Nükleer enerji programlarının parasal, teknik, yasal, tüzel ve kamuoyu oluşturma yönleri İstanbul'da yedi uluslararası uzmanın katılımıyla kamu ve özel sektöre aktarıldı.
Ulusal Enerji Forumu ve Enerji Piyasası İzleme ve Derecelendirme Ajansı tarafından düzenlenen "Türkiye'de Nükleer Enerji Yatırım Semineri ve Yuvarlak Masa Toplantısı" 5 - 6 Ekim 2006 tarihlerinde İstanbul'da gerçekleştirildi. Toplantılara katılan yedi konuşmacı altı ülke ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı(UAEA)'ndan davet edildiler. Konuşmacılar nükleer endüstrinin değişik uzmanlık alanlarını, değişik ulusal yaklaşım ve pratikleri ve toplam 200 yıllık bir nükleer teknoloji deneyimini örneklerle katılımcılarla paylaştılar.
Seminerin temel amacı; Türk yatırımcısına düzgün bir nükleer enerji programı geliştirilmesindeki fırsatları ve zorlukları nakletmekti. Türkiye'de nükleer enerji programının geliştirilmesiyle ilgili olası modeller uluslararası girişimler ışığında tartışıldı. Seminerde, Türkiye'nin nükleer enerji yatırımlarında doğru karar alabilmesi için objektif önerilere yer verildi.
Nükleer enerjinin küresel perspektifini göz önüne alan tartışma ‘nükleer rönesans'ın gerçek olup olmadığını da kapsadı. Büyüyen ekonomilerdeki olası fırsatlar da bu bağlamda ele alındı. Toplantılarda; nükleer rönesansa hazırlık olarak iki belli başlı uluslararası girişim başlatıldığı vurgulandı. Bunlardan "Küresel Nükleer Enerji Ortaklığı", yakıt temini ve atıkların geri alınmasını ilgilendiren bir girişim olup, ABD tarafından başlatılan ve Rusya, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin de aktif olarak desteklediği bir girişim olarak dikkat çekiyor.
Diğer bir uluslararası tartışma ise "Çokuluslu Tasarım Değerlendirme Programı" (Multinational Design Evaluation Program) üzerinde yoğunlaştı. Bu program da ABD tarafından başlatılmış olup UAEA ile 11 tane nükleer deneyimi zengin ülke tarafından destekleniyor. Bu programın amacı da tasarım değerlendirme deneyimi kısıtlı olan düzenleyici kuruluşlara uluslararası bir teknik yardımlaşma mekanizması sağlamak olarak nitelendirildi. Seminer programında, yasal düzenleme süreci ve düzenleyici kuruluş; nükleer projelerin teknik ve finansal yönleri, teknoloji seçimi, yer seçimi ve tesis tasarımı ile nükleer enerji projelerinde risk yönetimi ve çevre konularına geniş ver verilerek; siyasal iradenin sürekli desteğine olan gereksinmenin altı çizildi.
Türkiye'de Nükleer Enerji Yatırım Semineri II' de yer alan isimler ve ülkeleri aşağıdadır:
- BM Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Güvenlik Bölümü Başkanı Dr. Aybars GÜRPINAR, AVUSTURYA;
- KORE Nükleer Güvenlik Enstitüsü Nükleer Düzenleme Politikaları Departmanı Baş Araştırmacısı Sok Chul KIM, KORE;
- Empresarios Agrupados Strateji Geliştirme Direktörü Jesus TAPIA, İSPANYA;
- NUCLECO Yurtdışı İş Geliştirme'den Sorumlu Danışmanı Dr. Francesco Paolo MUZZI, İTALYA;
- AB TACIS Direktörü Dave CORBETT, AVUSTURYA;
- SIEMENS E. Yöneticisi Dr. Akşit TAMER, ALMANYA;
- ODTÜ İnşaat Mühendisliği Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Polat GÜLKAN, TÜRKİYE;
Bu iki günlük Çalışma Toplantısı bundan sonraki süreci analiz etme; bilgi biriktirme; planlama ve yeni iş stratejileri geliştirilmesine yardımcı oldu.
Seminer ve Yuvarlak Masa Toplantısında, uluslararası konuşmacıların yanısıra Türkiye'den kamu otoritelerinin temsilcileri de katıldı.
Seminer ve Yuvarlak Masa Toplantısı'nın belli başlı sonuçları ise şöyleydi:
- Yeni bir nükleer enerji programının en önemli ön koşulu yasal ve tüzel çerçevenin tanımlanmasıdır. Bu çerçeve yatırımcılar için bir yol haritasının ana hatlarını belirleyecektir.
- Bu tür bir girişimdeki risk ve belirsizlikleri layıkıyla anlayabilmek için nükleer enerji santralinin tüm ömür evrelerini göz önünde tutmak gerekir. Bunlar yer seçimi, inşaat, işletme, işletmeden çıkartma, kullanılmış yakıt ve radyoaktif atık yönetimi evreleridir. Buna ek olarak, projede yer alan (kamu veya özel) kuruluşların sorumluluk ve hedeflerinin baştan iyi tanımlanmış ve anlaşılmış olması risk ve belirsizlikleri en aza indirger.
- Türkiye'de (veya başka bir ülkede) başlatılacak bir nükleer enerji programı, uluslararası antlaşmalar ve güvenlik standartlarıyla tanımlanmış olan "Uluslararası Nükleer Güvenlik Rejimi"nin bir parçası olacaktır. Projenin her evresi (yer seçimi, tasarım, işletme, yasal ve tüzel çerçeve) en azından bu konuda hazırlanmış olan uluslararası güvenlik standartlarına uymak zorundadır. Türkiye Nükleer Güvenlik Antlaşması ve nükleer tesislerle ilgili diğer uluslararası antlaşmalara taraftır.
- Bir nükleer enerji santralinin çevreye olan (hissedilebilir) radyolojik etkisi ancak ciddi bir kaza halinde söz konusu olabilir. Her halükarda, nükleer enerji santrallerinin sera gazları üretimine katkıları bulunmaz.
- Bir nükleer enerji santralinin kapsamlı bir altyapının kurulması ve geliştirilmesine dayanması ve bilgi ve deneyim üzerine yapılandırılması mutlak gereklidir. Bu altyapının yasal ve tüzel çerçeveyi ve kalifiye ekipman ve servis ile ileride proje elemanlarının eğitilmesini sağlayabilecek kuruluşları da içermesi gerekir. Yeterli insan gücü kaynağının varlığı bütün dünyada ve de özellikle büyüyen ekonomilerde anahtar bir önem taşır.
- Açık bir toplumda, saydam bir kamuoyu bilgilendirmesi olmadan herhangi bir nükleer santral projesinin başlatılması ve yürütülmesi mümkün değildir. Girişimin başarısı için saydamlık ve bilgi paylaşımı hayati önem taşır.
- Enerji tedarikinin temini, rekabet, sürdürülebilirlik, elektrik üretim bedeli ve geliştirilmiş teknoloji gibi unsurları göz önünde tutarak elektrik üretimi için nükleer enerjinin düşünülmesi genel enerji karışımı stratejisinde önemli bir unsur teşkil eder.
- Nükleer santral tedarikçileri güvenilirlik, güvenlik, terörizme karşı korunma ve nükleer maddelerin yayılmasını önleme unsurlarını birleştiren yeni tasarımlar üzerinde çalışmaktalar. Denenmiş ve kanıtlanmış teknoloji ile yenilikçi tasarımlar arasında dengeli bir seçim yapılması önemlidir.