Özay ailesi, oğullarının şehit olmasında çelişkiler olduğunu belirterek, sorumların cezalandırılmasını istedi.
Samsunlu şehit babası Rahim Özay, Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde olayla ilgili dava açıldığını ve duruşmaya gidince oğlunun dağda unutulduğunu tutanaklarda okuduğunu belirterek, "Benim oğlum asker oldu. Biz oğlum asker oldu diye çok sevindik. Selman bize, 'Baba siz rahat uyuyun. Bizi çok güzel koruyorlar. Biz yol açma faaliyetlerinde görev alıyoruz. Güvenlik tedbiri alınıyor' diye defalarca söylemiştir. Biz de o yüzden rahattık.
Askerlik ifasında şehitte olunur, gazi de olunur, hiçbir şey olmadan geride dönülür. Ama her ne hikmetse biz oğlumuzun şehit haberini aldığımızda, bize oğlumuzun uzaktan bir havan mermisiyle taciz ateşi açılarak şehit olduğu haberi verildi. Daha sonra bu olayın terör örgütü mensuplarınca bir baskın olduğunu öğrendik. Tabii ki biz gene dedik ki, 'bizim çocuğumuz şehit oldu. Allah ondan razı olsun, bizleri şehit anası, şehit babası yaptı'. Fakat, olayın ihmal neticesinde olduğunu daha sonra tekrar anladık. Genelkurmay Başkanlığı Askeri İdare Mahkemesi'nin olaya el koyduğunu öğrendik.
1 Mart 2011'de Van'a mahkemeye çağrıldım. Mahkemeye gittim. Mahkemede bana bütün tutanaklar verildi. Tutanaklara baktığımızda ne yazık ki, benim çocuğum akşam saat 21.00'de olay oluyor, sabah 08.00'de kadar benim çocuğum olayın olduğu yerde kalıyor.
Biz bunu okuduğumda ıstırabımız bir kat demeyeceğim, yüz bin kat daha arttı. Van'dan gelince aileme izah edemedim. Olay mahallinden 5 tane asker alınıyor, benim oğlum nasıl kalıyor. Ben bir baba olarak, başka babaların yaşamamasını arzu eden bir insanım" dedi.
Bazı kişilere dava açıldığını ve davanın devam ettiğini hatırlatan baba Özay, "Fakat, davada ihmali görülen başka kişiler de var. Biz en azından çelişkili ifadeler olduğunu dosyada müşahede ettik. Bir gün önceden ayın 26'sında sınırdan 6-7 kişilik bir grubun geçtiği termal kameralarla tespit ediliyor.
Bunlar defterlerde kayıtlı. Oralarda okuduk. Hiçbir önlem alınmıyor. Bir gün önce aynı bölgeye bir kadın, bir çocuk geliyor. Bu istihbarat subayına bildiriliyor. Üsteğmen Mehmet Mazı dürbünle takip ettiklerinde mantar toplamadıklarını, mantarların üzerine bastıklarını söylüyor.
İstihbarat subayı Üsteğmen Mehmet Mazı'ya dönmüyor. Bu gelen kişiler onları keşif amacıyla mı geldi? Terör örgütü tarafından görevlendirilen keşif kolu muydu? İfadelerde çelişkiler sürüyor. Bizim kafamızda şüphe uyandıran başka şeyler de var.
Bizim çocuğumuz nerede şehit oldu? Neresinden yara aldı? Sabah olay yerine gidenler Selman'ın ölü olarak bulunduğunu bildiriliyor. Daha sonra da Selman'ın kayalıklar arasında başından
vurularak öldüğü belirtiliyor. Bazı ifadelerde ise çadırında vurulduğu söyleniliyor. Benim çocuğumun ne şekilde bulunduğu açıklanmamıştır. Bunun net olarak açıklanmasını istiyor ve bekliyoruz. Biz ordumuza ve askeriyeye karşı değiliz. Bizim bir sloganımız var. Güçlü ordu, güçlü Türkiye. Biz de askerlik yaptık. Benim çocuğum benim askerlik yaptığım yerde şehit oldu.
Oraları çok iyi bilen birisiyim. Bizim çocuklarımız silahsızdı. Benim çocuğum mermi atmasını bilmezdi. İstikam timiydi. Dozer operatörüydü ve iş
makinesi kullanıyordu. Neden korunmadı? Benim çocuğum en son şehit olacak kişiydi. Ne yazık ki benim çocuğum birinci şehit olarak gitti. Bir yıl geçti. Bu gündeme geldi. Canımız çok acıyor. Istırap içindeyiz. Gece uykularımız kaçıyor. Ne yapacağımız bilmiyoruz.
Devletimizden bu konunun tamamen aydınlatılmasını istiyoruz. İhmali görülen kişilerin kim olursa olsun, mutlak suretle cezalandırılmasını istiyorum. Bir daha bu tür olayların tekrarı olmaması için cezalandırılmalarını istiyorum. Devletimiz güçlüdür, devletimiz büyüktür. Devletimiz bir babadır. Bu görevi de yapacağına cani gönülden inanıyorum" diye konuştu.
Terör örgütüne de çağrıda bulunan Rahim Özay, "Terör örgütlerine de sesleniyorum. Hiçbir ülkede terörle hiçbir yere varılamamıştır. Varılmayacağını da biz biliyoruz. Bildiğimiz halde böyle haykırıyorum. Gelsinler silahlarını bıraksınlar, devletimize teslim olsunlar. Kandırıldıklarına canı gönülden inanan bir şehit babasıyım" şeklinde konuştu.
Şehit annesi Kadriye Özay ise, "Mahkeme kayıtlarındaki ifadeleri okudum. Tabii ki ben anneyim ve çok üzüldüm. Oğlumun sabaha kadar orada kaldığını duyunca kahrolduk. Acılarımız arttı. İhmal var. Çocuğumu orada bırakmışlar. Ne diyeceğimizi şaşırdık.
Herkes cezasını görsün. Şikayetçiyiz. Diğer şehidi almışlar, benim çocuğumu bırakmışlar. İfadelerdeki çelişkiler, ihmaller olduğunu belli ediyor. Belki de yaralıydı. Çocuğuma sahip çıkmadılar. Çocuğum şehit düştü. Bize de çocuğumun resimlerini kucaklamak düştü" dedi.