HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

"Obezite terapisi"yle kilolarından kurtuldular

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde yaşayan 52 yaşındaki Aynur Kapaklı ve 45 yaşındaki Zümran Çinko, Çorlu Devlet Hastanesi Toplum Ruh Sağlığı Merkezi'nde uygulanan "obezite terapisi"yle kilolarından kurtuldu - Aynur Kapaklı: - "115 kilo ile başladım şu an 72 kiloyum. Toplamda 43 kilo verdim. İnsülini bıraktım, artık hayatımın yüzde 100'ünü yaşıyorum. Önceden yüzde 20'lik yaşıyordum. Önceden torunum karşıdan karşıya geçerken 'Babaanne hadi koş' diyordu ama ben koşamıyordum. Torunum da gülüyordu bana. Şimdi ben onunla yarışıyorum" - Çorlu Devlet Hastanesi Toplum Ruh Sağlığı Merkezi Sorumlu Hekimi Psikiyatri Uzmanı Cem Öge: - "Bizim yaptığımız sistem bir yöntemden ziyade davranış değişikliği, bakış açısı ve düşünce değişikliği"

TEKİRDAĞ (AA) - ÖMER URAL - Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde yaşayan 52 yaşındaki Aynur Kapaklı ve 45 yaşındaki Zümran Çinko, Çorlu Devlet Hastanesi Toplum Ruh Sağlığı Merkezi'nde uygulanan "obezite terapisi"yle kilolarından kurtuldu.

Aynur Kapaklı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, diyabet ile 15 yıldır mücadele ettiğini, 4 yıldır da yüksek dozda insülinle hayata tutunduğunu söyledi.

Diyabetten kurtulmanın çeşitli yollarını denediğini ancak kilo vermeden bu hastalıktan kurtulmanın mümkün olmadığını anlatan Kapaklı, "15 yıldır diyabet hastasıydım, 4 yıldır da günde beş kez yüksek dozda insülin kullanıyordum. Dahiliye uzmanıma bu durumdan sıkıldığımı ve rahatsız olduğumu söyledim. Baştan bana bunun çaresi olmadığını ve ömür boyu insülin kullanacağımı söyledi. Daha sonra ise obezite terapisinin olduğunu öğrendim. Cem Bey'le tanıştım ve o da beni obezite terapi grubuna dahil etti." diye konuştu.

"Obezite terapisi" ile kilolarından kurtulduğunu dile getiren Kapaklı, şöyle konuştu:

"115 kilo ile başladım şu an 72 kiloyum. Toplamda 43 kilo verdim. İnsülini bıraktım, artık hayatımın yüzde 100'ünü yaşıyorum. Önceden yüzde 20'lik yaşıyordum. Önceden torunum karşıdan karşıya geçerken 'Babaanne hadi koş.' diyordu ama ben koşamıyordum. Torunum da gülüyordu bana. Şimdi ben onunla yarışıyorum. Yediğim yemekten lezzet almaya başladım. Şeker hastalığının ne olduğunu anladım. Ne yersem nasıl olur, nasıl yersem kilo almam onu öğrendim. Bunların bilincine vardım."

- "Diyabeti yendim"

Zümran Çinko da obezite terapisiyle kendine güveninin geldiğini, hayattan gerçek anlamaya tat almaya başladığını belirtti.

Kilo verdikten sonra öfke kontrolü de yapabildiğini aktaran Çinko, "Bu terapiye iki yıl önce başladım. İki yıl önce başladığımda 95 kiloydum ve diyabet hastasıydım. Obezite terapisiyle kilo vererek diyabeti de yendim. 25 kilo verdim. Şu an insülin falan kullanmıyorum. Yani yemek yemesini öğrendim. Kendime olan öz güvenim çok çok arttı. Psikolojik olarak artık kendimi çok iyi hissediyorum. Eskiden çabuk kızıyordum, artık öfkemi kontrol edebiliyor ve çabuk kızmıyorum. Alışverişe bir mağazaya gittiğiniz zaman daha öz güvenim olduğu için istediğim kıyafeti alabiliyorum." ifadelerini kullandı.

- "Kilo verdikten belli bir müddet sonra tekrar geri alınabiliyor"

Çorlu Devlet Hastanesi Toplum Ruh Sağlığı Merkezi Sorumlu Hekimi Psikiyatri Uzmanı Cem Öge ise "obezite terapisi"nin herhangi bir diyet, özel bir spor ve egzersiz programından farklı olduğunu söyledi.

Kişilerin yemeğe bakış açılarını psikolojik olarak değiştirdiklerini dile getiren Öge, "Bizim tedavi yöntemimiz herhangi bir diyet, özel bir spor ve egzersiz programından farklı olmak üzere kişilerin yaşam tarzını değiştirmeye yönelik. Kişilerin düşünce ve duygularını baştan değerlendirmelerine yönelik oluyor. Burada kişilerin yemeğe bakış açılarını değiştiriyoruz. Açlık, tokluk gibi kavramları baştan ele alıp bunları değerlendiriyoruz." dedi.

Öge, pişmanlığın kişinin kilo almasında etkili olduğunu ifade ederek, şunları anlattı:

"Bizim yaptığımız sistem bir yöntemden ziyade davranış değişikliği, bakış açısı ve düşünce değişikliği. Yoksa akla yatkın herhangi bir diyet ve spor yaptığınız zaman kilo vermenizle alakalı bir problem yok. Fakat sorun şurada, kişi kilo veriyor ama kilo verdikten belli bir müddet sonra tekrar geri alınabiliyor. Herhangi bir yemek olduğunu düşünün, yemek yedikten beş dakika sonra bir pişmanlık yaşıyoruz, 'Keşke yemeseydim' diye. Ama diğer taraftan da yemek yemesek aklımızda kalıyor. 'Acaba yesem mi, yemesem mi?' diye düşünüyoruz. İki taraftan da baktığımızda, bir yanda pişmanlık, bir yandan da akılda kalmak gibi olumsuz iki durum oluşuyor. Mesela ayakkabı almaya gittiniz, mavi ayakkabıyı mı alsam, yeşil ayakkabıyı mı alsam diye kararsız kalıyorsunuz. Birini alıp diğerini almasanız diğeri akılda kalıyor. Yemek yemek de böyledir. Yeseniz aklınızda kalıyor, yemeseniz aklınızda kalıyor."

- "Bu yöntemle yüzde 90 başarı sağladık"

Şu ana kadar obezite terapisiyle birçok kişinin kilolarından kurtulduğuna ve daha sağlıklı hale geldiğine dikkati çeken Öge, şöyle konuştu:

"Herhangi bir diyet ve perhiz uygulanmadan, kısıtlama yapılmadan gerçekleşen bir yöntem. Bize geri dönüşlerin içerisindeki en güzel cümle şu 'Ben yeniden doğdum ve hayatın içine girdim.' Şu ana kadar da 800 kişi bu yöntemle zayıfladı. Bunların 150'si Toplum Ruh Sağlığı Merkezi'nde takip ettiğimiz hastalardı. Bu merkezdeki hastalarımızın kullandıkları ilaçlar yüzünden kiloları daha çabuk artıyor. Obezite terapisi yöntemi ile bu hastalarımız da kilolarından kurtuldu. Bu yöntemle yüzde 90 başarı sağladık diyebilirim.

Yemeği gerçekten seven, lezzetini hisseden insanlar kilo almazlar. Örneğin yedikleri yemeklerin görselleri güzel olsun, yemekleri daha özenli yesinler. Alışverişlerini daha özenli yapsınlar. Bizim aktivite spor dediğimiz şey, sadece spor salonunda gidip koşmak veya yüzmek değil. Önemli olan kişinin gün içerinde ne kadar aktif ve hareketli olduğudur. Hareketlilik ve kişilerin yemeği gerçekten lezzetine odaklanarak yemesi kilo vermede çok önemli."

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler