınacak kararla, 2005 tarihinde müzakerelerin başlayacağını umuyoruz. Lüksemburg hükümeti olarak biz, 2005'in ilk 6 ayında müzakerelere başlama konusunda olumlu tavır takınıyoruz. Müzakerelerin başlaması dönem başkanlığımız sırasında gerçekleşirse, bu durum bizim için önemli olacaktır. Bütün başlıkları gözden geçirmek söz konusu ve bu teknik çalışma uzun süreye yayılacak. Dönem başkanlığımızda müzakerelerin ilk 6 ayda başlaması için elimizden gelen herşeyi yapacağız. Brüksel toplantısında müzekerelerin başlaması için karar aldık.
Müzakerelerin amacı, Türkiye'yi tam üyeliğe getirmek olmalı. Üyelikten önceki süre uzun olacaktır"
Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Juncker'ın ardından konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise, Juncker'le çok faydalı bir görüşme gerçekleştirdiklerini söyledi. Erdoğan, "Sayın Başbakan'dan 17 Aralık sonrasına yönelik kanaatlerinin olumlu olduğunu duymuş bulunuyoruz. 2 yıl önce Lüksemburg'a yaptığım ziyarette, yine bu salonda basın toplantısı düzenlemiştik. Sayın Başbakan ifade ettikleri gibi desteklerini verdiler ve bu süreç bugüne kadar devam etti. 17 Aralık'ta verilecek karar ve 2005 içinde başlayacak müzakere döneminin ilk 6 ayı, Lüksemburg'un dönem başkanlığına rastlıyor. 2. 6 ayı da İngiltere'ye rastlayacak" dedi. Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti;
"Görüşmemizde; Türkiye-AB konusunu, Türkiye-Kıbrıs konusunu ele aldık ve önümüzdeki sürece yönelik Türkiye ve AB'nin isteklerini konuştuk. Kophenag siyasi kriterlerini yerine getirmenin huzuru içerisindeyiz. 17 Aralık'ta AB üyesi ülkeler de sınavdan geçecek ve sınavı da başarıyla vereceklerdir diye düşünüyorum"
"'Bu süreç kaç yıl sürer? Bunun şu kadar olması gerek' gibi bir şey belirlemek mümkün değil ama müzakere sürecinin tam üyelikle bitmesini bekliyoruz. Diğer tam üye üyelerin de beklentisiydi bu. Türkiye de bu beklentiyle girdi"
"Bütün bölümler bitirildikten kriterler yeni getirildikten sonra, AB üyeleri 'Türkiye tam üye olmaya hak kazanmıştır' dediği zaman tam üye olacağız. Ayrımcılık ya da özel muamele istemiyoruz. Bizden önceki ülkelere ne yapıldıysa bize de onun yapılmasını istiyoruz. AB küresel bir güç olacaksa, bu medeniyetler uzlaşmasını gerekli kılar. Bunun Türkiye'nin katılımıyla gerçekleşeceğini savunuyoruz"
"Temennim bu sürecin hiçbir zaman iç politika malzemesi yapılmaması. Türkiye'nin bir iç siyaset meselesi yapılmadan değerlendirilmesi. Böyle olursa, aramızdaki ciddi diplomatik temaslar daha da yakınlaştıracaktır"
Lüksemburg Başbakanı, Fransa'da yapılması öngörülen referandum hakkındaki bir soruyu, "Referandum düzenleme, Fransa'nın kendi kararıdır. Chirac ile bir telefon görüşmesi yaptım. Türkiye'nin müzakere sürecine başlaması konusunda hemfikiriz. Kamuoyumuzda bir tedirginlik var. Sanıyorum ki 10-13 yıl içinde bu tedirginlik kalkacaktır. Reformlara devam etmesiyle Türkiye'nin AB'ye yaklaşması, gündelik hal alacaktır. Lüksemburg'da referandum konusuna olumsuz bakıyorum" şeklinde cevapladı.
Başbakan Erdoğan ise, "17 Aralık'ta AB üyesi ülkeler Türkiye hakkında şartlı karar alırlarsa Türkiye'nin tutumu ne yönde olur?" sorusunu, "Artık şartlı karar diye bir süreç yok. O işler bitti. Hiçbir ülkeye şartlı karar uygulanmış değil. Tüm şartlar, AB kriterleri arasında mevcut. Bizim için tek şart Kophenag Kriterleri'dir ve hepsi yerine getirilmiştir. İlgili komserlerin de ifadesi ile masa üzerinde hiçbir gerekçe kalmamıştır. Türkiye bu konuda ödevini yerine getirmiştir. Bundan sonrası artık AB'nin sınavdan geçmesidir. Böyle bir ihtimal vermek istemiyorum. Şartlı karar diye birşey düşünülmesi mümkün değil. Böyle bir yanlış olursa da biz Kophenag siyasi kriterlerine Ankara siyasi kriterleri adını koyar, yolumuza devam ederiz" şeklinde cevapladı.