İSTANBUL, (DHA)- MERKEZİ Hollanda Rotterdam’da bulunan Avrupa İslam Üniversitesi tarafından düzenlenen konferanslar serisinde İstanbul Gelişim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şenol Durgun, “Türkiye’de İslamcılığın Değişen Seyri” üzerine Avusturya’nın Insbruck ve Almanya’nın Münih şehirlerinde konuşmalar yaptı. Prof. Dr. Durgun, 1980 sonrası küresel ölçekte ve iç siyasette yaşanan gelişmeler olduğunu belirterek “1980 Sonrası İslamcılar moderniteyi İslamileştirmeye çalıştılar” dedi. Birçok üniversitenin katılımıyla gerçekleşen konferansa, üniversite dışından birçok kişi de katılım sağlayarak sorular yöneltti.
Avrupa İslam Üniversitesi'nin düzenlediği konferanslar serisine İstanbul Gelişim Üniversitesi'nden Prof. Dr. Şenol Durgun konuşmacı olarak katıldı. Durgun, Insburg ve Münih'te ki konuşmasında İslamcılığın ortaya çıkış dönemine değinerek, bunun Osmanlı Devleti’nin son döneminde başlayan modernleşme sürecinde, yani Batı ile karşılaşma sonucunda siyasal ve toplumsal hareket olarak başladığını ve esasında Moderniteye karşı İslam dünyası içinde bir alternatif arama hareketi olarak geliştiğini ifade etti.
Durgun, “İslamcılığın bu özelliği, özellikle 1980’li yıllarda küresel ölçekte yaygınlık kazanmaya başladı. Türkiye’de de çok etkili olan Neo liberal siyasetin uygulandığı yıllara kadar güçlü bir şekilde devam etti. Bununla beraber İslamcılık 1980’li yıllara kadar aynı seyirde devam etmedi. Gerek Osmanlı'nın son dönemlerindeki gerekse Cumhuriyet dönemindeki yaşanılan bazı iç ve dış siyasi gelişmeler Batı’ya alternatif olma iddiasındaki İslamcılık hareketini dönemsel olarak farklılaştırmıştır. Yine de İslamcılık hareketini Batı’ya alternatif olma iddiasından vaz geçirmemiştir” dedi.
“GÜNÜMÜZE KADAR İSLAMCILIKTA KIRILMA NOKTALARI VARDIR”
Prof. Dr. Durgun, geçmişten günümüze kadar İslamcılık için bazı kırılma noktaları olduğunu söyledi. Cumhuriyet sonrasında 1960’lı yıllara kadar geleneksel dini anlayışın, inkılaplara ve Batı’ya karşı alternatif aramada başlıca referans alanı olduğunu söyleyen Durgun, “1950 sonrası Soğuk Savaş yılları ile birlikte sömürge bölgesi Müslüman coğrafyalarda artan bağımsızlık hareketleriyle gelişen “yeni” dini yorumların bulunduğu Arapça eserlerden yapılan çeviriler Türkiye’deki İslamcı hareketleri etkilemiş ve onları gelenekten ve tarihsel birikimden uzaklaştırmış, hatta onları bu birikime karşı karşıt bir tavra sürüklemiştir” ifadelerini kullandı.
Bir diğer kırılma noktasının da 1980’li yıllarda özellikle bazı batılı entellektüellerin İslamı bir din olarak seçmesi ve bu insanların eserlerinin İslamcı kesim için referans kaynağı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Durgun, “Bu entellektüeller, Batı düşüncesini ve dünyasını çok iyi bildikleri için Batıya karşı alternatif arayan İslamcılar için kuvvetli referans teşkil etmiştir” dedi.
İslamcılık içerisinde geçmiş birikiminde kopma yaratan esas gelişmenin 1980 sonrası küresel ölçekte ve iç siyasette yaşanan gelişmeler olduğunu dile getiren Prof. Dr. Durgun, “Bu zamana kadar Türkiye’de “kamuya alternatif” arayışında bulunmaya çalışan İslamcılar, önce “kamusal alanda görünürlülük”, sonrasında ise “kamuda yer alma” taleplerini dile getirmeye başladılar. Bu durum İslamcılığın moderniteye alternatif arama projesinden modernite içerisinde bulunmaya yöneltmiş, bunu da modernitenin İslamileştirmesine doğru bir tavra sürüklemiştir. Neo Liberal siyasetin uygulamasıyla başlayan değişimle, İslamcılar giderek siyasetten uzaklaşarak alternatif siyasal projeler yerine ekonomiye odaklanmışlar ve kollektivist tavırdan bireyci tavra geçiş yapmışlardır. Postmodernizmle birlikte “Artık tek bir hakikat vardır, o da İslam’dır” anlayışı terk edilerek, birçok doğru olduğu ve herkesin doğrusuna saygı anlayışı yerleşmiştir ki, bu durum geçmiş İslamcı anlayıştan önemli bir kopma göstermektedir. Bu tutumu besleyen önemli bir gelişme de İslamcılığın bu zamanda ki beslenme kaynaklarıdır. Artık İslamcı kesim için beslenme alanı İslami entellektüeller tarafından değil, Müslüman olmayan Batılı entellektüeller oluşturmuştur” diye konuştu.
Günümüzde İslamcılığın bir anlamda “İslamsız İslamcılık” içerisinde olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Durgun, “Bugünün Türkiye’sindeki İslamcılık çoğunlukla gelenekten, irfandan kopuk ve aşırı politize olmuştur” dedi.
(FOTOĞRAF)