MAGAZİN

Nedim Gürsel'den Yeni Kitap: "Son Fasıl"

Gürsel, "ölümü" sorguladığı "Son Fasıl" adlı kitabında, ömrü boyunca kendisini etkileyen yazar ve sanatçıların yaşamlarının son anlarını kendi yaşamından kesitlerle birleştirdi.

Nisan ayında 70 yaşını kutlayan yazar Nedim Gürsel, hem ilerleyen yaşı hem de pandemi sürecinin ardından yazdığı ve "ölümü" sorguladığı kitabına "Son Fasıl" adını verdi. Gürsel kitabında, ömrü boyunca kendisini etkileyen yazar ve sanatçıların yaşamlarının son anlarını kendi yaşamından kesitlerle birleştirdi. Kitabın sonunu söylemek gibi olmasın ancak Nedim Gürsel'in tüm kahramanları hikayenin sonunda ölüyor.

Nedim Gürsel'in İsviçre dağlarının kuytusunda Rilke'nin son yıllarının izini sürerken başlayan "son fasıl" yolculuğu, tüm Avrupa'yı katedip, Bursa'da Osmanlı Hanedanı'nın kabristanından geçip, İran'ın Yezd kentinde Kerbela acısıyla son buluyor. Van Gogh'dan Tolstoy'a, Rilke'den Nazım Hikmet'e, Sartre'dan Da Vinci'ye gezinip, onların son anları ile kendi son fasılları arasında bağ kurmaya çalışıyor.

Da Vinci'nin "Yaşamayı öğrendiğimi sanıyordum, meğer ölmeyi öğreniyormuşum" sözlerine, Nazım Hikmet'in "Ne ölümden korkmak ayıp, ne de düşünmek ölümü" dizelerine giden yolculuğunu, "ölüm nereden gelirse gelsin, aslolan yaşamaktır" diye bitiriyor.

Nedim Gürsel'in, Handan Akdemir'in editörlüğünde Doğan Kitap'tan çıkan "Son Fasıl" adlı eserini, Paris'teki evinde konuştuk.

VOA Türkçe - "Nedim Bey son kitabınızın adı "Son Fasıl", neden böyle bir konu?"

Nedim Gürsel - "Bu tabii Yahya Kemal'in ünlü dizelerine gönderme. 'Dönülmez akşamın ufkundayım, vakit çok geç, bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç' diyor üstad. Elbette benim için son faslın başka çağrışımları da var. Bazı büyük ustaların, beni derinden etkilemiş olan ressam ve yazarların son fasıllarını merak ettim. Onların ölüm karşısındaki durumunu merak ettim. Bu kitabın çıkış noktalarından birisi buydu."

VOA Türkçe - "Okuyucuyu, güçlü karakterlerle, dolu dolu bir son yolculuğa çıkarıyorsunuz."

Nedim Gürsel - "Rilke'nin son 5 yılının izini İsviçre'de Sierre kasabasında sürdüm. 'Duino Ağıtları'nı da o kasabada yazmıştı. Van Gogh'un intihar etmeden önceki son 70 gününü araştırmak üzere Auvers-sur- Oise'a gittim. Aklın sınırını zorlayan hem dahi, hem deli bir sanatçı Van Gogh. Beni çok etkilemiştir. Onun intiharını ve yapıtlarına yansıyan o karmaşık dünyayı araştırdım. Fransa'nın Amboise kentinde Leonardo'nun son 3 yılını inceledim. Mesela büyük yazar, dev Tolstoy, 80 küsür yaşında eşi Sophia'nın tırnak içinde 'dırdırına' dayanamayarak, malikesini terkediyor ve istasyonda yalnız ölüyor. Kızı geliyor yanına tabi ama bu da acı bir olay, niye böyle oluyor, bunları araştırdım. 'Büyük Yolculuk' adlı romanını Türkçe'ye çevirdiğim ünlü İspanyol yazarı Jorge Semprun'un Bouchenwald toplama kampındaki son günlerini de yazdım. O kampa da yolum düştü ve Nazım Hikmet'in sürgün yılları... Daha önce Moskova yıllarını yazmıştım. Bu kez Varşova ve Prag kentlerinde Nazım'ın izlerini sürdüm. Aslında temelde, 'anlatıcının ölüm endişesini, başka yazar ve sanatçılar üzerinden anlatması' diyebilirim. 'Yaş yetmiş, iş bitmiş' demeyeceğim ama nesnel olarak bakarsak, hayatımın çoğu arkada kaldı, azı önümde. Bunun getirdiği bir keder, hatta bir endişe söz konusu."

"Dışa kapanmak içe açılmaktır"

VOA Türkçe - "COVID sürecinin bu bakışta etkisi oldu mu?"

Nedim Gürsel - "Bu 'son' sözcüğü geçtiğimiz yıllardan bu yana beni epey ilgilendirir, etkiler oldu. COVID salgını nedeniyle eve kapandık. Zaten yazarlık uğraşı kapanma gerektiren bir uğraştır biliyorsun. Ama dışa kapanmak içe açılmaktır. Hayatımız sınırlanınca, seyahatler ertelenince ister istemez daha yoğun bir çalışma içinde buldum kendimi. Yolculuk yapamamak, yola çıkamamak, sevdiklerimi görememek beni üzdü. Ama COVID'e yakalanıp ölmek gibi bir korku yaşamadım. Ölüm soyut bir kavram benim için."

VOA Türkçe - "Avrupa ve Türkiye'den sonra yolculuğu İran'da bitiriyorsunuz..."

Nedim Gürsel - "İran'a son yıllarda iki kez yolum düştü. Aşure törenlerine katıldığım Yezd kentinden çok Şiiler'in Kerbela vakası karşısındaki tavırlarından etkilendim. Aslında kendilerine eziyet etmeleri, bir felaketin acısının yeniden yaşanması durumu. Çok etkileyci bir törendi."

VOA Türkçe - "Kitabınızda Van Gogh önemli yer alıyor. Van Gogh üzerine o kadar çok sey söylendi ki yeni bir şey söylenebilir mi?"

Nedim Gürsel- "Evet, ben yeni bir söz söylediğim iddiasındayım. Van Gogh ölümü seçiyor. Yaşarken çok çile çekmiş, yalnızlık çekmiş bir sanatçı, değeri anlaşılmamış. Auvers-sur-Oise'da geçirdiği son 70 gününde, 70 ayrı tablo yapıyor. Kitabın kapağında, Van Gogh'un son tablosu 'Buğday tarlası' var. Acı çeken bir ruhun tuvale yansıması söz konusu. O acının nedenlerini araştırdım. Okuyanlar, en çok Van Gogh bölümünü sevdiklerini söylediler."

VOA Türkçe - "Bursa'da Osmanlı hanedanı ile ölüm arasında kurduğunuz örgü sanırım epey tepki çekmeye aday?"

Nedim Gürsel- "Fatih, İstanbul'u fethedene kadar Osmanlı hanedanının aile mezarlığı Bursa'da. Mezarlığa baktığınızda görüyorsunuz ki, şimdi orada yan yana yatıyorlar ama çoğu birbirini boğazlamış. 'Ecdadımızla ne kadar övünsek azdır' söylemine karşı yazılmış bir bölüm. Osmanlı'ın despotik ve kardeş katili yüzünü de hatırlatıyor. Yani, biraz tartışma yaratabilir..."

"Ne korkmak, ne de düşünmek ayıp"

VOA Türkçe - "Bu son fasılları incelediken sonra, aklınızda, ölümle ilgili ne kaldı?"

Nedim Gürsel - "Che Guevera'nın dediği gibi 'Ölüm nereden gelirse gelsin hoş geldi sefa getirdi' diyemeyeceğim. Nazım Hikmet gibi, 'Ne ölümden korkmak ayıp, ne de düşünmek ölümü' demek geliyor içimden daha çok. Leonardo Da Vinci hayatı boyunca not defteri tutmuş. O notları arasında şöyle bir cümle var. 'Yaşamayı öğrendiğimi sanıyordum, meğer ölmeyi öğreniyormuşum.' Yine Rilke'ye dönersem, Rilke 'Doğduğumuzda ölümü içimizde taşırız' diyor. Yani biz aslında hayata değil, ölüme doğuyoruz. Yani ölüm sadece hayatın içinde değil, hayata dahil değil, hayatın kendisi sanki. Ama hayatının en zor günlerinde 'Yaşamak güzel şey be kardeşim!' diyebilen bir Nazım Hikmet de var."

VOA Türkçe - "Sizi en çok etkileyen ölüm hangisi oldu?"

Nedim Gürsel - "En çok Tolstoy'un çok ileri yaşta, 11 çocuğu beraber büyüttüğü eşiyle tartışıp, evini terkedip, yalnız ölmeyi seçmesinden etkilendim."

Nedim Gürsel 1951’de Gaziantep’te doğdu. Galatasaray Lisesi’ni ve Paris Sorbonne Üniversitesi Modern Fransız Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi; aynı üniversitede Nazım Hikmet ve Aragon üzerine Prof. Rene Etiemble’ın yönetiminde karşılaştırmalı edebiyat doktorası yaptı. Halen Fransa Bilimsel Araştırmalar Ulusal Merkezi’nde (CNRS) araştırma başkanı olarak görev yapmakta ve ParisDoğu Dilleri Yüksek Okulu’nda (INALCO) Türk edebiyatı dersleri vermektedir. Edebiyatın hemen her dalında ürün veren Nedim Gürsel’in kitapları Fransa başta olmak üzere yirmi beş ülkede yayınlandı, bazı öykülerinden yapılan tiyatro uyarlamaları Türkiye ve Avrupa ülkelerinde oynandı.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler