Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), insan zihninin karmaşık bir labirentinde dolaşan ve sıklıkla sıkıntıya yol açan bir fenomendir. Zihin, tekrar tekrar beliren ve mantıklı olmayan düşüncelerle dolup taşar; buna obsesyonlar denir. Bu obsesyonlar, kişinin endişe ve korkularını artırır, onları rahatsız eder ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiler.
Yüzyıllardır kullanılan ve modern tıbba alternatif olarak hayata geçirilmiş olan birçok tedavi yöntemi bulunmaktadır. Bu yöntemlerden biri de hipnoz ve hipnoterapi uygulamasıdır. Kişinin odaklanmasını bu sayede farkındalık oluşmasını sağlamayı amaçlayan bir tedavi yöntemidir. Farklı sorunların ve birçok hastalığın tedavisinde uzman bir kişi tarafından kullanılabilir. Peki, hipnozla OKB tedavisi mümkün müdür?
Halk arasında ‘takıntı’ olarak adlandırılan Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), çocukluk çağından itibaren her yaşta görülebilen önemli bir psikiyatrik hastalık. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Nigar Aliyeva “Özellikle son bir buçuk yıldır koronavirüs pandemisi nedeniyle obsesif temizlik davranışları, çocuklarda en sık görülen obsesyonlardan biri haline geldi” dedi.
Günümüzde hızla artan bir psikolojik rahatsızlık olan obsesif-kompulsif bozukluk kişinin istemeden tekrar eden düşüncelere sahip olmasıdır. Tedavi edilebilir bir hastalık olan obsesif kompulsif bozukluk hakkında merak edilenleri bu yazıda bulabilirsiniz.
Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB), obsesyon yani takıntılı düşünceler ve kompülsiyon olarak adlandırılan yineleyici davranışların oluşturduğu bir ruhsal hastalıktır.
Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB), takıntılı düşünceler ve yineleyici davranışların oluşturduğu bir ruhsal hastalık olarak tanımlanmaktadır. 50 kişiden 1'inde görülen obsesif kompülsif bozuklukla ilgili bilinmesi gerekenleri anlatan uzmanlar, her takıntının OKB olmadığına dikkat çekti.
Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), insanların obsesyon adı verilen sürekli tekrar eden düşüncelere sahip olması ve bu düşüncenin kendisini rahatsız etmesidir. Uzm. Klinik Psikolog Pelin Özaydın, OKB hastalığı hakkında dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Seçil Özkan, salgın döneminde toplumda 'Masayı sildim mi', 'Kapı kolunu sildim mi' diye obsesif kompulsif bozukluk (OKB) göstermeye başlayan ve önlemlerden yorulduğu için umursamaz davranan 2 uç noktanın oluştuğunu belirtti. Özkan, "Bu 2 uç nokta çok tehlikeli. Bundan sonra yeni normale geçtiğimizde bu 2 uç noktada kalırsak tekrar 2'nci bir dalga yaşayabiliriz" dedi.
Koronavirüs döneminde OKB ve panik bozukluğu olan hastalara önerilerde bulunan Uzman Klinik Psikolog Merve Kırna, “İnsanların, hayatını tehdit eden olaylar ile karşılaşınca kaygı duyması normaldir' dedi.
Psikolog Merve Kırna, korona virüs döneminde panik bozukluğu ve OKB (obsesif kompulsif bozukluk) hastalarına önerilerde bulundu.Uzman Klinik Psikolog Merve Kırna, “İnsanların, hayatını tehdit eden olaylar ile karşılaşınca kaygı duyması normaldir.
Psikolog Elçin Akdeniz, saplantı bozukluğu olarak tanımlanabilen OKB hakkında bilgiler verdi.
Koronavirüs endişe ve kaygıya yol açıyor. İnsan hayatını tehdit eden durumlar herkeste kaygı ve endişe yaratabilir. Panik atak ve takıntı (OKB) tanılı kişiler bu durumdan daha fazla etkileniyor. Uzmanlara göre hassas yapıdaki kişiler, asılsız haberlerden uzak durmalı, resmi kaynaklara ve bilim insanlarına itibar etmeli.
Transkraniyal manyetik uyarım (TMU) bozulmuş beyin işlevlerinin düzenlenmesinde kullanılan bir yöntem olarak öne çıkıyor. Transkraniyal manyetik uyarım (TMU) dirençli depresyon ve duygudurum bozukluğunun yanı sıra anksiyete, OKB, yeme bozuklukları, migren ve kulak çınlaması gibi hastalıkların tedavisinde de kullanılabiliyor. Peki TMU tedavisinde hafıza siliniyor mu?
İngiltere'de Obsesif Kompülsif Bozukluğu (OKB) olan bir kadın yaklaşık iki yıl boyunca eşiyle aynı odada duramadı.
Uzman Klinik Psikolog Fundem Ece Kaykaç, takıntıların başarıyı olumsuz yönde etkilediğini belirtti.Dünya Danışmanlık Merkezi Kurucusu Uzman Klinik Psikolog Fundem Ece Kaykaç, Takıntı’nın ruhçulukta ve ruh bilimde farklı olarak tanımlanır ve farklı kavramları ifade etmek üzere kullanıldığını ifade ederek, “Psikiyatri sözlüklerinde kısaca “yanlış olduğunu bildiğimiz halde kafamızdan atamadığımız, mantık ve muhakeme ile uzaklaştırılamayan, arzu edilmeyen saplantı halindeki fikirler” olarak tanımlanır.Takıntılı ruh haliyle baş edilemediği zaman insanlarda anksiyete türü bir rahatsızlık olan obsesif-kompülsif bozukluk (OKB) görünür” dedi.Obsesif-kompülsif bozukluğu olan kişilerin kontrol edemedikleri yinelenen ve stres oluşturan düşünceler, korkular veya görüntüler (obsesyonlar) nedeniyle huzursuz olduğunu anlatan Uzman Klinik Psikolog Fundem Ece Kaykaç, “Bu düşüncelerin oluşturduğu anksiyete bazı ritüelleri ya da rutinleri acil olarak gerçekleştirme ihtiyacına (kompülsiyonlar) neden olur.
Bilim insanları, halk arasında "takıntı" olarak bilinen OKB ile ilgili Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 6 ülkede yaptıkları araştırmada, hastalığın temelinde zihinden atılamayan ya da istemeden akla gelen düşüncelerin değil, "şüphe kontrolü" olgusunun bulunduğunu belirledi - "The Journal of the American Academy of Child & Adolescent Psychiatry" dergisinde yayımlanan araştırmada Türkiye'deki ergen ve çocukların, diğer 5 ülkedekilere göre daha fazla "takıntı" riskiyle karşı karşıya kaldığı da saptandı - Atatürk Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Seçer: - "6 ülkedeki 18 şehirden 8 bin civarında örneklemden veri elde ettik. Çalışmayla, OKB'nin tedavi öncesi ve sonrasında referans alınan zihinden atılamayan düşünceler diye tabir edilen obsesyonların aksine, hastalığın ortaya çıkması ve tekrar nüksetmesinde özelikle şüphe-kontrol olgusunun merkezi bir rol üstlendiği belirlendi"
Bilim insanları, halk arasında "takıntı" olarak bilinen OKB ile ilgili Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 6 ülkede yaptıkları araştırmada, hastalığın temelinde zihinden atılamayan ya da istemeden akla gelen düşüncelerin değil, "şüphe kontrolü" olgusunun bulunduğunu belirledi - "The Journal of the American Academy of Child & Adolescent Psychiatry" dergisinde yayımlanan araştırmada Türkiye'deki ergen ve çocukların, diğer 5 ülkedekilere göre daha fazla "takıntı" riskiyle karşı karşıya kaldığı da saptandı - Atatürk Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Seçer: - "6 ülkedeki 18 şehirden 8 bin civarında örneklemden veri elde ettik. Çalışmayla, OKB'nin tedavi öncesi ve sonrasında referans alınan zihinden atılamayan düşünceler diye tabir edilen obsesyonların aksine, hastalığın ortaya çıkması ve tekrar nüksetmesinde özelikle şüphe-kontrol olgusunun merkezi bir rol üstlendiği belirlendi"
Psikolog Gülcem Yıldırım, obsesif kompülsif bozukluk (takıntı hastalığı)konusunda bilgiler verdi.Psikolog Gülcem Yıldırım, “Obsesyon takıntı, kompülsiyon ise takıntıyı rahatlatan davranıştır.
Her düşüncenin gerçek olmadığını belirten Uzman Klinik Psikolog Begüm Derici Ülker, olumsuz düşüncelerin ise kısa süre sonra kişiyi hasta edebileceğini söyledi.Obsesif kompulsif bozukluğun (OKB) iki bileşenli bir hastalık olduğunu ifade eden Medicana Bursa Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Begüm Derici Ülker,"Takıntı, gayri iradi akla gelen tekrarlayıcı, ısrarcı düşünce, dürtü ve imajlardan oluşur.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Topluluğu tarafından “Obsesif Kompulsif Bozukluk” (OKB) konulu konferans düzenlendi.Eğitim Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen etkinliğe; Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç.
Yrd.Doç.Dr.Onur Okan Demirci, obsesif kompulsif bozukluğun (OKB), tekrarlayıcı davranışlar (kompülsiyonlar) ve sıklıkla bunlara öncülük eden...