HABER

Satılık hastalıklar

Satılık hastalıklar

İlaç endüstrisinin ‘ne pahasına olursa olsun daha fazla ilaç satma ve daha fazla kâr etme’ hedefiyle yaptıkları oyunlar, gazetelerde sıkça yer alıyor.

İşte, tam da bugünlerde Satılık Hastalıklar adını taşıyan ve okuduğunuzda "Bu kadar da olmaz, sağlıklı insanlar üzerinde bu kadar da oyun oynanmaz" diyeceğiniz bir kitap çıktı.
Ray Moynihan ve Alan Cassels tarafından kaleme alınan ve ilaç endüstrisinde dönen dolapları gözler önüne seren bu eseri tüm doktorlar, eczacılar, hatta ilaç kullanan herkes mutlaka okumalı.

İLAÇ ENDSÜRTİSİNİN İÇ YÜZÜ

Yaklaşık 30 sene önce Ivan İllich isimli bir düşünür, genişleyen tıbbi yapılanmanın hayatın kendisini "tıbbileştirdiğini", insanın ölüm ve acı çekme gerçeğiyle başa çıkabilme yetisinin çökertilmeye çalışıldığını ve gittikçe daha fazla sıradan insanın hasta sınıfına sokulduğunu söyleyerek dikkatleri bu konuya çekmişti. "Henüz hastalanmamış ya da iyileşme umudunu kaybetmiş insanlar üzerinde nüfus kuran kurmaya çalışan" tıp sistemini eleştirmişti.

On yıl önce tıp yazarı Lynn Payer "hastalık çığırtkanlığı" adını verdiği bir süreci tanımladı: Daha fazla hasta görebilmek ve daha fazla ilaç satabilmek için hastalık sınırlarını lüzumsuz bir biçimde genişleten doktorlar ve ilaç şirketleri. Daha sonraki senelerde bu yazılar daha da geçerli oldu çünkü endüstrinin pazarlama kükreyişi daha gür, sağlık sistemi üzerindeki pençesi daha da kuvvetli bir hâle geldi.

Bugün, dünyanın en büyük ilaç şirketlerinin pazarlama stratejileri saldırgan bir biçimde sağlıklı ve iyi durumdaki insanları hedefliyor. Günlük hayatın olağan iniş çıkışları sinir rahatsızlıkları oldu; genel şikayetler korkutucu hastalıklara dönüştürüldü ve gittikçe daha fazla sağlıklı insan hastaya çevrildi. İçimizdeki ölüm, yaşlanma ve hastalık korkularını kaşıyan 500 milyar dolarlık ilaç endüstrisi, yaptığı promosyon kampanyalarıyla insan olmanın anlamını değiştiriyor. Hayat kurtarıp acıları azalttıkları için alkışlanabilecek ilaç devleri, artık sadece hasta insanlara ilaç satmakla tatmin olmuyor.

Bir yanda kuvvetli bir tedaviden fayda görebilecek, gerçekten ciddi bir biçimde hastalık acısı çeken veya çok yüksek risk taşıyan insanlar var. Diğer yanda ise göreceli olarak daha sağlıklı insanlar, kendilerine hastalık damgası vurulup ilaç yazıldığında büyük sakıncalara, aşırı derecede yüksek maliyetlere ve zaman zaman ölümcül olabilecek yan etkilere katlanmak zorunda kalıyorlar. Bu geniş saha, onmilyarlarca insanlık yeni potansiyel hastalıklar pazarını oluşturuyor. Bu pazar ise, ilaç endüstrisinin milyar dolarlık promosyon bütçelerinin ana hedefi.

SEVİYELİ İLİŞKİ

Bir araştırmacının açık yüreklilikle belirttiği gibi, hekimlerle ilaç endüstrisi arasındaki ilişki artık ‘bir yaşam biçimi’ halini aldı. Bu iç içelik, hastane çalışanları ve stajyerler için bedava pizzayla başlar, ondan sonra da hiç bitmez. ABD’li doktorlar eğitim hastanelerinden mezun olup uzmanlık alanlarında çalışmaya başladıklarında her gün karşılarına çıkacak seksen bin kişilik güçlü bir ilaç satış temsilcisi ordusu, yüzlerinde bir gülümseme, ellerinde sıcak çörekler, en yeni ilaçlar ve en son hastalıklar hakkında dostane tavsiyeler ile kendilerini beklemektedir. Bu ilişkileri araştıranlara göre bu adımlar, endüstri ile doktorlar arasında ömür boyu sürecek bir ilişkinin temelleridir.

HERKES OKUMALI ‘’Satılık Hastalıklar’’ kitabının amacı, adı zaten kirlenmiş ilaç endüstrisini veya bu endüstrinin birçok değerli ürününü karalamak değil. Amaç, dışarıdaki saygın meslektaşları gibi güvenilir ve etkin tedavi yöntemleri bulmaya çalışan, ilaç şirketlerinin dürüst ve prensipli çalışanlarını kötülemek de değil. Tam tersine, plânımız ilaç pazarını genişletebilmek adına endüstri tarafından kurulmuş promosyon makinesinin, olağan hayatı nasıl da hastalıklara dönüştürdüğünü deşifre etmek.


Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi

ahmetrasimk@mynet.com

En Çok Aranan Haberler