ANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, devlet bankalarının bugün hangi kurumlara kredi verdiğinin incelenmesi halinde başarının görülebileceğini belirterek, "Ekonominin kimyasını bozan eller artık halkın sofrasına uzanamayacak" dedi.
Bağ-Kur 13. Genel Kurulu bugün Başkent Öğretmenevi toplantı salonunda başladı. Genel Kurul'un açılışına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, TESK Başkanı Derviş Günday, sivil toplum örgütleri ve meslek kuruluşlarının temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı. Bağ-Kur Genel Müdürü Samer Güngör'ün açış konuşmasıyla başlayan Genel Kurul'da bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, 3 Kasım seçimlerinden hemen sonra Hükümet'in yapabileceği hiçbir şey olmadığı yönünde bir hava yayılmaya çalışıldığını ifade etti. O atmosferde Hükümet'i kurduklarını ve Acil Eylem Planı'nı hazırladıklarını kaydeden Erdoğan, ekonomi politikalarını sosyal politikalarla birlikte ele alacaklarını söylediklerini hatırlattı. İlk icraatlarından birinin SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaşlarına el atmak olduğunu kaydeden Erdoğan, emeklilere yapılan zammı açıkladıklarında kendilerine 'kaynak nerede' diye sorulduğunu, bu soruya 'kaynak Türkiye' diye cevap verdiklerini belirtti. Bununla ne demek istediklerinin zamanla görüldüğünü ifade eden Erdoğan, ekonomiyi sadece rakamlardan ibaret görmediklerini vurguladı.
"YOLSUZLUĞU YOK ETMEK TOPLUMSAL VİCDANIN SÜREKLİ UYANIK OLMASINA BAĞLIDIR" Popülizme asla prim vermeden halkın kaynaklarını halka hizmet için değerlendirdiklerini anlatan Erdoğan, halkın hukukunu, alınterini sömürenleri adaletin önüne çıkardıklarını ve çıkarmaya da devam edeceklerini ifade etti. Erdoğan, "Devletin kaynaklarının millete ait olduğunu, milletin devlete sahip çıkarak adalet düzenini koruması gerektiğini her fırsatta söylüyoruz. Güven unsuruna herkesin omuz vermesi gerekir. Asla popülizme fırsat vermememiz gerekiyor. Yolsuzluğu yok etmek, adaleti tesis etmek toplumsal vicdanın sürekli uyanık olmasına bağlıdır. Toplumsal vicdanın temsilcisi bizzat toplumdur. İnanıyorum ki sonuna kadar hukukunuza, toplumun hukukuna sahip çıkacaksınız. Zira kendi hukukunuza sahip çıkmanız ülkenin bütününe, toplumsal barışa ve huzura sahip çıkmak anlamına geliyor" şeklinde konuştu. Kurumlara bu bilinçle sahip çıkılması ve devlet ile vatandaş arasındaki mesafenin bütünleşmeye dönüşmesi gerektiğini dile getiren Erdoğan, vatandaşın devleti sahiplenmesinin, kurumların hizmete odaklanmasıyla mümkün olduğuna dikkat çekti.
Bağ-Kur'un 1972 yılında hiçbir sosyal güvencesi bulunmayan esnaf ve sanatkarlarla diğer bağımsız çalışanlara sosyal güvenlik sağlamak üzere kurulduğunu hatırlatan Erdoğan, ancak aradan geçen 32 yıldan sonra Bağ-Kur'un bugün içinde bulunduğu durumun, kuruluş amacını tam olarak gerçekleştirdiğini gösteremediğini belirtti. 16 milyon vatandayın Bağ-Kur'un kapsamında olduğunu kaydeden Erdoğan, bu vatandaşlardan bir bölümünün bütün primlerini ödediğini, maaş almaya ve sağlık hizmetlerinden yararlanmaya hak kazandıklarını, ancak önemli bir bölümünün sağlık hizmetlerinden yararlanmakla birlikte henüz prim ödemelerini bitirmediklerini söyledi.
"GELİR İLE GİDER ARASINDAKİ FARK HER GEÇEN GÜN ARTIYOR" Bağ-Kur'un gelirlerinin, giderlerini karşılayamadığına dikkat çeken Erdoğan, aradaki farkın küçük bir rakam olmadığını, şu anda sadece sosyal güvenlik noktasında 2003 yılı için Hazine'nin üzerinde 15 katrilyonluk bir yükün sözkonusu olduğunu anlattı. Erdoğan, gelir ile gider arasındaki farkın hergeçen gün arttığına değinerek, "Camianın bir mensubu olarak söylüyorum. Bunu önlemenin veya hiç olmazsa azaltmanın yolu Bağ-Kur primlerinin zamanında ve düzenli bir şekilde yapılmasıdır" dedi.
Nasıl bir emanet devraldıklarını herkesin bildiğini kaydeden Erdoğan şunları söyledi: "Halka ait emanetin yanlış ellerde nasıl hoyratça kullanıldığını, ekonominin kimyasının nasıl ve kimler eliyle bozulduğunu sizler benden çok daha iyi biliyorsunuz. O kadar büyük tahribatın ne kadar zamanda telafi edileceğini de sizler biliyorsunuz". Ülke güvenliği ve toplumsal asayiş ne kadar önemliyse bireyin, ailenin ve toplumun sosyo-ekonomik ve psiko-sosyal dengesinin de o kadar önemli olduğuna değinen Erdoğan, ailenin günlük ihtiyaçlarını dahi karşılamakta güçlük çekmesinin, toplumun en temele direnç noktası olan aile kurumunun tehdit altında olduğunun en açık işareti olduğunu vurguladı. Türk milletinin çok vefakar olduğunu ve hiçbir zaman devletini koruma içgüdüsünü kaybetmediğini belirten Erdoğan, en dar zamanında bile hep 'Allah devlete, millete zeval vermesin' diye dua ettiğini söyledi. Erdoğan, "Aksi takdirde kriz döneminde Türkiye Arjantin olurdu. Bunun olmaması güçlü aile yapısından kaynaklanmıştır" diye konuştu. Siyasal ve ekonomik sendromlara karşı varolan toplumsal direncin, sorunların aşılması konusundaki sarsılmaz bir idarenin varlığının, Türkiye'nin büyük gücünün açık göstergesi olduğunu dile getiren Erdoğan, yapılacak işin karamsarlığa prim vermeden Türkiye'nin potansiyelini toplumun refahı ve mutluluğu için harekete geçirmek olduğunu belirtti. Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kötü yönetimlerin, halkın ekmeğine uzanan ellerin izlerini yok etmekte kararlıyız. Bunu bir örnekle dile getirmek istiyorum. Devlet bankaları bugüne kadar hangi kurumlara nasıl kredi veriyordu, bugün hangi kurumlara kredi veriyor veya hangi kurumlardan kredileri kesti? Artık batık kredi var mı yok mu? Geri tahsil yapılıyor mu, yapılmıyor mu? Bunu incelediğinizde başarıyı görürsünüz. Bundan önce böyle değildi. Esnafımızın, sanatkarımızın, çiftçimizin, dargelirlimizin aldığı kredinin geriye dönüşündeki kayıp yüzde 2-3'ler oranındaydı. Ama o büyük babalar var ya, onlarınki yüzde 65'lerdeydi. Bugün böyle bir durumu yaşamıyoruz. Ekonominin kimyasını bozan eller artık halkın sofrasına uzanamayacak".
"BÜROKRATİK OLİGARŞİYİ YENEMEZSEK HALKIN ÇEKTİĞİ ZULÜM SÜRECEK" Sosyal güvenlik şemsiyelerinden biri olan Bağ-Kur'u daha da geliştirerek yaşatmak gerektiğini dile getiren Erdoğan, bu kurumların, sosyal dokunun korunmasındaki en önemli kurumlar olduğuna işaret etti. Emeklilere verilen maaşın hiçbir şekilde ekonomiden çıkıp atıl hale gelmediğine dikkat çeken Erdoğan, bunların ekonomik sisteme hemen geri döndüğünü anlattı.
Hükümet'i devraldıklarında Bağ-Kur'un Sağlık Bakanlığı hastanelerine, KİT hastanelerine ve eczanelere yaklaşık 750 trilyon lira borcu olduğunu hatırlatan Erdoğan, kasası tamtakır, ses getiren bir ülke devraldıklarını ifade etti. Gerek primlerden gerekse hazineden yapılan ödemelerle bu borçların tamamen silindiğine işaret eden Başbakan Erdoğan, Bağ-Kur'luların daha düzgün bir hizmet almaya başladıklarını söyledi. Bağ-Kur'luları canından bezdiren ve kurum ile kurumun sahibi olan vatandaş arasında duvar ören bürokrasiyi yıkmak için büyük adımlar attıklarını söyleyen Erdoğan, bu işi henüz tam olarak başaramadıklarını kaydetti. Erdoğan, "Bürokratik oligarşiyi yenemediğiniz sürece halka olan bu zulüm devam edecektir. Bürokrasi bu noktada kendine çeki düzen vermelidir. Devleti kendinden nefret ettiren olmamalıdır, tam aksine sevdiren olmalıdır" değerlendirmesini yaptı.
Öte yandan, Başbakan Erdoğan, Genel Kurul'dan ayrılırken basın mensuplarının Almanya Hükümeti'nin, Metin Kaplan'ın iadesine karar verdiği yönündeki haberleri hatırlatması üzerine, "Onu Alman makamlarına sorun" dedi.