ROMA, (DHA)- Yenilikçi, iletişimci, halkçı yönleriyle öne çıkan ilklerin Papası, özellikle eşcinsel ve ateistlere yönelik açılımcı sözleriyle Katolik Kilisesi tarihinde çığır açtı. 'Tanrı’nın sofu adamı' ve 'Sessiz aydın' olarak tanınan Buenos Aires Başpiskoposu Jorge Mario Bergoglio’nun, Kardinal Jean-Louis Tauran tarafından Aziz Petrus Bazilikası'nın büyük locasından, ''Habemus Papam (Bir Papamız var)' diye ilan edilişinin üzerinden tam 365 gün geçti. Katoliklerin 266'nci ruhani lideri bu süre zarfında, son yıllarda artık sıkça skandallarla anılacak olan Katolik Kilisesi’ne karşı oluşan negatif algıyı büyük oranda değiştirmeyi başardı. "Salon, pastane Hıristiyanları", "Kibir içinde yaşayan kelebek rahipler istemiyorum artık" ve "Rahibeler kız kuruları gibi davranmasın" diyebilecek kadar metafor yüklü yeni bir hitabet dili kullanması, sadeliği, Vatikan’ın tüm güvenlik kurallarını alt üs ederek halkla yakından temas kurması, yoksul bir kilise arzusu gibi unsurlar ona "Halkın adamı Papa" denilmesine yetti. Dini çevreler, Katolik Kilisesi’nin Güney Yarımküre’den seçilen ilk liderinin farklı tarzının, sıcak karakterinin temelini oluşturan Latin Amerikalılığı ve kabına sığmaz kişiliğinden geldiğini söylüyor. Şüphesiz ki onun popülerliğine katkı sağlayan etkenlerden biri de sosyal medya oldu.
Famiglia Cristiana (Hıristiyan Ailesi) dergisi yazarlarından Alberto Bobbio, 598 yıl sonra ilk kez selefi ölmeden onun yerine seçilmiş olan Papa Francesco’yu, şöyle dedi:
"Bir Papa’dan çok bir rahip edasıyla Kiliseyi yönetme tevazusunu gösteriyor. O, devletin lütfu makamın esiri olmadı, kişiliğinden ödün vermedi ve Papalık öncesi ve sonrasında aynı çizgide ilerlemeyi başardı."
'Francesco' adını alan ve Cizvit tarikatına mensup ilk Papa olan Bergoglio, seçildiğini müjdeleyen Sistine Şapeli’nin bacasından beyaz dumanın çıkması ardından Aziz Petrus Meydanı’nda biriken binlerce inananı, "İyi akşamlar (buona sera)" diye selamlayarak daha ilk andan farklılığını ortaya koydu. Bilinen tarihte ilk defa bir Papa sözlerine bu basit ama gönül fethedici cümleyle başlıyordu. 1200 yıldır Avrupa dışından bu makama seçilen ilk lider olan Francesco’nun, "Kardinal kardeşlerim beni dünyanın öbür ucundan seçti" diye sürdürdüğü konuşmasında halkı kutsamadan önce, "Beni kutsaması için Tanrı’ya dua edin" isteğinde bulunarak gösterdiği tevazu hafızalara kazındı.
Sade yaşam şekli ve alçakgönüllülüğüyle bilinen 77 yaşındaki çiçeği burnunda lider, hitap sırasında giyinmesi gereken 'Mozzetta' adı verilen, papaların giyindiği koyu kırmızı kısa pelerini üzerine geçirmeyi de reddetti. Bunun yerine, dünya genelinde aydınlığın, saflığın, temizliğin, dürüstlüğün, istikrarın, güven ve huzurun simgesi olarak kabul gören beyaz renkli cübbeyi üzerinde taşımayı tercih etti. Makamın sembolü olan Balıkçı Yüzüğü’nü selefleri gibi altından değil gümüşten seçerken, kırmızı yerine, siyah pabuçlar giymeyi ve altın yerine sıradan metalik bir haç takmayı yeğledi. 230 metrekarelik Papalık Sarayı’ndaki odasına taşınmayı kabul etmedi, Konklav (Papalık seçimi) süresince kardinallerin konaklamış olduğu Azize Marta Konukevi’ndeki 50 metrekarelik odasında ikamet etmeyi sürdürmeyi istedi. Papa, bunun da psikolojik nedenlere dayandığını, "Ben yalnız yaşayamam. Hayatımı, diğerleriyle birlikte idame ettirmeliyim" sözleriyle anlatarak, saray odasında izole olmayı istemediğini dile getirdi. Papa, bu konuk evindeki öğünlerini, burada kalan rahibeler ve çalışanlarla birlikte yerken, sabah erken saatte de onlarla birlikte dua ediyor.
Yaklaşık 1 milyar 200 milyon Katoliğin yeni liderinin seçildiği 13 Mart akşamının hemen ertesi sabahında Papa’nın ilk işi, Roma’nın en büyük bazilikalarından Santa Maria Maggiore’ye gidip dua etmek oldu. Orada bulunan ziyaretçilerin dışarı çıkarılmasını istemeyen Francesco, "Ben de onlar gibi buraya dua etmeye geldim" dedi. Hemen ardından Konklav öncesi kaldığı otele bizzat giderek, konaklama ücretini kendi cebinden ödedi ve valizini aldı. Tüm bunlara rağmen bazı çevreler, Francesco’nun doktrinel bir devrim mi yoksa sadece bir stil devrimi mi yapmaya çalıştığını henüz anlamış değil. Zira, kürtaj, boşanmışların yeniden kilisede evlenebilmesi ve kadınların kilisede rolünün artması gibi konularda beklenen somut adımlar henüz atılmadı. Halihazırda tutucu Katoliklerin gönlünü tam kazanamasa da, inançlılar Papa’ya büyük bağlılık tablosu ortaya koyuyor.
16. Benediktus’un, 28 Şubat 2013’te yaşlılık ve takatsizlik gerekçesiyle görevinden feragat etmesinin ardından, “Vatikan iki başlı mı yönetilecek?” kaygıları baş gösterdi. Francesco selefinin, beklenenin aksine, 1000 nüfuslu Vatikan sınırları içindeki eski bir manastırda ikametine izin verdi. Papa bu konuda kafalarda oluşan soru işaretlerini ise şöyle açıklamıştı:
“Bazıları onun Vatikan’dan uzaklarda bir manastıra çekilmesini arzu etmiş olabilir. Ben ise büyükbabaların, bilgelikleriyle verdikleri tavsiyelerle aileye güç kattığını ve bir huzurevinde olmayı hak etmediklerini düşünüyorum. Ondan tavsiyeler alıyorum.”
Pek çok yönüyle, Türkiye’de uzun yıllar yaşamış olmasından dolayı ‘Türk Papa’ olarak da bilinen 23. Jean’a benzetilen Francesco, alışılmışın dışında bir uygulamayla da gündeme geldi. Mağdur, yakınları ölmüş ya da yardıma muhtaçları bizzat kendisi telefonla arayarak, dertlerine ortak olan Papa’nın, bu kişilerin bazılarıyla da telefon arkadaşlıkları sürüyor. Papa’nın, Vatikan Şehir Devleti Başkanı olsa da geçtiğimiz günlerde Arjantin pasaportunu yenilemesi de şaşkınlıkla karşılandı. Bir Arjantin vatandaşı olarak seyahat etmek istediği mesajını veren Papa bunu, “Pasaportumun süresi bitmişti, o yüzden yeniledim” diye açıkladı.
Seçildikten sonra ilk yurtdışı yolculuğunu Brezilya’ya gerçekleştiren ve bu seyahat sırasında kendisini takip eden gazetecilere yaptığı açıklamada “Ben kimim ki eşcinselleri yargılayayım” diyen Papa’nın bu sözleri, yüzyıllarca eşcinsellere kapılarını sımsıkı kapatmış olan Katoliklik Kilisesi’nde değişim havasının ilk rüzgarlarından biri oldu. Bir diğer ötekileştirilmiş kesimi temsil eden boşanmışlar için de,”Onları dışlamamalıyız” demeyi bildi. “Ateistler de cennete gider”, “İnternet Tanrı’nın bir lütfu” ve “Savaşların, silahları satmak için çıkarıldığından şüphe yok” açıklamalarıyla da dikkat çeken Papa, selefinin istifasına neden olduğu öne sürülen Vatikan’da yüksek makamdaki din adamlarından oluşan bir eşcinsel lobisinin varlığını da kabul etti.
Vatikan’da ekonomik reformlar yapan Papa, adeta burada ‘derin devlet’ oluşturan din adamlarını da pasif hale getirdi. Kilise’nin, sarsıcı cinsel taciz skandallarından temizlenmesi gerektiğini dile getiren Francesco, teamüllere aykırı olarak, kilisede evlenmemiş bir çiftin 7 aylık çocuklarını da vaftiz etti. Papa’nın hafızalarda yer eden bir diğer eylemi de, Paskalya Yortusu öncesi Kutsal Perşembe nedeniyle, Roma yakınlarındaki Casal del Marmo Islahevi'nde, aralarında Sırbistanlı Müslüman bir kızın da bulunduğu, farklı dinlere ve milletlere mensup 12 genç mahkumun ayaklarını yıkayarak öpmesi oldu.
Francesco, bir Papa mitolojisi yaratılmasından duyduğu rahatsızlığı ise, “Bir Superman ya da star olarak gösterilmek beni incitir” diye dile getirmişti. Öte yandan, Credere (İnanmak) ve Famiglia Cristiana (Hıristiyan Aile) dergilerinin düzenlediği anketlere katılanların yüzde 77,6’sının Papa’yı takdir ettiği ortaya çıktı. 3 Katolik’ten 1’i onu, Giovanni Guareschi’nin papaz Don Camillo karakteri ve Robin Hood’a benzetti. Ankete katılanlar Papa’nın, Mahatma Ghandi, Martin Luther King ve Nelson Mandela gibi dünya tarihine adını yazdırmış liderlerin özelliklerini taşıdığını öne sürdü. Papa’nın bir yıldır sarf ettiği sözlerin yaşamlarında etki ettiğini söyleyenlerin oranı ise yüzde 70. Ayrıca, bir yıl içinde 7 milyon kişi, Papa’nın Vatikan’daki ayinlerine, törenlerine katıldı. 9 ayrı dilde yazdığı Twitter hesaplarının, 12 milyona yakın takipçisi var.