Duruşmada, 3 müdür ile 2 infaz koruma memuru hakkında hükmün geriye bırakılması kararı veren mahkeme heyeti, bir infaz koruma memuruna ise 3 bin TL para cezası verdi.
Bingöl M Tipi Kapalı Cezaevinde B5 ve B6 bloktaki koğuşlarda bulunan 18 PKK’lı, 25 Eylül 2013 tarihinde kazdıkları tünelden kaçtı. Olayın fark edilmesinin ardından başlatılan operasyon neticesinde 17 mahkum, merkeze 20 kilometre mesafede bulunan Ortaçanak köyünde yakalandı. Bir mahkum ise kayıplara karıştı. Yakalanan PKK’lılar Van ve Ankara illerine sevk edilirken, 36 infaz koruma memuru da Karadeniz ağırlıklı olmak üzere çeşitli illere sürgün edildi.
HAKLARINDA DAVA AÇILDI
Firarın ardından harekete geçen Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı, aralarında birinci ve ikinci müdürlerin de yer aldığı, olay tarihinden önce tayin edilmiş infaz koruma memurları da dahil olmak üzere toplamda 51 kişi hakkında “dikkat veya özen yükümlülüğüne aykırı davranma sonucu kaçmaya neden olma” suçlamasıyla iddianame hazırladı. Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame sonrası başlayan dava kapsamında savunmalarını yapan infaz koruma memurları, üzerlerine atılan suçlamaları reddetti.
KOĞUŞ ARAMALARINI JANDARMA YAPIYORDU
Savunmalarında, koğuş aramalarının jandarma tarafından yapıldığını belirten infaz koruma memurları, kendilerinin sadece mahkumların bahçede üst aramalarını gerçekleştirdiklerini ifade etti. Koğuş aramalarında gözetmen olarak katıldıklarını ve jandarmanın koğuş aramalarında ayrı tutanak tuttuğunu kaydeden infaz koruma memurları, şu savunmalarda bulundu:
“Aramayı jandarma yapardı, infaz koruma memurları sadece gözetmen olarak bulunurdu. Biz sadece koğuşa girip mahkûmu bahçeye alıp üst araması yapardık. 2008 yılına kadar infaz koruma memurları arama yapar, jandarma gözetmen olarak bulunurdu ancak 2008 yılından sonra bu uygulama tam tersine dönüştü. Daha önce bizim arama yaptığımız yerleri jandarma tekrar arıyordu, bundan dolayı jandarma ile ters düştük. Cezaevi savcısı, kurum müdürü ve bölük komutanı ile görüştükten sonra fiziki arama görevi jandarmaya verildi. Biz yaptığımız üst aramalarından tutanak düzenliyorduk aynı şekilde jandarmada yaptığı aramalarda tutanak düzenliyordu. Firar olayından sonra Cumhuriyet savcısı yazı ile tutanakları istedi ancak bu tutanaklar savcılığa teslim edilmedi. Jandarmanın tutanakları imha ettiğini duyduk. Üzerimize atılan suçlamayı kabul etmiyoruz, beraatimizi istiyoruz.”
30 TONA YAKIN TOPRAK ÇIKARMIŞLAR
Dava kapsamında raporunu hazırlanan bilirkişi, tünelin 16 ay boyu kazıldığı ve toprak miktarının yaklaşık 27-30 ton olduğunu kaydetti. Bölgedeki hakim toprak yapısının orta bünyeli ve taşlıklı oranın fazla olduğu ve bu tip toprakların kazılması oyulmasının zaman ve işgücü gerektiği kaydedilen bilirkişi raporunda, “Yeni analiz sonuçlarına ve olay yeri inceleme raporlarına istinaden tünelde çıkarılan toprak miktarının yaklaşık 27-30 ton olduğu, tünelden çıkarılan materyallerinin dışarıya yaklaşık 2-3 kg toprak alabilen el yapımı çuvallarla çatı katına taşındığı, tüm bu veriler ışığında 60 metrelik orta bünyeli toprak sınıfına ait tünelin ve yaklaşık 14 metre taş blokaj tünelin yaklaşık olarak 420-480 gün (yaklaşık 14-16 ay) içinde kazıldığı, olayın 25/09/2013 tarihinde ortaya çıkması ve bu tarihin tünel kazı işinin son günü olduğu kabul edildiğinde tünelin 2012 yılı Mayıs-Haziran aylarında kazılmaya başlanıldığı belirtilmiştir” ifadeleri yer aldı.
TÜNELLER ARASI BAĞLANTILAR
Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından açıklanan gerekçeli kararda, mahkeme heyetinin cezaevinde yaptığı gözleme yer verildi. İki koğuş arasında bağlantı tünelinin bulunduğu, bir koğuştan çatı katına geçildiği kaydedilen gözlem raporunda, şu ifadelere yer verildi:
“Mahkememizce Bingöl Kapalı Cezaevinde yapılan 05/06/2014 tarihli gözlemde, firar eyleminin gerçekleştiği B 1 blok 5 kovuş ve B 1 blok 6 kovuşta her iki kovuş arasında bağlantı sağlayan ancak üzeri daha sonradan örtüldüğü görülen bağlantı tüneli bulunduğu 5 nolu koğuştan ayrıca çatı kısmına bağlantı tüneli açıldığı, ancak buranın da daha sonradan kapatıldığı görüldü, her iki koğuşun avlularına inilerek yapılan incelemede, gözetlemeye yarayan koridor camlarının hali hazırda boyalı olduğu görüldü, bu hali ile avludan koridor kısmının iç tarafının görülmesinin mümkün olmadığı anlaşıldı, incelemeye müteakip gözetleme koridorları kısmına geçilerek yapılan kontrolde gözetlemeye yarayan camların halen boyalı ve perçinli olduklarının görüldüğü, fakat bir kısmının perçinlerinin açılarak boyalarının kazıldığı görüldü, keşfe refakat eden kurum müdüründen olay talihinde söz konusu gözetleme koridorunun arşiv olarak kullanıldığı ve kapılarının kapalı tutulduğu bilgisi alındı, keşif sırasında kurumda görev yapan sanık Tayyip Başaran’ın da benzer beyanda bulunduğu görüldü, ayrıca her iki kovuşun ana kapılarında yer alan mazgallardan kazılan tünel kısımlarının görülmesinin mümkün olmadığı anlaşılmıştır.”
“ARAMALAR GELİŞİGÜZEL YAPILMIŞ”
Dava kapsamında bilgi ve belgeleri inceleyen mahkeme heyeti, dava kapsamında firar olayından sonra yapılan incelemelerde, aramaların mevzuata aykırı şekilde gelişigüzel gerçekleştirildiğini belirtti. Tutanakların matbu olarak tutulduğu, çatı arama tutanaklarının da benzer şekilde hazırlandığı, bu koğuşlarda bulunan hükümlü ve tutukluların tepkisinden çekinildiğinden mevzuatın öngördüğü disiplinin icra edilemediği kaydedilen hüküm gerekçesinde, “Öte yandan mahkûmların kantin alışverişlerinin dikkatlice incelenmediği, koğuş yaşamının olağan şartlarına uymayan alışverişlerin mercek altına alınmadığı, iş atölyesinde kullanılan eşyaların takibinin dikkatlice yapılmayarak bu eşyaların mahkûmlar tarafından kullanılmasına sebebiyet verildiği sabittir” denildi.
“ARAMALAR USULSUZ ŞEKİLDE JANDARMAYA DEVREDİLMİŞ”
Koğuş aramalarında asli görev infaz koruma memurlarına ait olmasına rağmen usule uymayan bir şekilde aramaların Jandarma’ya devredildiği kaydedilen hüküm gerekçesinde, “Olay yeri fotoğrafları ve olay yeri inceleme tutanakları, bilirkişi raporları ile sanık savunmaları göz önüne alındığında aramaların daha sıhhatli yapılması halinde tavana ve tabana açılan deliklerin, yerdeki karolardaki farklılıkların, en önemlisi çatıda kalas eksikliklerinin ve hafriyatın tespit edilebileceği ve firar eyleminin engellenebileceği aşikârdır. Bu nedenle bahsi geçen görevlerde bulunan sanıkların görevlerini ihmal ile firara sebebiyet verdikleri hususu sabittir, ancak bu olayda kusuru bulunan sanıkların tespiti gerekmektedir. Tünelin ve deliklerin açılmaya başladığı tarihin tam tespit edilememiş olması, bir kısım sanıkların farazi bir yaklaşımla iddianameye dâhil edildikleri, bir kısım sanıkların ise güvenlik ve gözetimle ilgisi olmamasına rağmen matbu tutanaklarda imzası bulunduğundan bahisle iddianameye dâhil edildikleri, esasen tutulan tutanakların matbu olduğu kimin nerede aramalara katıldığının tam olarak tespit edilemediği anlaşılmaktadır. Sırf bu sebeple tüm sanıkların görevlerini ihmal ettikleri sonucuna varılmayacaktır” denildi.
GARDİYANLAR BERAAT ETTİ
Sanıkların ifadesi, dosyadaki tüm rapor ve belgeleri inceleyen mahkeme heyeti, gerekçeli kararını açıklayarak, 45 infaz koruma memuru hakkında, sanıkların atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı yeterli delil elde edilememesi nedeniyle beraat kararı verdi. Mahkeme heyeti, birinci müdür Süleyman Topdemir, ikinci müdürler Mehmet Erdem, Talat Kaya ve infaz koruma memurları Şah Yusuf Korkmaz, Mehmet Yıldız ile Fuat Varan hakkında “özen yükümlülüğüne aykırı davranma sonucu kaçmaya neden olma” suçundan 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına karar verdi.
Sanıkların sabıkasız geçmişlerinden dolayı 5 ay, ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar veren mahkeme heyeti, Mehmet Yıldız hariç diğer sanıklar hakkında hükmün geriye bırakılmasına karar verileceğinden hapis cezasına yer olmadığına karar kıldı. Mahkeme heyeti, Yıldız hakkında ise hükmün geriye bırakılmasına yer olmadığını belirterek, kısa süreli hapis cezasının paraya çevrilmesine karar verdi.
Öte yandan, firarın ardından farklı illere sürgün edilen 36 infaz koruma memurunun, Elazığ Bölge İdari Mahkemesine görev yerlerine iade edilmeleri hususunda açtıkları dava ise sürüyor. (İHA)