ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, Irak'ta Saddam Hüseyin rejiminin elindeki kitle imha silahı stokları bulunduğunu anlatan ve Irak Savaşı'na giden yolu açan BM konuşmasında savunduğu unsurların, yanlış istihbarata dayandığını ve sonuç olarak Irak'ta kitle imha silahlarının bulunamadığını söyledi.
Senato Hükümet İşleri Komitesi'nde konuşan Powell, bir nevi günah çıkarırken, suçun büyük kısmını da Amerikan istihbarat camiasına attı ve yeni bir istihbarat yapılanmasının, "bu tür hataları" önleyeceğini bildirdi.
Colin Powell, Irak Savaşı öncesinde istihbaratçıların bir yıl boyunca Saddam rejiminin daha önce kendi halkına ve komşularına karşı kitle imha silahı kullandığı gibi yeniden böyle bir saldırıda
bulunabilecek kapasitede olduğunu söylediğini, Saddam'ın bu amacından hiç vazgeçmediğini belirtti.
Powell, daha önce Saddam ile ilgili yargılarının zaman testinden geçerek hep haklı çıktığını, ancak Saddam'ın kimyasal ve biyolojik silah stoklarının olduğu yönündeki yargının doğru olmadığının zaman içinde ortaya çıktığını itiraf etti.
Colin Powell, "Benim son bir yılda, son aylarda vardığım sonuç şu. Bu yargıyı (Saddam'ın kitle imha silahı stokları bulundurduğunu) BM'de sunmam için bana verilen istihbarat kusurluydu, yanlıştı. Beni zorlayan, bu istihbaratın kaynağının zayıflığı. Beni sıkan başka bir şey de, istihbarat camiasındaki bazı kişiler, kaynak dediklerinin sadece şüphe olduğunun farkındaydı. Ancak bu, benim tarafımdan bilinmiyordu. Bana öyle geliyor ki, eğer güçlü, önemli, yetkileri
artırılmış bir ulusal istihbarat direktörünüz olursa bu tür hatalar yapmazsınız" dedi.
Powell, hafta sonunda da Fox ve NBC televizyonlarına verdiği demeçlerde, Saddam ile 11 Eylül arasında doğrudan bağlantı olmadığını itiraf etmişti. Amerikan yönetimi içinde "ılımlı" olarak bilinen ve Pentagon'daki şahin kanat ile iyi geçinemeyen Powell'ın bu yeni açılımları dikkat çekici görülüyor.
Washington çevreleri, Powell'ın, bu konuşmalarının, ABD Başkanı George W. Bush'un, ikinci dönem başkan seçilmesi halinde bakanlık görevinde kalmama kararının bir sonucu olabileceğine işaret ediyor.
Colin Powell, Fox ve NBC'de bu yöndeki sorulara kaçamak yanıt vermişti. Powell daha önce bu sorulara, "başkan isterse görevde kalırım" cevabını veriyordu.
ABD'de 11 Eylül saldırılarını önlemede istihbaratın başarısızlığı konusu, saldırıların üzerinden geçen üç yılda, yeni bir istihbarat yapılanması ihtiyacına gözleri çevirdi.
Amerikan Kongresi'nin atadığı bağımsız 11 Eylül Komisyonu'nun tavsiyeleri çerçevesinde, bütün istihbarat kurumlarını birleştiren bir ulusal istihbarat direktörlüğü oluşturulması fikri, Başkan Bush tarafından da kamuoyu önünde destek gördü. Ancak istihbarat bütçesinin yüzde 80'ini elinde bulunduran Pentagon'un şahinleri, bu gücü ellerinden alacak yeni yapılanmaya sıcak bakmıyor.
CIA de, başka bir kuruma bağlanmanın sakıncalarını sıralamıştı. Bu karmaşanın ortasında Bush'un, başkanlık seçimine çok az süre kala, görevinden ayrılan eski CIA Başkanı George Tenet'ın yerine Porter Goss'u aday göstermesi de dikkatleri çekti. Bush ayrıca özel bir kararnameyle CIA başkanının yetkilerini de artırdı. Halbuki yeni istihbarat yapılanmasında CIA'in parçalara ayrılmasını ve ulusal istihbarat direktörüne bağlanmasını isteyenler bulunuyor. Yani aslında
Bush yönetiminin, yeni istihbarat direktörlüğü pozisyonu oluşturulmasına çok sıcak bakmadığı savunuluyor.
Bush, yönetiminin pek çok ismiyle farklı görüşler taşıyan Powell'ın, yeni ulusal istihbarat direktörlüğü kurulmasına verdiği desteğin de bu çerçevede değerlendirilebileceği belirtiliyor.