HABER

Putin, Biden'dan ne istiyor?

Joe Biden ABD Başkanı olarak Avrupa'ya yaptığı ilk seyahati Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cenevre'de görüşerek noktalayacak. BBC Moskova Muhabiri Sarah Rainsford, Putin'in bu zirveye nasıl bir gündemle gideceğini değerlendirdi.

Putin, Biden'dan ne istiyor?

ABD Başkanı Joe Biden ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında Çarşamba günü Cenevre'de yapılacak görüşme pek dostane bir buluşma olmayacak.

Rusya kısa süre önce ABD'yi "Dost olmayan ülkeler" statüsünde gördüğünü açıklamıştı.

Her iki taraf da ikili ilişkilerin dibe vurduğunu kabul ediyor ve şu an iki ülkenin de birbirlerinin başkentlerinde büyükelçileri yok.

ABD bazı üst düzey Rus yetkililere, Ukrayna'nın Kırım'ı ilhakından tutun da, Amerikan seçimlerine karışma suçlamalarına kadar çeşitli nedenlerle yaptırım uyguluyor. İki Amerikan deniz piyadesi halen Rusya'da casusluk suçlamasıyla aldıkları 16 yıllık hapis cezasını çekiyorlar.

Bütün bunların üstüne bir de Mart ayında Joe Biden'ın, kendisiyle mülakat yapan bir gazeteciye Putin'in "katil" olduğu konusunda hemfikir olduğunu söylemesi geldi.

Yine de iki lider bu hafta -ikisi de başkan sıfatıyla- ilk kez bir araya geliyorlar ve Rusya'da bunu bir başarı olarak değerlendirenler var.

Sembolik önemi var

Moskova'daki düşünce kuruluşu RIAC'ın başkanı Andrei Kortunov, "Zirve sembolik açıdan önemli. Rusya'yı ABD ile aynı lige koyuyor ve bu durum Putin açısından önemsiz değil" diyor.

Zamanlama olarak da bu buluşma, Biden'ın görevi devralmasından sonraki ilk dış gezisinde gerçekleşmesi bakımından ve ikili bir görüşme olması bakımından önemli.

NATO Zirvesi dahil çok yoğun bir gündemi olmasına karşın, Biden'in Avrupa seyahatinin son durağında Çarşamba günü Putin'le yapacağı görüşme özel olarak dikkat çekiyor.

Rusya'dan siyasi yorumcu Lilia Shevtsova, "Putin'in amacı kesinlikle ABD Başkanı ile eşit pozisyonda olmak. Kendi belirlediği zeminde saygı görmek ve bir güç gösterisi yapmak istiyor" diyor.

Zirve Cenevre'deki Villa La Grange'da yapılacak

Buluşma yeri olarak Cenevre'nin seçilmiş olması 1985 yılında, Soğuk Savaş dönemi koşullarında dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan ile Sovyetler Birliği'nin lideri Mikhail Gorbaçov arasında yapılan görüşmeyi hatırlatıyor.

Fakat bu hafta yapılacak görüşmeden, o tarihi görüşmeye benzer bir kişisel ilişki ya da siyasi yumuşama çıkması ihtimali çok az.

Beyaz Saray, Rusya ile "istikrarlı" ve "öngörülebilir şekilde seyreden" bir ilişki kurmayı amaçladığını açıkladı.

Fakat 2014 yılında "küçük yeşil adamlarla" Kırım'a girip bölgeyi Ukrayna'dan ilhak ettiğinden beri Vladimir Putin'in tarzı, hasımlarına atacağı adımları belli etmemeye dayanıyor.

Zaten bu olay Rusya-ABD ilişkilerinin yokuş aşağı gitmesinin de başlangıcı olmuştu.

Lilia Shevtsova bu bakımdan "Daha gerçekçi bir hedef birbirinin kırmızı çizgilerinin neler olduğunu yoklamak, aynı zamanda uçurumun kenarından geri dönmenin yolunun diyalog olduğunu karşılıklı kabullenmek olabilir. Çünkü iletişim olmazsa Rusya'nın atacağı adımlar daha da öngörülemez bir hale gelir" diyor.

1985'de Ronald Reagan ve Mihail Gorbaçov da Cenevre'de buluşmuştu

Putin ipucu veriyor mu?

Geçtiğimiz hafta sonu Vladimir Putin, Rusya Devlet Televizyonu'nda ABD ile "işbirliği yapılabilecek konular" olduğunu söyledi. Yeni bir nükleer silahların denetimi anlaşması, Suriye ve Libya gibi bölgesel çatışmalar ve iklim değişikliğini örnek gösterdi.

Putin, "Bu konularda birlikte çalışmanın mekanizmalarını yaratabilirsek, o zaman zirve boşa gitmemiş olur" diye ekledi.

Rusya, diplomasi savaşlarında bir ateşkesin de ihtimal dahilinde olduğunu düşünüyor.

ABD son yıllarda onlarca Rus diplomatı sınır dışı etti ve ABD topraklarında Rusya'ya ait iki diplomatik tesisi kapattı. Şu anda Rusya'daki ABD diplomatik temsilciliklerinin Rus vatandaşlarını işe alması yasaklanmış durumda ve bu da vize işlemleri de dahil bir çok hizmetin sekteye uğraması anlamına geliyor.

Asgari bir adım olarak Moskova'nin büyükelçisini yeniden Washington'a göndermeyi kabul etmesi mümkün olabilir.

ABD de 2018 yılında Rusya'da casuslukla suçlanarak tutuklanan ve mahkum olan iki deniz piyadesinin kaderini gündeme getirebilir.

Rusya yakınlarda bir "hükümlü değişimi" önerisi getirdi ama koşulları ABD tarafından kabul edilemez bulunudu. Putin'in bu konuda tek yanlı olarak bir iyi niyet jesti yapması ise pek ihtimal dahilinde değil.

'Düşman Batı' algısı

Rusya Devlet Başkanı son zamanlarda 'Batı'yı düşman olarak görme tutumunu iyice öne çıkardı.

Bu ay St Petersburg'da yapılan Ekonomik Forum'da bir kez daha ABD'nin Rusya'nın gelişmesini durdurmaya çalıştığını ileri sürdü.

Bu konuşmadan bir kaç gün önce de Rusya'yı "ısırmak" isteyen "saldırgan dış güçlerin" "ağzını burnunu kıracağını" söylemiş ve dünyanın artık Rusya'nın itibarını ve gücünün farkına varması gerektiğini söylemişti.

Siyasi yorumcu Andrei Kortunov, "Açık ki (Putin) ABD'nin, Rusya'nın iyiliğini istemeyen bir hasım olduğuna inanıyor ve bu vizyonun değişeceğini sanmıyorum" diyor.

Yine de Rusya'nın şu ara gerilimi "bir-iki düzey aşağı" çekmek isteyebileceğini not ediyor.

Gerilim biraz azalabilir mi?

Kortunov, "Rasyonal bir politikacı olarak Putin hasmane ilişkilerle özdeşleşen maliyetler ve riskleri azaltmak isteyecektir" diyor.

Bu maliyetler arasında ekonomik yaptırımlar da var. Son ABD yaptırımları hükümetin yeni fonlar bulmasını yeni adımlar atmasını zorlaştırdı ve içinde bulunduğumuz bu kritik seçim yılında ekonomik sıkıntıları artırıcı bir rol oynadı.

Kortunov, "Rus kamuoyunun evdeki yakıcı sosyal ve ekonomik sorunlara çözüm yerine dış politika 'zaferleri' sunulmasına karnı tok. Putin'in amacı

Putin'in hiç istemediği ama hazırlıklı olduğu bir şey ise kendisine -muhalif Rus lider Aleksey Navalni'nin önce zehirlenip şimdi hapsedilmesi de dahil- insan hakları konusunda ders verilmesi.

Navalni'nin hareketi ve yolsuzluk karşıtı örgütlenmesi, yakınlarda Moskova'daki bir mahkeme tarafından "aşırı görüşlü" ilan edildi. Oysa bu karar istense Biden ile zirveden sonra açıklanabilirdi.

Ama böyle yapılmamış olması aslında tam da Vladimir Putun'in muhaliflerini ezmeye devam edeceği ve ABD'nin buna karışamayacağı mesajıymış gibi görünüyor.

Lilia Shevtsova, "Biden kendi şarkısını söyleyecek. Buna Navalni ve insan hakları peşrevi de dahil. Putin de kendi şarkısını. Yain ABD'nin de farklı olmadığını tekrarlayacak" diyor ve ekliyor:

"Fakat bu toplantının yapılıyor olması, insan hakları konusundaki girizgahtan sonra, ana menüye geçebilecekleri anlamına geliyor. Bu da gerilimin yumuşaması için hangi adımların atılabileceği olacak."

En Çok Aranan Haberler