Elmas,"Biz incelediğimiz bütün dosyalarda gerek kanuna, gerek vicdana uygun olmazsa imza atmayız" dedi.
Hakim Elmas, yapılan haberlerin N.Ç.'ye yeniden travma yaşattığını söyledi.
TV8'de yayınlanan Haberaktif programına telefonla bağlanan Fevzi Elmas, "Yargılamada kanunilik ilkesi vardır. Kanunu yurdun her köşesinde aynı uygulamak zorunluluğu vardır. Maddi ceza hukukunda kısmi yorum geçerlidir. Yani yorum yasağı vardır. Her olaya göre kanunu yorumlarsanız burada bir kaos ortaya çıkar. Kanunilik ilkesi de zedelenmiş olur. O bakımdan değişik şekillerde kanun metninin yorumlanması doğru bir yöntem değildir hukuka göre. Bizim yasalarımız çocuklar, kadınlar ve küçükler korunacak şeklinde düzenlenmiştir. Yani aynı eylemin mağduru çocuksa yaptırımı farklıdır. Yasa koyucu zaten bunları göze almıştır" diye konuştu.
Hakim Fevzi Elmas şöyle devam etti:
"Her yasanın yaptırım maddelerinde suçun maddi ve manevi unsurları vardır. Buna göre olay iredelenir ve hangi maddeye gireceği belirlenir. Her olayda elbette cezanın şahsileştirilmesi de vardır. Ama eski TCK'daki suçlarla yeni TCK'daki suçların sistematikteki yeri, suçun adı, maddi ve manevi unsurları çok farklıdır. Yani eskiden 'ırza geçme' dediğimiz olay yeni kanunda 'cinsel saldırı' ve 'çocukların cinsel istismarı' olarak düzenlenmiş ve suçun unsurları belirlenmiştir. Burada asıl irdelenmesi gereken mesele bir suçun unsurları olayda var mı, yok mu... Buna göre hüküm vermek lazımdır. Çünkü cezasız suç da olmaz. Yani kanunda karşılığı olmayan bir şeye ceza veremezsiniz. Bu, hukukun genel ilkelerindendir." Hem hukuka hem vicdana göre...
Elmas, "Vicdanınız rahat mı?" şeklinde soruya da "Biz incelediğimiz bütün dosyalarda gerek kanuna, gerek vicdana uygun olmazsa imza atmayız" yanıtını verdi. Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde iddia makamını temsil eden Mardin Savcılığının "Mağdurenin rızasıyla alıkonulduğu konusunda görüş belirttiğini" hatırlatan Elmas, şöyle devam etti:
"Bu dosya Yargıtay'a geldiğinde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bu dosyayı inceleyerek tebliğname düzenlemiştir. Buradaki görüş de mağdurenin rızaen alıkonduğu yönündedir ve onama isteklidir. Daha sonra dairemizce de dosya incelenerek mağdurenin rızaen alıkonulduğu görüşü doğru bulunmuştur"
"Kabuk tutan yara kazınıyor"
Hakimlerin görevlerinde bağımsız olduğunu, devam eden bir dava hakkında açıklama yapmanın doğru olmadığını kaydeden Elmas, "Bu karar henüz kesinleşmemiştir, süreç tamamlanmamıştır. Davaya taraf olanların bazı haklarını kullanma süreci vardır. Bu nedenle anayasanın amir hükümlerine dayanarak dosyanın detayları hakkında açıklama yapmayı doğru bulmuyorum.
Bu çocuğumuz olayları yaşayarak büyük bir travma geçirmiştir. Olay resmi mercilere intikal etttikten sonra 3 defa adli tıbba gitmiştir. Bu çocuk bu travmaları tekrar tekrar yaşamış. Bu karar Mardin Ağır Ceza Mahkemesi'nde verildiğinde basında tekrar yer almıştır. Tekrar bu travma gerçekleşmiştir. Şimdi de Yargıtay'ın kararından sonra 5 gündür bu çocuk hakkında devamlı yayın yapılarak çocuğun kabuk tutmuş yarası adata kazınarak tekrar travmalar devam etmektedir" diye konuştu.
Neye göre rıza?
"765 sayılı kanunun 430. maddesinde reşit olmayan kimselerin alıkonması düzenlenmiştir. Reşit olmayan bir kimseyi cebir, şiddet ve hileyle kaçırmak 1. fıkrada, cebir, şiddet, tehdit, hile olmaksızın yani kendi rızasıyla kaçırmak ikinci fıkrada düzenlenmiştir. Burada 'çocuğun rızasına itibar edilir' ya da 'edilmez' diye bir şey yoktur. Aynı yasanın 414. maddesinde 'Her kim 15 yaşını bitirmeyen bir kişinin ırzına geçerse...' diyor. Burada sadece 15 yaşını bitirmeyen bir küçüğün ırzına geçmek suç unsurudur. Burada rıza veya rızasızlık yoktur. 765 sayılı yasada böyle bir düzenleme yapılmıştır. Kanuni düzenleme budur" diyen Elmas, "Kamuoyunda sanıkların lehine karar verildiği gibi yanlış bir algı var. Sadece 3 sanık beraat etmiştir. Bunların beraatleri onanmıştır. 26 sanığın mahkumiyetlerine karar verilmiş, 5 tanesi onanmıştır. Sanıkların aleyhine en az 7-8 bozma yapılmıştır" diye konuştu.