Avrupa'ya ulaşma hayaliyle yola çıkan binlerce Afrikalı göçmen, Sahra'ya açılan kapı olan Nijer kenti Agadez'de sıkışıp kalıyor.
Vivienne'in umduğu bu değildi. "Burada bir iş bulabileceğimi düşündüm" diyor: "Nijerya'da kendimi içinde bulduğum koşullar yüzünden geldim buraya. Ortaokulu yeni bitirmiştim ve babamın beni okutacak parası yoktu. Kuzeye doğru gidip para kazanarak ailemi gururlandırmak istiyorum."
Soyadını söylemek istemeyen Vivienne, 23 yaşında olduğunu söylüyor. Daha genç gösteriyor ama yaşını doğrulamak mümkün değil.
Nijerya'nın kuzeyindeki en büyük kent olan Kano'dan geçen ay otobüse binerek yaklaşık 240 kilometre ötedeki, Nijer'in ikinci büyük kenti Zinder'e geçmiş; oradan da başka bir otobüsle 370 km. ötedeki Agadez'e.
Büyük hayallerle Agadez'e gelmiş. Fakat şimdi Avrupa'ya ulaşma hayali suya düşerken, kendisini erkeklere pazarlıyor.
Ağlamaklı ifadeyle ve cep telefonunu elinde çevirerek, "Aradım. Hiç iş yok" diyor.
Onunla, Agadez'in en yoksul semtlerinden birinde tanıştım. Başka Nijeryalı 10 genç kadınla birlikte tozlu iki odayı paylaşıyor. Odaların kapısı yok ama en azından birinin girişinde perde asılı.
Burası çöpe atılmış kondom paketleriyle dolu; kullanılmış paketler bir çöp yığını oluşturuyor ve kadınlar arada sırada birkaç metre ötede bunları yakıyor.
"Birinin evinde temizliğe gidip para kazanırım diye düşündüm. Ama burada hiç iş yok" diyor Vivienne: "Sonra burada Nijeryalı arkadaşlarla tanıştım ve bana buradaki koşullarla başa çıkma yolunun bu olduğunu söylediler. Ben de erkeklere çalışmaya başladım. Yaptığım işten memnun değilim ama hayatta kalmanın tek yolu bu."
Kentin eski bölümü dar sokaklardan ve tozlu geçitlerden oluşuyor. Dikdörtgen şeklindeki bütün evler kerpiçten yapılmış ve topraktan çıkıyormuş gibiler.
Agadez, etrafında çölden başka bir şey olmayan topluluklar için ortadaki bir pazar niteliğinde. Ancak burası aynı zamanda bir gizlilik kenti, Sahra'ya açılan bir kapı ve her türden kaçakçının mesken tuttuğu bir yer.
Afrikalı göçmenlerin daha iyi bir yaşam hayali burada başlıyor. Avrupa'da para bulmayı umuyorlar ama burada ihtiyaç duydukları şey de o.
Ana pazarın hemen arkasındaki köşede bir grup Batı Afrikalı göçmen banka önünde kuyruk oluşturmuş. Yaklaşık 30 kişiler ve hiçbiri ismini vermek istemiyor.
Biri "Hayatta kalabilmek için gerekli parayı almak üzere buradayız" diyor biri: "Bazılarımız ülkemizde biraz çalıştı ve şimdi banka hesaplarındaki az bir parayı çekme zamanı. Diğerleri ailelerinin yardım için bir şey göndermiş olmasını umuyor" diyor.
Senegal'den 2 hafta önce gelmiş ama kuzeye doğru yolculuğuna ne zaman devam edebileceğini bilmiyor: "Önce paraya ihtiyacım var. Birisi için 3-5 ay çalışıp sonra gidebilirim."
Daha önce banka kuyruğunda olan bazı göçmenler şimdi kavşağın öbür tarafında çöl yolculuğunda hayatta kalmak için suyla dolduracakları benzin bidonları satın alıyor.
Onları çölden Libya içine geçirecek olanlar bölgedeki kaçakçılar. İster Libyalı ister Nijerli olsunlar, Tubu etnik grubuna mensuplar; bu grup Libya'da Albay Muammer Kaddafi yönetimi altında resmen tanınmıştı. Fakat, Sahra altı Afrika kökenliler gibi Tubular da kanunsuzluğun hüküm sürdüğü Libya'da Arap çoğunluk tarafından ayrımcılığa maruz kalıyor.
İsimlerini gizli tutan bir grup kaçakçıyla tanıştım.
Göç işinde insanlar adeta bir mal gibi. Benimle Arapça konuşan adam ayda yaklaşık 300 kişiyi kaçırıyor: "Libya'ya gitmek için 500 dolar alıyoruz ama kontrol noktalarında polise rüşvet verebilmemiz için bir 300 dolar daha vermeniz lazım. Eğer ihtiyaçları varsa göçmenlere kredi açabiliriz ama o zaman dönüşte iki katını ödemek zorunda kalırlar."
Göçmenler genellikle kamyonetlerin arkasına tıkılıyor, her birine yaklaşık 25-35'i biniyor.
Kaçakçılarla buluştuğum evin hemen dışında iki tane yepyeni, yıkanmış Toyota Hilux park edilmişti.
"Artık GPS ve uydu telefonları ile donandık; sıkışırsak kurtulmak artık eskisinden de kolay" diyor biri.
Fakat bu donanım ciddi olayların meydana gelmesine engel değil.
Siyah bir sarık ve güneş gözlükleriyle kendini gizleyen, elinde bir sigara tutan kaçakçı geçen yılki yolculukta meydana gelen ölümcül olayı hatırlıyor: "Pikaplardan biri kum tepeciğinden aşağı devrildi, 6 kişi öldü. 3'ü Gambiyalı, 2'si Nijerli, 1'i Kamerunlu'ydu."
Agadez'den ayrılınca kayalık bir çöl içinden Sahra'ya yolculuk başlıyor.
Büyük kum tepeleri üzerindeki izler az sonra kayboluyor ve Afrikalı göçmenlerin en zorlu yolculuğu başlıyor. Tamamlasınlar veya tamamlamasınlar, geri dönüş yok.
Kavurucu güneş yakıyor ve Libya'ya varmakla ferahlanmıyor.
Agadez'de başka bir Batı Afrikalı göçmen grubu Kızılhaç geçiş merkezinde dönmeyi bekliyor. Çoğunluğu Gambiyalı, diğerleri Gine-Bissau ve Gine cumhuriyetlerinden.
Bir düzine Senegalli geçen hafta Libya'dan dönmüştü fakat Uluslararası Göç Örgütü ülkelerine dönüşü ayarladı bile. Kederle göz yaşı dökerek, milisler tarafından kaçırılıp polise satıldıklarına ve 6 aya kadar hapis yattıklarına ilişkin acımasızca hikayelerini anlatıyorlar.
Dövülmüş ve açlığa terk edilmiş, sonunda geri gönderilmişler. Avrupa'ya göç etme çabaları sonuçsuz kalmış.
"Libya'ya gitmek için o kadar para harcadıktan sonra tüm eşyalarınızı, hatta kıyafetlerinizi alıyorlar. Evimize hiçbir şeyimiz olmadan gidiyoruz. Bu tamamen üzücü. Üzüntüden de beter bu" diyor 44 yaşındaki Gambiyalı Lalo Jaiteh. Çöldeki yolculuğu su ve yiyeceksiz 2 gün sürmüş: "Bazıları uzanmış, anne babalarını bir daha göremeyecekleri için ağlıyordu. Yanıma uzanmış bir tanesi, 'Kardeşim, buraya kadar, annemi bir daha göremeyeceğim' diyordu. 'Hayır, ağlama, Allah büyüktür, bir yolunu bulacağız' dedim."
26 yaşındaki Ousmane , Libya'da 2 hapishanede 3'er ay yatmış. Akdeniz'i geçmeye çalışırken teknenin motoru bozulmuş. İtalya sahil güvenlik ekipleri onları kurtarıp Libya'ya iade edene kadar sürüklenmişler.
Jaiteh, kendisini bir tanesinin tam ortasında bulana kadar bu tür hikayelere inanmadığını söylüyor: "Eve döndüğümde, orayı terk etmek isteyenler benim anlattıklarıma inanmayacak çünkü gitmeyi çok istiyorlar."
Bu amansız yolculuktaki riskler, ülkelerinde iş veya beklenti umutları olmayan binlerce Afrikalı göçmeni durdurmayacak ve her yıl Agadez'e gelmeye devam edecekler.
Vivienne onlardan biri. Ayağının altında toza bulanmış bir kırmızı kondom paketini çiğnerken, eve dönemeyeceğini, çünkü ailesinin burada ne yaptığını öğrenmesi halinde kendisini kabul etmeyeceğini söylüyor.
Avrupa'da nereye gitmek istediğini sorunca şöyle cevap veriyor: "İspanya. Çünkü bir arkadaşım orasının iyi olduğunu söyledi. Okuyup hemşire olmak istiyorum, hayalim bu."