Paris suikastında ilk bulgular

Sabetay Varol - Paris

Fransız basını, PKK kurucularından Sakine Cansız'ın da aralarında bulunduğu üç Kürt kadının Paris'te öldürülmesiyle ilgili haberlerinde, “örgüt içi hesaplaşma” veya “saldırıyı Türk aşırı sağının düzenlediği” varsayımlarını öne çıkartıyor.

Fransa’nın en büyük televizyon kanalı TF1’in internet sitesindeki haberde, üç kadının cesetleri üzerinde gerçekleştirilen ilk otopsi bulgularında birden fazla mermi bulunmasının 'örgüt içi ceza infazı' şüphesini kuvvetlendirdiği öne sürülüyor.

İlk otopsi bulgularına göre, cesetlerden birinin başına 4, diğer ikisinin başına ise 3’er mermi isabet etmiş.

Olaydan sonra odada 9 adet boş kovan ve 3 adet kurşun mermisi bulunduğu ve bunların tamamının 7.65 çapında tek bir silahtan atıldığı kaydedildi.

Kadınların kıyafetlerinden, dışarı çıkmaya hazırlandıklarının anlaşıldığı da polisten sızan bilgiler arasında.

Gözaltı yok

Savcılık kaynakları, bugün öğle saatleri itibariyle herhangi bir gözaltına alma işlemi gerçekleşmediğini, silah sesi duyduğunu söyleyen bir kişinin ifadesine başvurulduğunu açıkladı.

Le Monde gazetesi de Fransız polis kaynaklarına dayanarak cinayetlerin 'infaz' niteliği taşıdığını vurguluyor.

Bu varsayımı göz önünde bulunduran gazetenin yorumunda, suikast amacının, hapisteki PKK lideri Abdullah Öcalan ile Türk hükümeti arasında Kürt sorununa barışçıl çözüm amacıyla müzakerelerin kapısının aralanmasını sabote etme amacı taşıyabileceği belirtiliyor:

"İlk akla gelen olasılık saldırının müzakereleri sabote etme amacı taşıması. Buna bağlı olarak akla gelen ilk soru cinayetlerin kime yaradığı. Örgüt içi hesaplaşma olabilir mi? Veya olayın failleri hâlâ aktif olan aşırı sağcı Türk örgütleri mi? PKK’nın geçmişte bu tip infazlara başvurduğu biliniyor. Aşırı sağa gelince; Avrupa’daki Türk diasporasında gücünü muhafaza ettiği, Türk derin devletiyle de irtibatta olduğu biliniyor. Cevap arayan bir diğer husus da, niye Sakine Cansız'ın hedef seçildiği. Soruşturma dosyası, anti-terör dairesinin bir yargıcına havale edildi ve cesetler üzerinde otopsiye gidilmesi öngörüldü."

Sağ çizgideki Le Figaro gazetesi haberi "Kürt kadın militanların öldürülmesindeki esrar perdesi" başlığıyla yansıtıyor.

Gazeteye konuşan bir terörle mücadele uzmanı şöyle diyor: "Türkiye ve Fransa arasında emniyet alanında işbirliği varken failin Türkiye olduğu tezi inandırıcı gelmiyor."

Bu kanının soruşturma yargıçlarınca paylaşıldığını kaydeden gazete, tüm olasılıklar göz önünde bulundurulmakla birlikte üstünde en çok durulan varsayımın "örgüt içi hesaplaşma" olduğunu belirtiyor.

Erdoğan'ın yorumu

Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan, Afrika gezisinden dönüş yolunda gazetecilere değerlendirmelerini aktardı.

Olayın meydana geldiği Kürdistan Enformasyon Bürosu'nun şifreli kilide sahip olduğunu söyleyen Erdoğan, içerideki kadınların kapıyı açtığını ifade ederek, "Onlar da her halde tanımadıkları insanlara kapıyı açmaz. Tanıdıkları, bildikleri insanlara açıyorlar'' diye konuştu.

Erdoğan, PKK içinde çeşitli fraksiyonlar olduğunu ve bir kesimin barış görüşmelerine karşı çıktığını da sözlerine ekledi.

HPG ve BDP'den Fransa'ya uyarı

PKK'nın silahlı kanadı HPG'den yapılan açıklamada, Fransa'nın katliamı aydınlatma sorumluluğu olduğu belirtilerek, "Aksi halde yoldaşlarımızın öldürülmesinden sorumlu tutulacaklar" denildi.

Barış ve Demokrasi Partisi Eş Başkanı Selahattin Demirtaş da, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'a seslenerek, "Yeni işbaşına gelen hükümet, bu katliama ortak olmak istemiyorsa bunun faillerini ortaya çıkarmak zorundadır" dedi.

Paris'e giderek Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez'in öldürülmesini proteto için için Ahmet Kaya Kültür Merkezi'nde düzenlenen etkinliğe katılan Demirtaş, "Şu ülke, bu ülke yaptı demeye gerek yok; kim Kürdistan'ı ve Kürtleri eziyorsa, Kürt'ü esir almak, diz çöktürmek istiyorsa onlar yapmıştır" diye konuştu.

BDP lideri, Fransız gizli servisini ise şu sözlerle eleştirdi: "Bu kadar işlek bir caddede, Fransız istihbaratının bilgisi olmadan mantar tabancasının dahi patlatılamayacağı bir yerde, kimse bize 'Fransız istihbaratının bilgisi dışında bu olay olmuştur' demesin. Bu olay faili meçhul, faili gizli bir olay değildir. Paris'in varoşlarında bile Kürtleri izleyip istihbarat toplayan, çocuğundan kadınına, gencinden yaşlısına kadar herkes hakkında hergün fotoğraflarla, video kayıtlarıyla istihbarat toplayan Fransız istihbaratı, Paris'in merkezinde üç Kürt kadın siyasetçinin infazından bilgisi yoktur demesin kimse bize. Ellerindeki bilgi ve belge neyse derhal kamuoyuyla paylaşmalarını bekliyoruz."

Nasıl öldürüldüler?

Önceki gün yoğun ve öfkeli bir kalabalığın bulunduğu Kürt Enformasyon Merkezi’nin önünde dün yas ve taziye havası hakimdi. Cinayetin işlendiği binanın önünde sadece polis barikatı kalırken Paris’te yaşayan ve Fransa dışından gelen Kürtlerin gruplar halinde gelerek olay yerini ziyaret etmeleri dikkat çekti. Binanın kapısının önü çiçekler ve mumlarla donatıldı. Cinayetin işlendiği binada ya da üzerinde bulunduğu sokakta özel bir güvenlik unsurundan bahsetmek mümkün değil. Önceki gün çeşitli açıklamalara konu olan “dijital kodlu giriş sistemi” ise Paris’teki binaların büyük çoğunluğunda bulunuyor ve “sıradan bir önlem” olmanın ötesine geçmiyor. Kürt yetkililer, binanın ve binaya girip çıkanların Fransız gizli servisinin yakın takibinde olduğunu söyledi. Binaya girip çıkanların fotoğraflarının dahi çekildiği öne sürüldü. “Madem bu kadar yoğun takip söz konusu bu cinayetler nasıl işlendi?” sorusu ise akla ilk gelen ve yanıt bekleyen sorular arasında yer alıyor.