RTÜK tarafından Ocak-Şubat 2007 tarihleri arasında Türkiye genelini temsilen 21 ilde 4 bin 501 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen 'Radyo Dinleme Eğilimleri Araştırması'nın sonuçları açıklandı. Konuyla ilgili Bilkent Otel'de düzenlenen toplantıya katılan RTÜK Başkanı Akman, radyo yayıncılarının reklam pastasından hak ettiği payı alamadığını ifade etti.
Televizyon yayın hayatının düzenlenmesi konusundan radyolara pek fazla mesai harcayamadıklarını kaydeden Akman, "Televizyonlardan vakit bulup, radyoları ihmal ettik. Fakat yapılan araştırmaya göre vatandaş kendini radyoya daha yakın buluyor. Radyolardan hiç şikayette bulunmuyor" dedi.
Türkiye'de 36 ulusal, 100 bölgesel ve 946 tane yerel olmak üzere toplam 1085 radyonun yayın yaptığını hatırlatan Akman, ulusal radyoların dinlenme oranının yüzde 40 iken bölgesel ve yerel radyoların dinlenme oranlarının yüzde 60 olduğunu belirterek, "İnsanlar günde 4.5 saat radyo dinlemektedir. İnsanların yüzde 65'i evde, yüzde 25'i ise arabasında radyo dinlemektedir. Yani insanlar müzik ve bilgi edinme olarak radyoyu tercih etmektedir. Bu arada radyoyu ağırlıklı olarak gençler dinliyor" dedi.
Televizyon izleyicilerinin, televizyon yayınlarının toplumu ve özellikle çocukları olumsuz etkilediğine ilişkin görüşlerine karşılık, radyo dinleyicileri bir kitle iletişim aracı olarak radyoyu sevdiğini ve radyo yayınlarının yararlı bulduklarını kaydeden Akman, araştırma kapsamında insanların, yüzde 91'i radyonun tek başınayken kendisine arkadaş olduğunu, yüzde 95.6'sı radyo dinlerken başka bir işle uğraşabildiğini, yüzde 85'i radyoyu her yerde kolayca dinlediğini, yüzde 92.1'i radyo dinlerken çevresiyle iletişim kurabildiğini, yüzde 84.9'u radyo dinlemenin bilgi ve birikimlerini arttırdığını, yüzde 95.3'ü radyo dinlemenin kendisini eğlendirdiğini, yüzde 89.4'i radyoların çocukların gelişimini olumsuz etkilemediğini, yüzde 93.6'sı radyo dinlerken çevreyle iletişimini koparmadığını, yüzde 78.2'si radyo dinlemenin insanları bağımlı hale getirmediğini, yüzde 90.4'ü radyo dinlerken dikkatinin dağılmadığını, yüzde 95.7'si radyo dinlemenin toplumda şiddeti arttırmadığını, yüzde 90.3'ü radyonun dini ve ahlaki değerlere zararı olmadığını, yüzde 92.2'si radyonun kültür, örf ve adetlerimizi bozmadığını, yüzde 71.4'ünün radyo yayınlarında Türkçe'nin iyi kullanıldığını ve radyonun dilimizi bozmadığını ifade ettiklerini söyledi.
Türkçe'yi en iyi yüzde 38.6 ile TRT Fm, yüzde 9 ile Kral Fm, yüzde 2.5 ile Süper Fm, yüzde 0.9 ile Alem Fm, NTV Radyo ve Radyo 7'nin kullandığını belirten Akman, "Radyolar yayınlarında Türkçe'yi doğru kullanımda gerekli hassasiyeti göstermektedir. TRT Fm'in Türkçe'yi en iyi şekilde kullanmasındaki hassasiyet diğer radyolarda da gösterilmelidir. Radyolar yayınlarını doğru, düzgün ve hak ettikleri şekilde gerçekleştirmelidirler" dedi.
Toplantı sonrası basın mensuplarının radyo frekans ihaleleri ile ilgili sorularını cevaplayan Akman, "Türkiye'de 12 yıldır yayın yapan radyolar belirli haklara sahip. Bugüne kadar her bir takım sebeplerle bekletilmiş. Buna karşılık Telekomünikasyon yetkilileri Türkiye'de frekansların belli sayıda olduğunu ifade etmektedirler. Bu sebeple belirtilen frekanslar için ihaleye çıktığımız an mevcut radyoların yaklaşık 3/2 azalmayı zorunlu kılıyor. Bizde bu tür bir ihaleden ziyade, daha radikal çözüm olarak düzenli yayın hayatını oluşturmaya istiyoruz. Radyolar ancak bu şekilde en az zararı görür" dedi.
Kaynak: İHA