Geçen hafta gazetelerde yer alan bir habere göre şarkıcı Esra Balamir, bir buçuk aydır öpüşme ile bulaşan bir hastalık ile boğuşuyor ve şiddetli boğaz ve kulak ağrıları çekiyormuş.
Balamir, günlerce yemek yiyemediğini ve yüksek ateş nöbetleri geçirdiğini, hasta olduğundan bu yana kimseyle öpüşmediğini söylemiş.
ÖPÜCÜK HASTALIĞI
Son günlerin popüler hastalığı, ne kanser, ne tüberküloz, ne hepatit, ne selülit… Bu, Esra Balamir’i de yataklara düşüren öpücük hastalığı.
Öpücük hastalığı, tıp literatüründe enfeksiyöz mononükleoz ismiyle bilinir ve etkeni de Epstein-Barr virüsüdür. Belki siz bu hastalığın adını ilk defa duyuyor olabilirsiniz, ama bu çok sık rastlanan ve dünyanın tüm ülkelerinde insanların %90-95’inin geçirdikleri bir enfeksiyondur. Hastalık insandan insana öpüşme ile bulaştığı için halk arasında daha çok Öpücük Hastalığı adı ile tanınır.
BELİRTİLER YAŞA GÖRE DEĞİŞİYOR
Öpücük hastalığı, ağız ve boğaz salgınlarında bulunan virüslerin öpüşme ile geçmesinden başka, kan ve bazı kan ürünlerinin nakli ile de bulaşabilmektedir. Hastalığın kuluçka süresi erişkinlerde 30-50, çocuklarda ise 10-14 gün kadardır. Buna göre Esra Balamir, eğer kendisine kan verilmemiş ise, hastalanmasına neden olan virüsü en az bir ay önce öpüştüğü kişiden almış olmalıdır.
Öpücük hastalığı, özellikle çocuk ve gençlerde ortaya çıkar. Hastalığın ağırlığı ve belirtilerin şiddeti hastanın yaşına bağlıdır. Hasta ne kadar küçük ise, hastalığın belirti vermeden sessiz geçirilme ihtimali o kadar fazladır, yaş ilerledikçe daha ağır belirtiler görülmeye başlar. Hastalığı çok ağır geçirmesinden ve bir buçuk aydan beri de hâlâ düzelememiş olmasından, bize kızmasın ama Esra Hanım’ın çok da genç olmadığını söyleyebiliriz.
ATEŞ, BOĞAZ AĞRISI VE LENF BEZLERİNDE BÜYÜME
Öpücük hastalığının en önemli belirtileri yüksek ateş, boğaz ağrısı ve lenf bezlerindeki büyümedir. Ateş, genellikle 38-39 derece arasında, 2 hafta kadar devam eder. En çok boyundaki lenf bezlerinde büyüme olur. Bunlar, mercimek-leblebi iriliğinde, üzerine basmakla ağrıyan bezelerdir. Hastaların boğazları kızarmış, ödemli ve ağrılıdır, yemek yemede güçlük çekebilirler. Bazı hastalarda Esra Hanım’ da da olduğu gibi kulak ağrısı, bazılarında ise menenjittekine benzeyen ense ağrıları olabilmektedir.
Birçok hastada karaciğer ve özellikle de dalak büyümesi vardır. Gövde ile kol ve bacakların üst kısımlarında çeşitli döküntü ve kabarıklar, yüz ve dudaklarda ödem görülebilir.
TANI NASIL KONUR
Tipik belirtileri ve muayene bulguları olan hastalarda tanı kolaydır. Kanda lökositler artmıştır ve bunların çoğu da bir çeşit özel lenfositlerdir. Kesin tanı için kanda virüse karşı oluşmuş olan antikorların ölçülmesi gerekir.
TEDAVİ Hastalığın özel bir ilacı yoktur ve hastaların çoğu 2-3 haftada kendiliğinden iyileşirler. Şikayetlerin yoğun olduğu dönemlerde yatak istirahatı gerekir. Hastalara belirtileri gidermeye yönelik ilaçlar, mesela ateş düşürücü, ağrı kesiciler verilebilir. Özel durumlarda kortizon tedavisi de yapılabilir.
Bazı kişilerde çok uzun süre devam eden kronik yorgunluk sendromu gelişebilir. Ölümcül komplikasyonlar da görülebilir, ancak bunlar son derecede nadirdir. Hastalığı geçirenlerde ömür boyu devam eden bir bağışıklık oluşur.
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi