Avusturya'da dün yapılan genel seçim beklendiği gibi muhafazakâr sağ Avusturya Halk Partisi'nin (ÖVP) zaferiyle sonuçlandı.
ÖVP'nin 31 yaşındaki Sebastian Kurz'un yeni hükümeti kurması ve dolayısıyla da dünyanın en genç lideri olması bekleniyor.
Birkaç yıl içinde, Avusturya Halk Partisini, giderek eriyen ve Avusturya siyasetinin 3. partisi olmaktan kurtarıp iktidarın zirvesine taşıyan Sebastian Kurz Avusturya politikasında "dahi çocuk" olarak adlandırılıyor.
İşçi mahallesinden orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak siyaset sahnesine giren Kurz, genç yaşlardan itibaren siyasetin içinde.
Daha 15 yaşındayken Avusturya Halk Partisi'nin gençlik kollarında çalışmaya başlayan Kurz, 24 yaşında müsteşarlığa atandı.
27 yaşında dışişleri bakanıydı
Sebastian Kurz, 27 yaşında ise dünyanın en genç dışişleri bakanıydı.
Kurz Şubat 2017'de yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 16 Nisan'daki referandum için ülkesinde etkinlikler yapmasını "hoş karşılamayacaklarını" söylemişti.
Dönemin Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş'un Kurz'un sözleri ile ilgili yorumu ise "Demokratik standartlarda kabul görecek birşey değil" olmuştu.
Kurz'un siyasette yükselmesi ise ilginç bir şekilde "mülteciler ve yabancılar" konusuna bağlanıyor.
Müsteşar olduğu dönemlerde de Avusturya'daki göçmenler konusunda çalışmalar yapan Kurz, partisinin yükselmesini de göçmenler ve mülteciler konusunda kararlı bir strateji oluşturmasına borçlu.
Kurz göçmenlere karşı tavizsiz ve asimilasyon yanlısı kararlı tavırlarıyla aslında Avusturya toplumunda yükselen "yeni trendi" iyi okuyabildiği için partisini güçlendirmeyi başaran bir lider.
Kararlı ama düşmanca olmayan politika**sı**
Yabancılara karşı kararlı, ama aynı zamanda düşmanca da olmayan politikasıyla Kurz son dönemlerde Avusturya'nın Avrupa Birliği (AB) ve yabancı karşıtı radikal sağ Özgürlük Partisi'nin yelkenlerini şişiren rüzgarı da engellemeyi başardı.
Kurz'un destekçileri seçim zaferlerini kutluyor
Avusturyalıların çoğu, yabancıların daha iyi denetlenmesini, göçmenlerin Almanca öğrenmesini, kendi kültürlerini ve dinlerini uygularken bile toplum tarafından belli denetim altında olmalarını talep ediyordu.
Ve bu talepleri uygun bir şekilde siyaset sahnesine taşımayı başaran Sebastian Kurz da toplumdaki bu dalganın üzerinde yükselmeyi başardı.
Bir yandan radikal sağın mülteci düşmanı taleplerini biraz düzeltip siyasi ahlak kuralları içinde kabul edilebilir hale getirerek ve bir yandan da sosyal demokratların yine mülteciler konusunda hümanist olmaya çalışan ama bir çözüm de getiremeyen önerilerinin sonuçsuzluğuna işaret ederek, her iki siyasi rakibini de geride bırakmayı başardı.
Avusturya'nın yeni lideri genç yaşına rağmen çok deneyimli ve partisi içinde tüm mekanizmaları tek başına elinde tutabilen güçlü bir siyasetçi.
Avusturya Halk Partisi içinde potansiyel başarı vadeden bir lider olarak yükselmeye başlayınca, kongrede tabandan gelen talep üzerine, partinin başına geçmeyi kabul ederken bile koşullar öne sürebilecek kadar kendine güveni olan bir siyasetçi.
Parti liderinin yetkilerini olağanüstü ölçüde arttırdıktan sonra önerilen parti başkanlığını kabul etti. Bu yetkiler şimdi parti yetkili kurumlarını ve milletvekili listelerini belirlemekten, koalisyon görüşmelerinde tam yetkiye kadar çok geniş alanlarda Kurz'a büyük bir hareket imkânı sağlıyor.
'Avusturya'yı Avrupa'nın zirvesine taşıyacağım'
Sebastian Kurz genç, dinamik ve Avusturya halkının sevdiği bir lider.
Siyaset için üniversite eğitimini bile yarıda bırakan Kurz gözlerini hep zirvelere diken bir lider. Boş zamanlarında dağcılık yapan Sebastian Kurz seçim propagandası videolarından birini de Avusturya Alplerinde çekmişti.
Avusturyalılara Alplerin zirvelerden seslenen Kurz, "Avusturya'yı Avrupa'nın zirvesine taşıyacağım" vaadinde bulunuyordu.
Avusturya Avrupa'nın zirvesine çıkar mı bilinmez ama Sebastian Kurz'un kendisi artık zirvede.