RİZE (İHA) - Rizede 1960'lı yıllardan bu yana deniz doldurularak elde edilen arazilerin imara açılması günümüzde ciddi tehlikeleri beraberinde getirdi. Mevcut kanunlar dolgu alanları üzerinde yapılaşmaya izin vermezken Rizede 1970li yıllarda imara açılan dolgu alanı üzerinde 13 katı bulan binalar yer alıyor. Şehir nüfusunun yüzde 70'lik bölümü dolgu alanı üzerinde inşa edilen binalarda yaşarken, binaların zeminden çektiği asitli sular taşıyıcı kolonların içerindeki demirlerin erimesi ile faciaya davetiye hazırlıyor.
Rize İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Murat Yazıcı, yaptığı açıklamada Rizenin karşı karşıya olduğu büyük tehlikeye dikkat çekti. Yazıcı, dolgu alanı üzerinde inşa edilen binaların son derece sağlıksız olduğunu belirterek, Rizede şehir merkezinin yarısından fazlası dolgu alanı üzerinde kurulu.Yaşam ve ticaretin büyük bölümü dolgu alanı üzerinde inşa edilmiş binalarda sürdürülüyor. Karadeniz Sahil Yoluda dolgu alanı üzerinde. Dolgu alanının üzerindeki yapılanmanın büyük bölümü 70 yıllarda yapılan binalar oluşturuyor.Rizede deniz suyunun, tuzlu yani asitik suyun fazla olduğu ortamlarda binaların temellerini oluşturduk. Ne beton sağlıklı döküldü, ne hafriyat derinliği uygundu, ne de yapılar yapı tekniklerine uygun inşa edildi. O dönemlerde binaları üç kata kadar yaptık. İnşa teknikleri kullanmadık. Kalitesiz beton kullandık. Asitik ortamda binaların temellerini oluşturduk. Zaman ilerledikçe bu binalara fazla katlar verilmeye başlanıldı. Risk artarak devam etti dedi.
BİNALAR İÇİN OTURULAMAZ RAPORU
Yazıcı, vatandaşlardan gelen talepler üzerine dolgu alanı üzerinde inceleme yaptıklarını ve binalar için oturulamaz raporu verdiklerini söyledi.Yazıcı, Oda olarak sahildeki bir kaç binada inceleme yaptık ve bu binalarda oturulamayacağını tespit ettik.Bu bilgilere bir takım teknik testleri yaparak ulaştık. Bu binaların bir çoğu betonu tutan, tırnaklı demir dediğimiz demir ile inşa edilmemiş. Tuzlu suda, asitik ortamda kaldıkları için demir özelliğini kaybetmiş, çürümüş hatta bir çok demir parmakla kırılabilecek hale gelmiş. Bu binalar tamamen risk teşkil etmektedir. Bu binaların bu saatten sonra bir bölümünün güçlendirilmesi mümkündür. Fakat uzmanlar olarak bir çoğunun yıkılarak yeniden yapılmasını tavsiye ediyoruz diye konuştu.
10-15 YIL İÇİNDE BİNALAR KENDİLİĞİNDEN YIKILACAK
Yazıcı, dolgu alanı üzerindeki bazı binaların 10-15 yıl içerisinde kendiliğinden yıkılmaya başlayacağına vurgu yaparak, Şehir nüfusu yaklaşık 103 bin kişi. Bu nüfusun ortalama yüzde 70i bu risk teşkil eden bölgede oturuyor. Bina ömürlerini azaltan etkenler devam ettiği sürece bu binalar 10-15 yıl içerisinde kendiliğinden yıkılacak hale gelecekler. 10-15 yıl içerisinde kendiliğinden çöken binalar görmeye başlayacağız. Deprem olasılığı bu yıkımlar için tetikleyici olur. Depreme en yakın bölgemiz; Gürcistan, Erzurum ve Erzincan. Fakat Karadeniz de göçük depremleri oluşup da yeni faylar meydana getirirse o zaman Rizeyi büyük bir tehlike ve facia bekliyor demektir. Bu faciayı yaşamamak için tedbir almanın zamanı geldi ve geçiyor bile şeklinde konuştu.