Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, özerklik kadar temizliğin de önemli olduğunu belirterek, "Temizlik olmadan özerklik olmaz. Özerklik adına kirliliğe müsaade etmem" dedi.
Bakan Şahin, yeterli imza toplanmasına rağmen olağanüstü genel kurula gitmeyen Futbol Federasyonu'nun şu anda suç işlediğini, bu nedenle federasyon yönetiminin her üyesi hakkında kamu davası açılabileceğini belirtti. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Futbol Extra Dergisi'ne çarpıcı açıklamalarda bulundu. Türkiye'de özellikle futbolun özerkliğinin önemli ve gerekli olduğunu bildiğini, ancak özerklik adına kirliliğe izin veremeyeceğini belirten Bakan Şahin, "Futbol Federasyonu dışındaki federasyonların özerk olma yolunu da biz aştık. Ama bu noktada özerklik kadar önemli bir şey daha var. Sporun ve özellikle futbolun temiz bir alan olması. Eğer bu temizliğe aykırı bir takım davranışlar ve görüntüler varsa, bunlarla mücadele etmek de özerkliği muhafaza kadar önemlidir. 'Efendim, kirli de olsa özerkliğe toz kondurmayalım' derseniz, özerkliğe en büyük zararı vermiş olursunuz. Yani 'Özerkliği koruyoruz' derken kirliliğe göz yumarsanız, en büyük zararı özerklik alır. Benim asıl titiz olduğum, üstüne ısrarlı gittiğim alan budur. Özerkliğe evet ama özerkliğe evet dediğim kadar da sporda ve futbolda temizliğe evet. Buna aykırı bir şey gördüğüm takdirde Başbakanlık Teftiş Kurulu kanalıyla inceleme ve soruşturma istemişimdir. Gelen raporlarda 'Burada kirlilik vardır' sonucu çıkmışsa, gereğini de yapmışımdır. Savcılığa göndermişimdir. Şu anda Ankara'da hizmet sebebiyle emniyeti suiistimalden dolayı bir dava açılmışsa, bu dava benim sporda, özellikle futbolda kirlilikle mücadelede, bu alanın temiz kalmasına olan inancımın sonucudur. Özetle şunu söylemek istiyorum, özerklik ve temizlik mutlaka at başı dikkat edilmesi gereken iki önemli husustur" diye konuştu.
"Futbol federasyonu yönetimi şu anda suç işliyor"
Kamu vicdanının da Futbol Federasyonu konusunda rahat olmadığını ifade eden Bakan Şahin, "Futbolun özerk olmasını tabii ki önemsiyorum. Ancak temizliği de önemsiyorum. Kamu vicdanı 'Futbol Federasyonu'nda her şey dört dörtlüktür, en ufak bir harcama titizlikle yapılır, orada toplanan kamu payları isabetli şekilde kullanılır' diye inanmalıdır. Peki, kamu vicdanı buna inanıyor mu? Birçok kamuoyu araştırmaları geldi önüme, vatandaşlara soruyorlar, yüzde 70-80'i bu konuda inançsızlık belirtiyor. Tabii özellikle futbolla ilgilenen insanların bu konuda olumsuz bir düşünceye sahip olması futbola da zarar verir. Elbette bu alanla ilgili sorumlu olanlar mutlaka üzerlerine düşeni yapmalı. Yapamıyorlarsa sonuçlarına da katlanırlar" ifadelerini kullandı.
Yeterli sayıda imzanın toplanmasına rağmen olağanüstü genel kurula gitmeyen Futbol Federasyonu yönetiminin şu anda suç işlediğini ve bu nedenle federasyon yönetiminin her üyesi hakkında kamu davası açılabileceğini belirten Bakan Şahin, "Belirli sayıda imza toplandı. Ben de başvurular üzerine bunu incelettim. Başbakanlık Teftiş Kurulu, genel kurulun olağanüstü toplanması için yeterli sayıda imzanın federasyona ulaştığını ve 9 Ocak'ta da bu sürecin başladığını bildirdi. 9 Mart'ta süre doldu. Federasyon yönetimi gerek yasanın, gerekse ana statünün gereğini şu ana kadar yerine getirmedi. Aslında bana göre hizmet sebebiyle emniyeti suiistimal suçu dahi oluşmuştur. Delegelerden herhangi biri Cumhuriyet Savcılığı'na başvurduğu takdirde şu andaki 15 kişiden oluşan Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu'nun her bir üyesi hakkında kamu davası açılır" dedi.
Bazı delegelerin federasyon yönetimi gereğini yerine getirmediği için kayyum tayin edilerek genel kurulun yapılması için yargıya başvurmasının doğru olduğunu düşündüğünü ifade eden Bakan Şahin, "Bunu niye siz yapmıyorsunuz bakanım denebilir. Bunu delegeler yapsın istiyorum. Beni bu işlerin içine sokmasınlar. Siyaset kurumunu taraf etmesinler. İmza toplandı ve birtakım delegeler federasyon yönetimi gereğini yerine getirmediği için, bir kayyum tayin edilerek Genel Kurul'un yapılması için yargıya başvurdu. Yine bildiğim kadarıyla 4 Nisan'da Ankara'da Sulh Hukuk Mahkemesi'nde bu davanın duruşması var. Bilemiyorum 4 Nisan'da ne olur. Böyle bir talebin de doğru olduğunu düşünüyorum. Yani böyle bir müracaatın yapılmasının dışında, imza toplayan delegeler açısından başka yol olduğunu da göremiyorum. Tabii yargının vereceği kararı hepimiz bekleyeceğiz. Ama iş bu noktaya gelmemeliydi. Yani Futbol Federasyonu mahkeme koridorlarına düşmemeliydi, federasyon kendisini mahkeme salonlarına düşürmemeliydi. Bazen ülkelerde de yönetim sorunlarıyla karşılaşılır. Çözüm nedir biliyor musunuz? Seçimdir. Demokrasilerde halkın iradesine başvurulur. Federasyonlarda da delegelerin oyuna. Siz 'Hayır vurmayacağız, biz bu imzaları da Başbakanlık'ı da Teftiş Kurulu'nu da yargıyı da ciddiye almıyoruz derseniz, siz kimi ciddiye alırsınız? Siz hangi ülkenin kanunlarına tabiisiniz? Sorulur bu. Kendinizi seçen Genel Kurul delegelerini ciddiye almazsanız, futbol kamuoyu da sizi ciddiye almamaya başlar. Ciddiye almamaya başlayınca da işte asıl kaos burada başlar" diye konuştu.
"FIFA yetkililerini türkiye'ye davet ederek, türk futbolunda neler yaşandığını anlatabilirim"
Bakan Şahin, "Kamuoyu şu anda Haluk Ulusoy'u ciddiye almıyor mu?" sorusuna ise, "Maçlarda gördüklerimiz, yarım kalan spor müsabakaları. Herhalde dirayetli ve güvenilir bir yönetim iş başında olsa bu kadar olmazdı diye düşünüyorum. Yönetimin ağırlığının kalmamış olmamasından kaynaklanan bir sorun yaşanıyor" şeklinde cevap verdi.
Özerkliğin kendi içerisinde bağımsız bir devlet olmak anlamına gelmediğini kaydeden Bakan Şahin, "Özerklik, sorumsuzluk ve denetimsizlik hiç değildir. 'Ben seçildim, istediğimi yaparım, bana hiç kimse karışamaz' demek de değildir. Ama ortada böyle bir görüntü var ve bu görüntü beni rahatsız ediyor. İnanıyorum ki futbol kamuoyunu da rahatsız ediyor. Bir güvensizlik oluyor futbol kamuoyunda. Güven ortadan kalkınca da işler iyi gitmiyor. İşte sezonun ikinci yarısındayız ve ligin sonuna yaklaşıyoruz. Tansiyon gittikçe yükselecek. Böylesine bir noktada güvenilir, işlemleri sorgulanmayan, işlemlerinden dolayı yargıya düşmemiş bir yönetimin iş başında olması lazım. İnşallah Türk futbolu bu sezonu kazasız belasız atlatır. Bunu temenni ediyorum. Ancak bu konuda en büyük sorumluluk Futbol Federasyonumuz'dadır" ifadelerini kullandı.
Bakan Şahin, "Eleştirdiğiniz Levent Bıçakcı'yı arar hale geldiniz mi?" sorusu üzerine ise, "Benim böyle bir şey söylemem yanlış olur. Levent Bey son derece iyi niyetli olarak Türk futboluna hizmet etmeye uğraştı. Onun iyi niyetinden hiçbir zaman kuşku duymadım. Son derece dürüst bir insan olduğunu da biliyorum. Federasyon imkanlarını hep Türk futbolu için kullanmıştır. Onun yönetimiyle ilgili önüme yanlışlık ifade eden herhangi bir şikayet dilekçesi, herhangi bir müracaat gelmemiştir. Gelseydi onunla ilgili de gereğini yapardım" dedi.
Bakan Şahin, FIFA'nın davetiyle ilgili olarak da, "Gidemeyeceğim. Ancak FIFA yetkililerine Türkiye'de futbol alanıyla ilgili neler olduğunu, neler yaşandığını anlatmayı da arzu ediyorum. Belki gerekirse kendilerini Türkiye'ye davet ederek böyle bir görüşmeyi yapmayı düşünebilirim" diye konuştu.
"Hasan Doğan, türk futbolu için kayıp"
Hasan Doğan'ın Türk futbolu için bir kayıp olduğunu söyleyen Bakan Şahin, "Hasan Doğan'la eskiden tanışırız, arkadaşımız, dostumuz. Sadece futbolu sevdiği için Futbol Federasyonu'nda görev almıştı. Kendisini son derece samimi, özverili, kendisi için futboldan bir şey beklemeyen, 'Acaba kendim futbola bir şey verebilir miyim?' diye hareket eden bir arkadaşımız olarak biliyorum. Bu nitelikteki insanların tabii ki bu alandan çekilmiş olmasını kayıp olarak görürüm. Kim olursa olsun fark etmez. Sadece kendisi bir şeyler vermek isteyen, bir şeyler almaya ihtiyaç duymayan insanlara ihtiyaç var her alanda" diye konuştu.
Statlarda son zamanlarda yaşanan şiddet olaylarla ilgili de değerlendirmede bulunan Bakan Şahin, Futbol Federasyonu'nun sezon başında aldığı ve puan silmeye kadar giden kararını değişikliğe uğratmakla büyük hata yaptığını vurguladı. Bakan Şahin, "İdarecilikte esas olan, bir karar verirken iyi düşünüp taşınmak, ama karar verdikten sonra o kararın arkasında durmaktır. Eğer vermiş olduğunuz kararın arkasında durmazsanız o kararın verilmesine neden olan olayları daha fazlasıyla karşınızda bulursunuz. Yani konuyu kangren haline dönüştürmüş olursunuz" diye konuştu.
Futbol Federasyonu kurumlarının Ankaragücü-Beşiktaş maçında yaşananlarla ilgili verdiği kararı da eleştiren Bakan Şahin, "O maçtaki olayları tasvip etmemiz mümkün değil. Asıl önemli olan, bu olaylara sebep olan taraftarların kulüplerine sanıyorum para cezası verildi. Ancak aynı hafta, ondan daha az nitelikteki olaylar nedeniyle veya daha önceki haftalarda kulüplere saha kapatma cezası verildi. Yani spor yönetiminde ve cezada eğer adaleti gözetmezseniz, daha sonra ne kadar ağız cezalar verirseniz verin kamu vicdanında bunun yerini kolay kolay bulamazsınız. O bakımdan genel olarak yönetimde adaletten şaşmamak, vermiş olduğunuz bir kararı da sonuna kadar, kim olursa olsun titizlikle ve tarafsızlıkla uygulamak zorundasınız" dedi.
Bakan Şahin, Ankaragücü-Beşiktaş maçı sonrası yerden kaldırım taşlarını sökerek güvenlik güçlerine atanları futbol seyircisi olduğunu düşünmediğini, bu eylemlerin ideolojik amaçlı olduğunu düşündüğünü sözlerine ekledi.