Pamukkale Üniversitesinde (PAÜ) görevli bilim adamları, üretmeye çalıştıkları biyo mürekkebi diğer bir adı ile biyo malzemeleri 3D yazıcılarda hassas bir şekilde katman katman yazarak yapay doku ve organ yapımına geçmeyi planlıyorlar. Çalışma organ ve doku bekleyen binlerce insan için umut olacak.
PAÜ Teknoloji Fakültesi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Cem Gök ve Yrd. Doç. Dr. Yusuf Özcan’ın doğal ve biyouyumlu biyopolimerik malzemelerden elde ettiği yapay doku çalışmaları, organ ve doku nakli bekleyen bir çok insan için umut olacak. Proje ile ilgili İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulunan Gök, dünyada yapay doku ve organ konusunda yapılan çalışmalara bakıldığında en önemli ve ilk aşama yapay doku yerine geçebilecek bir malzemenin üretilmesi olduğunu ifade etti. Hassas bir şekilde 3 boyutlu olarak katman katman üretim yapabilecek 3D yazıcılar geliştirilmeye çalışıldığını vurgulayan Gök, projelerinin ilk aşamasında bu yazıcılarda kullanılabilecek bir biyo mürekkep geliştirme üzerine yoğunlaştıklarını aktardı. Gök, “Bizim amacımız yapa doku ve organ yapımında kullanılabilecek biyopolimerik (kendiliğinden oluşan makromolekül yapı) daha doğrusu biyo-nanokompozit yapıları sentezleyebilmek. Bilindiği gibi binlerce insan doku ve organ nakli beklemekte. Çeşitli kanser türleri olabilir, kazalar olabilir kaybedilen dokuların işlevlerini kısmen yada tamamen yerine getirebilecek organlar yapılmak isteniyor dünyanın ileri araştırma merkezleri veya üniversitelerinde. Bu yapay doku ve organ yapabilme ilk ve en önemli aşama bunu elde edebileceğimiz bir malzemeyi hazırlayabilmek. Bu malzemeler genelde sentetik veya metal kökenli malzemeler ile hazırlanmak istenmesine rağmen bunlarda birçok dezavantaj nedeni ile biyopolimerik yapıların kullanımı öne çıkmakta. Özellikle aljinant, çitosan, karnegenan, jelatin gibi doğal biyo uyumlu malzemeler bir umut ışığı doğurmakta. Ancak bu malzemelerin en önemli dezavantajı mekanik özelliklerinin yetersiz olması aynı zamanda mekanik stabilitelerinin ısıl, termal stabilitelerinin düşük olmaları. Bizim amacımız çeşitli polimerleşme reaksiyonları ile beraber yapı özelliklerini en ince ayrıntısına kadar inceleyerek kullanıma en uygun ve en optimize yapıyı elde edebilmek” dedi.
“Çalışmalarımızda özel bir trade printerler tasarlıyoruz”
Projelerinin organ ve doku bekleyen binlerce insan için umut ışığı oluşturduğunu aktaran Gök, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Tabi bunlar yapay doku ve organ dediğimizde çok hassas ve ince nano yapılara sahip malzemeler bunları işleyebilmek zor. Biz aslında burada bir biyo mürekkep yapmaya çalışıyoruz. Bunu dememin sebebi ise öncelikle bu malzemeleri sentezleyebilmek için günümüze teknolojilerinde trade printerler kullanılması amaçlanıyor. Bu trade printerler de kullanılabilecek bir ham madde, ana maddeyi geliştirmek istiyoruz. Bizde çalışmalarımızda özel bir trade printerler tasarlıyoruz. Elde ettiğimiz bu biyomürekkebi diğer bir adı ile biyomalzemeleri yazıcılarda çok hassas bir şekilde katmak katman yazarak yapay doku ve organ yapımına geçmeyi düşünüyoruz. Dünyadaki çalışmalara da baktığımızda aslında ilk emekleme aşamasında gerçek bir doku, yapı elde edilebilmesinin 10 yıldan fazla süreceğini tahmin ediyorum. Bu proje insanlık için ve organ bekleyenler için bir umut ışığı diyebiliriz. Özellikle hayati önem taşıyan organların yapımında bir umut ışığı ancak onun için biraz zaman var. 10 yıldan fazla sürebileceğini düşünüyorum.”
“Amacımız yapay dokuda istenilen noktaya gelmek”
Yrd. Doç. Dr. Yusuf Özcan ise oluşturmaya çalıştıkları biyo mürekkep için yapılan çalışmalarda elde edilen sonuçları değerlendirerek, “Oluşturduğumuz biyopolimerik yapının karektirizasyonu sonucunda farklı yöntemler ile kontrol altına aldığımız bu malzemenin daha sonraki evresinde kök hücre bulunarak ve iskelet yapısı oluşturularak yapay dokuda istenilen noktaya gelmek” diye konuştu.