HABER

Pazar yerleri genelgesi, ürünlerini çöpe atmak zorunda kalan çiftçiyi rahatlatır mı?

Tam kapanma ile pazar yerlerinin de kapatılması, çiftçilerin elinde kalan ürünleri çöpe atmasına yol açtı. İçişleri Bakanlığı'nın yeni genelgesi ile semt pazarlarının sadece iki gün açılmasının çiftçinin zararını karşılayamayacağını söyleyen sektör temsilcilerine göre, ürünün bol olduğu bu dönemde üretici para kazanamadı, tüketici de ucuza sebze ve meyve yeme şansını kaçırdı.

Pazar yerleri genelgesi, ürünlerini çöpe atmak zorunda kalan çiftçiyi rahatlatır mı?

Türkiye'de tam kapanma ile pazar yerlerinin de kapatılması kararı, çiftçilerin elinde kalan ürünleri çöpe atmasına yol açtı.

Çiftçilerin tarlalarından topladıkları ürünleri çöpe attığı görüntüler, sebze ve meyvelerinin ellerinde kaldığını anlatan üreticilerin şikayetleri sosyal medyada yankı buldu.

Tarlalardan toplanan ürünlerin mevsim dolayısıyla tam da bollaştığı bu dönemde pazarların kapanmasıyla sebze ve meyveler hallerde yığıldı.

Bunun üzerine çiftçinin topladığı sebze ve meyveyle yüklü kamyonlar, haller önünde uzun kuyruklar oluşturdu.

Lojistik ve tedarik zincirinde yaşanan bu sorun yüzünden günlük masraflarını karşılamakta zorluk çeken çiftçi, elindeki ürünleri çöpe atmak zorunda kaldı.

Pazartesi akşamı İçişleri Bakanlığı'nın yayımladığı genelgede ise mevsimsel etkiler nedeniyle ürün arzında yaşanan artış ve tarımsal ürünlerin zayi olabileceğinin tespiti üzerine pazar yerlerinin 8 ve 15 Mayıs Cumartesi günleri açık olacağı belirtildi.

Ancak çiftçilere ve tarım sektörü temsilcilerine göre bu genelge ile semt pazarlarının sadece birkaç gün açık kalması çiftçinin zararının karşılanması için yeterli değil.

Bir ailenin bir ton üründen zararı 30 bin TL

Son günlerde çiftçinin ne kadar ürününü imha etmek zorunda kaldığı, üreticinin toplam zararının ne kadar olduğu ya da bu zararın karşılanıp karşılanamayacağı ise bilinmiyor.

Ellerindeki tonlarca ürünü çöpe dökmek zorunda kalan üreticilerin yoğunlukla yaşadığı yerlerden biri Antalya'nın Kumluca ilçesi.

Ailesi bölgedeki küçük üreticilerden biri olan üniversite öğrencisi Gözde, ailesinin imha etmek zorunda kaldığı bir ton üründen ötürü zararının 30 bin TL civarında olduğunu anlattı.

BBC Türkçe'ye konuşan Gözde, "Biz küçük bir çiftçiyiz. Sadece benim ailemin iki dönümlük arazisindeki beş ton biber ağaçta bekliyor. Bu biberleri götürüp satamayacağımız için imha edilmek için bekliyorlar" dedi.

"Yasaklar kalkınca bedelini tüketici ödeyecek"

Gıda ve tarım sektöründe eğitim, etkinlik ve danışmanlık hizmeti veren Kibele Projekt girişiminin kurucu ortağı Yusuf Kurt, son bir haftada yaşanan bu gelişmelerin nedenini "plansızlık" olarak özetliyor.

BBC Türkçe'ye konuşan Kurt, pandemi boyunca plansız kararların alındığını vurgulayarak halen üreticinin 17 Mayıs'tan sonra ne yapacağının belli olmadığını söylüyor.

"Kapadıkları pazar yerleri gıda tedarik zincirinin en önemli alanı. Ürünler elde kaldı, hallerde ürünler alınmadı. Bu yüzden çöpe atıldı bu ürünler" diyen Kurt, bu dönemde kaç çiftçinin ne kadarlık bir zarara uğradığını henüz bilmenin mümkün olmadığını aktardı.

Kurt'a göre, yasaklar kaldırıldıktan sonra tüketici de satın alma aşamasında atılan bu ürünlerin bedelini ödemek zorunda kalacak.

"Üretici ve market fiyatları arasındaki makas açıldı"

Diğer yandan süpermarketler büyük ve orta ölçekteki üreticilerden satın alma yaptığı için bu süreçten en olumsuz etkilenen küçük üretici oldu.

Anadolu Ajansı'na konuşan Türkiye Sebzeciler, Meyveciler ve Seyyar Pazarcılar Federasyonu (TÜSPAF) Başkanı Ali Karaca, meyve ve sebzenin satıldığı tek yer olan süpermarketlerin ürün fiyatlarında önemli artışlar yaptığını vurguladı.

Bu yüzden Karaca'ya göre üretici ve market fiyatları arasındaki makas daha da açıldı.

"Seyyar satıcılar devreye girmeli"

Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, mevsimsel olarak ürünün fazla geldiği bir dönemde bulunduğumuza dikkati çekerek havanın da etkisiyle ürünlerde bir yığılma olduğunu aktardı.

Çiftçinin ürünlerinin gelişimini yavaşlatmaya çalıştığını belirten Çandır, ev dışı tüketimin azalması ve pazar yerlerinin kapalı olmasıyla bu durumun meydana geldiğini ifade etti.

BBC Türkçe'ye konuşan Çandır, "Çiftçi gıda enflasyonuyla uğraştığı için fiyatlarını baskılamak zorunda. Zaten maliyetinin altına satış yapan çiftçinin desteğe ihtiyacı var" dedi.

Çandır'a göre sektörün talepleri, pazar yerlerinin açılması ve pazarcıların seyyar olarak ürünleri mahalle mahalle satabilmesi: "Her gün gelen ürünü bir günde tüketme şansımız yok diyorlar."

pazar

"Bu ürünlerin dondurulması sağlanabilirdi"

Restoran ve bar gibi işletmelerin kapalı olması da üreticilerin işlerinin yavaşlamasına yol açtı.

Çiftçilerin elinde kalan ürünlerin yurt içinde satışı yapılamadığı gibi ihracatının yapılması ya da dondurularak ileride tüketilmesi için de gerekli önlemler alınmadı.

Çiftçilere ve uzmanlara göre ürünlerin soğuk hava depolarında saklanması sağlanarak hem önümüzdeki yıllarda tüketiminin hem de ihracatın önü açılabilirdi.

Bloomberg HT televizyonuna konuşan Türkiye Dondurulmuş Gıda Sanayii Derneği Başkanı Murat Bayizit, "Bu ürünlerin tamamı dondurulmuş gıda endüstrisine kaydırılıp raf ömürleri iki yıla uzatılabilirdi. En azından önümüzdeki dönemde ihtiyacımız olan gıdayı bu şekilde sağlayabilirdik" saptamasında bulundu.

"İhtiyaç sahibine dağıtılsa da nakliye bedeli var"

Dünya gazetesine konuşan Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Üyesi ve Özdoğanlar Gıda Limited Şirketi Sahibi Cüneyt Doğan, "Çürüyen ürün çöpe gidiyor. Çöp yerine dar gelirli ihtiyaç sahibine dağıtılsa onun da nakliye bedeli var. Komisyoncu, üretici bu parayı bile ödeyemez. Tek çare semt pazarlarının açılması" açıklamasında bulundu.

"Çaresizliğinden ürünleri gözyaşı içinde döktü"

Ailesi Antalya'da üretici olan Gözde de bu ürünlerin protesto amaçlı dökülmediğini belirterek, "Çiftçiler, çaresizliğinden emeklerini gözyaşı içinde döktü. Çiftçilerin ihtiyaç sahiplerine ürünlerini kargoyla gönderecek parası bile yok" dedi.

Mahsülleri toplayan günlük işçilerin ücretleri, lojistik giderleri, mazot masrafları ile çiftçinin zarara girdiğini vurgulayan Gözde, "Çöpe dökeceğimiz mahsül için bir de ek toplama masrafı ile karşı karşıya kalıyoruz. Devletin pazar yerlerini kapatmaması gerekiyordu. Mahsülün üreticide en fazla olduğu dönem. Ne üretici cebine parasını koyabildi ne de tüketici ucuz sebze ve meyveye ulaşabildi" açıklamasında bulundu.

En Çok Aranan Haberler