Omicron varyantı nedeniyle yeni bir koronavirüs dalgasından endişe eden Almanya, aşı olmayı artık herkes için yerine getirilmesi gereken bir yükümlülük haline getirmeyi tartışıyor.
10 Ocak itibariyle Federal Meclis'te tartışılarak oylamaya sunulması hedeflenen düzenleme öncesinde, koalisyon ortakları ve siyasi partiler arasında yoğun tartışmalar yaşanıyor.
Aşı olma yükümlülüğünün kimleri kapsayacağı, bu yükümlülüğü yerine getirmeyenler için ne tür yaptırımlar getirileceği, bunun nasıl denetlenip uygulanacağı konusunda, koalisyon ortakları Sosyal Demokratlar, Yeşiller ve Hür Demokratlar (FDP) arasında fikir ayrılıkları sürüyor.
Siyasi kulislere yansıyan bilgilere göre, bir grup milletvekili tarafından hazırlanan teklif, 18 yaşının üzerindeki herkes için aşı yükümlülüğü getirilmesini öngörüyor. Bir başka önergede ise, aşı yükümlülüğünün sadece 60 yaş üzerinde olanlar ve risk grubundakiler için getirilmesi teklif ediliyor.
Almanya'nın yeni başbakanı, Sosyal Demokrat siyasetçi Olaf Scholz, aşı yükümlülüğünün getirilmesini savunurken, bu konuda ilgili tüm kesimlerin görüşlerini dinledikten sonra adım atacaklarını kaydediyor.
Koronavirüsle mücadele için nüfusun büyük bölümünün aşılanması gerektiğini vurgulayan Scholz, aksi takdirde artan vakalar nedeniyle sağlık sisteminin ciddi bir krizle karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulunuyor.
Hür Demokrat Parti (FDP) lideri ve hükümetin maliye bakanı Christian Lindner, Scholz'un açıklamalarına destek veriyor olsa da, parti içinden eleştiriler yükseliyor.
FDP'nin etkili isimlerinden Federal Meclis Başkan Yardımcısı Wolfgang Kubicki, "Aşı zorunluluğu getirilmesi için öne sürülen argümanları anlıyorum ama bu görüşe katılmıyorum" diyerek tavrını net bir şekilde ortaya koydu.
Kubicki, Die Zeit gazetesine verdiği röportajda genel bir aşı zorunluluğuna karşı olduğunu vurguladı, aşı yükümlülüğünü savunanları "aşı olmayanlardan intikam ve öç almaya çalışmakla" suçladı, koronavirüse karşı en güvenli önlemin ise her gün yapılacak testler olduğunu savundu.
Yine FDP'li yaklaşık 30 milletvekilinin de, aşı zorunluluğuna karşı görüşler içeren bir önerge hazırladıkları iddia ediliyor.
Muhalefetteki muhafazakar Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisi ise, toplumun farklı kesimlerine ve belirli meslek gruplarına, aşamalı olarak aşı zorunluluğu getirmeyi öngören bir teklifi gündeme taşıdı.
CDU'nun yeni lideri Friedrich Merz, herkesi kapsayan genel bir aşı zorunluluğu getirme konusunda etik ve anayasal haklar açısından cevap verilmesi gereken bir çok soru olduğunu belirterek, öncelikle belirli meslek gruplarına aşı yükümlülüğü getirilebileceğini ve bunun kapsamının aşamalı olarak genişletilebileceğini söyledi.
Merz, Redaktionsnetzwerk Deutschland'a yaptığı açıklamada, sağlık sektöründe, hastane ve bakımevlerinde çalışanlar için zaten aşı yükümlülüğü getirildiğini hatırlatarak, bundan sonra da aşamalı olarak, kreşler, okullar ve üniversitelerde çalışanların, polis, itfaiye görevlilerinin, Kızılhaç gibi yardım kuruluşları görevlerinin aşı yaptırma yükümlülüğü olan kesimlere dahil edilebileceğini söyledi.
Almanya'da koronavirüs aşısının yükümlülük haline getirilmesi durumunda, bunun nasıl denetleneceği konusunda da belirsizlik sürüyor.
Dünyada kişisel verilerin korunması konusunda en kapsamlı yasal düzenlemelere sahip ülkelerden biri olan Almanya'da, vatandaşların sağlık bilgileri ve yaptırdıkları aşılara ilişkin bilgiler bir merkezi sistemde depolanmıyor.
Halen devam eden koronavirüs aşı kampanyası boyunca da, vatandaşların aşı olduğunu gösteren bilgiler, yine vatandaşların beraberlerinde getirdikleri aşı kartlarına işlendi.
Ancak özellikle aşı karşıtlarının, bu belgelerde çok kolaylıkla sahtekarlık yapabildiklerinin görülmesi, bu konuda yeni bir düzenleme yapılması çağrılarını beraberinde getirdi. Bazı uzmanlar güvenli bir ulusal aşı veri bankası oluşturulmasını önerdi.
Ancak FDP'li Adalet Bakanı Marco Buschmann kişisel verilerin korunması konusundaki hassasiyetleri vurgulayarak, devletin vatandaşların sağlık bilgilerine doğrudan erişimi olacak bir uygulamaya sıcak bakmadığını kaydetti.
Bakan, böyle bir merkezi veri bankası yerine aşı yükümlülüğüne uyulup uyulmadığının, toplu taşıma araçlarında ya da benzer yerlerde rastgele yapılacak kontrollerle denetlenebileceğini söyledi.
Benzer bir açıklama da Yeşiller'den geldi. Yeşillerin Adalet Politikaları Sözcüsü Helge Limburg, yurttaşların sağlık bilgilerini içerecek bu denli kapsamlı bir veri bankasının kamu yararı açısından savunulması güç bir düzenleme olacağını söyledi, bu tür bir düzenlemenin Anayasa Mahkemesi'nden dönebileceği konusunda da uyardı.
Ne gibi cezalar öngörülüyor**?**
Almanya kamuoyunda aşı yükümlülüğü yoğun bir şekilde tartışılmaya devam ederken, merak edilen konuların başında da buna uymayanlara karşı ne gibi yaptırımların getirileceği bulunuyor.
Düzenlemenin Federal Meclis'te kabul edilmesi halinde koronavirüse karşı aşı yaptırmak, artık kişilerin bireysel bir tercihi olmaktan çıkacak, yasal düzenlemeler çerçevesinde yerine getirilmesi gereken bir yükümlülük haline gelecek.
Ancak buna uymayanlara karşı zor kullanılması ya da zorla aşı yaptırmak gibi bir durum söz konusu değil.
Uzmanlar bu konudaki ayrımı açıklamak için, otomobilde kemer takma yükümlülüğünü örnek veriyorlar.
Polislerin zorla gelip sürücülere ya da yolculara kemerlerini takmadıklarını, kemerini takmayanların tespiti durumunda ise cezalar yazdıklarını anlatıyorlar.
Ancak bir kişinin aşı yükümlülüğüne uymaması durumunda, bunun denetiminin hangi birimler tarafından yapılacağı, cezaların kim tarafından uygulanacağı, para cezalarının ödenmemesi durumunda hapis cezalarının olup olmayacağı konularında belirsizlik sürüyor.
Baden-Württemberg eyaleti Başbakanı Winfried Kretschmann, "Kimse polis tarafından zorla aşı olmaya götürülmekten, ya da hapishaneye atılmaktan korkmasın" açıklamasını yaparken, bu yükümlülüğü yerine getirmeyenlerin para cezalarına çarptırılabileceğini söyledi.
Adalet Bakanı Marco Buschmann da kimseye hür idaresi dışında fiziksel zorlamayla aşı yapılamayacağını belirterek, yeni düzenlemeye uymayanların kabahat işlemiş olacaklarını, yaptırım olarak da para cezasına çarptırılabileceklerini aktardı.
Uzmanlar Almanya'da kızamık aşısının da bir yükümlülük olduğunu, buna uymayanların 2 bin 500 euroyu bulan para cezalarını ödemek durumunda kaldıklarını hatırlatıyorlar.
Almanya'da nüfusun yaklaşık yüzde 25'lik bir kesiminin bugüne kadar koronavirüse karşı aşı yaptırmamış olması, özellikle aşısız olanlar arasında artan vakalar, bazı eyaletlerde yoğun bakımların dolması, siyasetçilerin daha sert önlemler talep etmesini de beraberinde getiriyor.
Bavyera'nın Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partili Sağlık Bakanı Klaus Holetschek, "Yaptırım öngörmeyen aşı yükümlülüğü, dişsiz bir kaplana benzer" diyerek, aşı olmayı reddedenlere karşı para cezasını ötesinde, daha kapsamlı yaptırımlar getirilmesini önerdi.
Aşı olmayanların ağır hastalanma riskinin çok daha yüksek olduğunu belirten Holetschek, bu nedenle bu kişilerin sağlık sigortası için ödedikleri primlerin yükseltilmesi gerektiğini savundu.
Ancak bu açıklamalar hem siyaset hem yargı hem de tıp dünyasından eleştiriler topladı.
Alman medyasına değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, böyle bir uygulamanın mümkün olamayacağını, ayrıca bu tür yaklaşımların aşı olmayanları yapıcı bir şekilde ikna etme çabalarını baltaladığını dile getirdi.
Uzmanlar siyasi sorumlulara gerilimi tırmandırmama, güvensizliği derinleştirmeme çağrısında bulunurken, hükümet yetkililerinden vatandaşların endişe ve şüphelerini gidermeye yönelik stratejiler izlemelerini istedi.
Bu arada salgınla mücadelenin güçlendirilmesi için yürürlüğe giren yeni kısıtlamalar ve gündemdeki aşı zorunluluğu düzenlemesi, pek çok kentte binlerce kişinin katıldığı gösterilerle protesto ediliyor.
Bazı kentlerde aşırı sağcı grupların yönlendirdiği gösterilerde, polise taşların ve şişelerin fırlatılması, polis araçlarının havai fişeklerle hedef alınması, önümüzdeki günlerde şiddet olaylarının tırmanabileceği endişelerini beraberinde getiriyor.