TEKOĞUL: MÜDAHALE, EKİPMAN, İNSAN GÜCÜ KAPASİTEMİZ YETERLİ
Kocaeli Afet ve Acil Durum Müdürü Salim Tekoğul olası Marmara depreminde AFAD'ın Kocaeli'de hazır olduğunu belirterek, "Olası Marmara depremine 'Kocaeli hazır mı?' sorusuna cevap vermek çok zor. AFAD olarak bize bu soru sürekli sorulduğu için biz de başka bir soruyla cevap veriyoruz. Türkiye hazır olmadıkça, Kocaeli'nin tüm fertleri hazır olmadıkça, STK'ları, kamu kurumları, özel şirketleri hazır olmadıkça tam manasıyla bir hazırlıktan söz etmek mümkün değil. Bir afetle baş edilmesi bir kurumun inisiyatifiyle ve gücüyle mümkün görünmüyor. Bireysel anlamda, toplumsal anlamda toplumun bütün kesimleri mutlaka hazır olmalı. Kendine düşenler bakımından yerine getirmesi lazım. Başka türlü mümkün değil. Biz AFAD olarak hazır olma noktasında kapasitemizi çok artırdık. Bütün AFAD'lar olarak 1999 yılıyla kıyaslanamayacak kadar bir kapasitemiz var ama biz daha çok hazırlıklar bağlamında çalışmalar yapmamız gerektiğini düşünüyoruz. Kapasiteyi artırmış durumda olabiliriz, müdahale kapasitemiz, ekipman kapasitemiz, insan gücü kapasitemiz çok olabilir ama müdahaleyi azaltacak çalışmalara herkesin odaklanması lazım. Özellikle halkımızın bu depremin olacağı bilinciyle hareket etmesi gerekiyor. Önce zeminden başlayarak binanın mukavemetinin mutlaka kontrol edilmesi gerekiyor. İnsanlar bir küçük araç alırken bile paraya kıyabiliyor, onu baktırabiliyor ustasına ama bina alırken bu titizliği pek göstermiyoruz diye düşünüyorum. Onun için mutlaka binalarımızın teknik anlamda sağlam olup olmadığını sorgulamak gerekiyor" dedi.
'İLETİŞİM ANLAMINDA SORUNUMUZ VAR'
İstanbul'daki depremin ardından iletişim sorunu yaşandığını açıklayan Tekoğul, "Aile olarak depremden sonra nerede toplanacağız? Neler yapacağız? konusunda planlama yapılmalıdır. Panik oluşturmadan bu soruların her birinin aile planı olarak düşünmemiz ve tasarlamamız lazım. Bizim iletişim anlamında sorunumuz var. Bunu İstanbul’da yaşanan depremden sonra da yaşadık. Depremden hemen sonra hemen haber almak gibi bir iştiyak oluşuyor. Bu durum da bütün iletişim hatlarının yoğunlaşmasından dolayı bir sıkıntı oluşturuyor, bu çok yanlış bir durum. Mesajla iletişim kurmanın çok önemi var. Mesaj bir şekilde yolunu bulup istenen yerden bilgi alma ihtiyacını karşılayabiliyor. Bu anlamda trafik yoğunluğu kapasiteye bağlı bir durum. Örneğin Boğaz Köprüsü'nden geçebilecek araç sayısı belli, o sayının 5 katına ya da 10 katına çıkardığınızda oranın kilitleneceği çok açık. Bizler acil müdahale yetkililer olarak birbirleriyle iletişimde sorunlar yaşıyoruz böyle ortamlarda. Bizim alternatif çözümlerimiz var. Telsiz gibi, uydu gibi iletişim tekniklerimiz var ama hızlı iletişimde de GSM'lerin yerini hiçbir şey tutmuyor şu anda. Daha hızlı iletişim kurulabiliyor. Bu yoğunluğu yaşatmamak lazım, halkımızın da bu anlamda bilinçlenmesi lazım" diye konuştu.
'DEPREM OLURSA NE YAPACAĞIMIZI BİLMİYORUZ'
Vatandaş olarak deprem olduğunda ne yapacağını bilmediğini belirten Sait Şahin, "Ben İstanbul depremini iş yerimde yaşadım. İçeride tezgahımın başındaydım birden bir sarsıntı oldu. Heyecanlandık, panikledik, ne yapacağımızı şaşırdık. Ondan sonra kendimizi dışarıya attık baktık ki avizeler falan sallanıyor baya bir korku yaşadık. Normalde depremde ne yapacağımızı biliyoruz. Deprem olacağı zaman yatacağımı, oturacağımı, çömeleceğimi, kafamı saklayacağımı ya da birden dışarıya kaçmamaya çalışacağımı biliyorum ama korkudan deprem anında ne yapacağımızı unuttuk. O anda heyecandan ve korkudan ne yapacağımızı bilemedik. Bu da bize tecrübe oldu bir daha deprem olursa ne yapacağımızı biliyoruz."
'EVİMDE DEPREM ÇANTAM VAR'
Büyük depremler yaşadığı için evinde deprem çantasının hazır olduğunu ifade eden esnaf Kemal Çelik, şöyle konuştu:
"Ben daha önce iki büyük deprem yaşadım. Gölcük ve Düzce depremlerini yaşadım. Dün de bir deprem oldu o depremi de hissettim. Buna rağmen hala depreme hazırlıklı değiliz. Bir tedirginlik, bir korku var herkesin üzerinde. Panikliyoruz deprem anında çünkü bilinçli değiliz. Bu kadar büyük depremleri yaşamış bir halk olarak hala hazırlıklı olmadığımızı düşünüyorum deprem anında panikliyoruz. Deprem çantam var evimde. El fenerim, çakmağım, pillerim ve giysilerimiz sürekli hazır bulunuyor. Olası bir depremde açık alana kaçmaya çalışacağız. Bizim bulunduğumu bölgede en yüksek binamız 3 katlı 'Bizim çok fazla bir hasarımız olmaz' diye düşünüyorum ama İstanbul'un durumu daha vahim galiba. Orada toplanma alanları falan da yokmuş galiba bizim buralarda açık alan çok dışarıya çıkarsan kolayca kurtulma şansın var. İstanbul'daki halk nereye kaçacak nasıl kurtulacak tahmin edemiyorum bile."