BİZE ULAŞIN
Remisyon kronik bir hastalığın belirtilerinde meydana gelen azalma olarak bilinir. Pek çok üzücü hastalıkta, hastanın ve hasta yakınlarının duymak istediği remisyon süreci farklı şekillerde görülebilir. Remisyon ne demek tıp dilinde ne anlama gelir? gibi soruların yanıtlarını ve çok daha fazlasını sizler için derledik.
“Remisyon Türkçesi nedir?” sorusu bu kelimeyi ilk kez duyanların en sık merak ettiği soruların başında gelir. Remisyon tıbbi bir terimdir ve sıklıkla özellikle kanser tedavisi gören hastalar için kullanılan remisyon, hastalık bulgularında iyileşmeyi ifade eder. Herhangi bir hastanın remisyon sürecine girmesi, hastalığın kötüye gitmediği ve etkili şekilde daha iyi hale gelebileceğini ifade eder. Ancak çok nadir de olsa belirtilerin birden artması öncesindeki durgunluk olarak da remisyon görülebilir.
Genel olarak iki çeşit remisyondan bahsedilebilir. Bunlardan biri kısmî remisyon iken, diğeri tam remisyondur. Kısmî remisyon sürecinde hasta, sahip olduğu hastalığa karşı savaşırken önemli ilerleme kaydeder. Ancak hastalığın belirtileri halen tam olarak yok olmamıştır. Örnek vermek gerekirse, kanserli bir tümöre sahip olan hastanın tedavisi devam ederken tümörün küçülmeye başlaması, hastanın kısmî remisyona girmesini sağlar.
Buna karşın semptomların tamamen durduğu ve tümörün yok olduğu durumlarda tam remisyondan bahsedilebilir. Fakat tam remisyon süreci, hastalığın halen vücutta gizlenmesi nedeniyle tedavi edilemediği için riskli de olabilir. Bu nedende doktorlar, tam remisyon konusunda her daim temkinlidir. Çünkü kronik hastalıkların tam anlamıyla yönetimi çok zor olabilir. Hatta uzun süre vücutta gizlenerek sonra yeniden ortaya çıkabilir. Hasta, tam remisyon yaşadıktan sonra hastalık belirtileri birkaç yıl sonra yeniden meydana gelebilir. Bu durum için hastalığın "nüks" ettiği ifade edilir.
Remisyon terimi en çok onkolojik vakalarda kullanılır. Hastalığın var olmasına rağmen halen kontrol edilebilir olması durumunda remisyon varlığından söz edilebilir. Onkolojik hastalarda kısmi remisyon, hastalık belirtilerinin bir ölçüde devam etmesidir. Eğer standart laboratuar testleri sırasında bulguların tamamen yok olduğu görülürse tam remisyondan bahsedilebilir. Böylece hasta kişi sağlıklı ya da en azında risk bölgesi dışında kabul edilir.
Remisyon sözcüğünün en fazla kullanıldığı alan lösemi tedavileridir. Lösemi hastalarının durumu şu üç şekilde karakterize edilir:
Tespit edilemeyen veya tam remisyon zamanlarında, uzman doktor tarafından CT taraması, MRI ya da PET taraması gibi radyolojik testler yapılır. Fiziki muayene ve test sonuçları karşılaştırıldığında kanser bulgusuna rastlanmamışsa tam remisyon varlığından söz edilebilir. Yapılan testler sonucunda kanser hücrelerinin halen tespit edilebildiği ancak boyut olarak küçüldüğü durumlarda kısmi remisyon durumu ortaya çıkar. Bu tür onkolojik vakalara stabil ya da kontrollü tümör vakaları da denir. Kısmi remisyon olaylarında tümör boyutunda en az %50 oranında bir azalma ile en az 1 ay boyunca hastalığın ilerlemesi gerekir.
Bazı ender durumlarda, kansere yönelik herhangi bir tedavi uygulanmasa dahi hastalık remisyona girebilir. Bu tür kendiliğinden oluşan stabil durumlara spontan kanser remisyonu adı verilir. Spontan remisyon türleri, sıklıkla kanserli bir hasta enfeksiyonla savaşırsa ortaya çıkar. Bağışıklık sisteminin aynı zamanda kansere karşı da savaştığı düşünülür. Bu tür bir tedaviye "kanser immünoterapisi" adı da verilir.
Peki remisyon tedavisi nedir? Remisyon tedavisi en çok kanser cerrahisi, radyasyon tedavisi, kemoterapi ya da hedefe yönelik immünoterapi gibi tedaviler gerçekleştirildiğinde ortaya çıkar. Kanser vakalarında, tümörler remisyona girdiğinde 3 farklı durum ortaya çıkabilir:
Tümörlerin tekrar büyüyerek yayılmaya başlamasına aşamalı hastalık adı da verilir. Bu tür durumlarda tümörler en az %20 oranında büyür ya da oluştuğu alandan diğer dokulara da sıçrar.
Alkol bağımlığı olan hastaların tedavisi sırasında da remisyondan söz edilebilir. Bu tür hastalarda, alkolün tamamen bırakıldığı döneme tıbbî remisyon denir. Kişi, alkolü tamamen bırakmış, kendisine bir hobi bulmuş ya da çeşitli aktivitelere dalarak alkolü unutmuştur.
Motivasyonel remisyonda ise kişi alkol almayı durdurmak ister ancak kendi başına yapamadığı için psikoterapik yardıma ihtiyaç duyar. Ailesinin desteği ve hastanın yüksek başarma isteği, belirli bir süre alkol alımını durdurmasını sağlar. Böylece motivasyonel remisyondan söz edilebilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken konu, alkol bağımlısı kişinin üzerinden asla desteğin çekilmemesi gerektiğidir.
Bazı durumlarda ise alkol bağımlısı kişi, alkol ile birlikte aldığı herhangi bir besinden ya da ilaçtan zehirlenebilir. Böyle anlarda kişi yaptığı hatanın farkına varır ve alkol alımını durdurabilir. Buna da spontan remisyon adı verilir.
