Fatma Şen 29 yaşında, 12 yıldır evli. Evliliği boyunca sistematik şiddete maruz kaldıktan sonra bir gün iş dönüşü, eşinin isteğiyle kendisini doğalgaz borusuna astı. Birbirine tutturulan iki fular koptuktan sonra “Seni böyle öldüremeyeceğim” diyen eşi tarafından bıçak zoruyla balkondan atlamaya zorlanan Şen dokuz ameliyat geçirdi, iki bacağında sekiz kırık oluştu. Beli ve omurgaları kırıldı, sağ ayak topuğu patladı. 20 gündür hastanede tedavi gören genç kadın ömür boyu sakat kalabilir.
Şen, artık derdini bir gazeteciye değil avukata anlatmak istediğini, fakat 20 gündür bir avukat bulamadığını söyledi. Kadına şiddet bu kadar ürkütücü boyutlardayken, “Avukat bulmak ne kadar zor olabilir ki?” diye düşünen Radikal Gazetesi'nden Ayça Örer, Şen adına bir avukat aradı. Gün boyu devlet kurumlarından kadın örgütlerine kadar bütün kapılar bir diğerine yönlendirdi. Bu arayışı, ölüm tehdidi altında bir kadının yapması mümkün değil. İşte kadına şiddete karşı bürokrasinin öyküsü.
KORUMA TELEFONUNU BIRAKIP AYRILDI Fatma Şen 12 yıldır evli olduğu Çetin Şen’le 18 yaşında ailesinin isteğiyle evlendi. Çiftin bir yıl sonra çocukları dünyaya geldi. Şiddet evliliğin ilk günlerinde başladı. Geçim sıkıntısı çeken aile Fatma Şen’in tekstil fabrikasından işe girmesiyle biraz rahatladı. Düzenli bir işte çalışmayan Çetin Şen’in şiddeti artınca ailesi Fatma Şen’e destek olmaya başladı. Eşi çeşitli suçlaran sık sık gözaltına Fatma Şen boşanmaya karar verdikten sonra bu olay yaşandı. Sürekli tehdit aldığı için savcılığa koruma talebinde bulunan Şen’e bir koruma verildi. Verilen koruma numarasını bırakarak “Zorunlu durumlarda beni arayın” dedi. Eşinin aniden geldiği durumlarda bir işe yaramayan bu korumadan sonuç alamadı.
EŞİ BIÇAK ZORUYLA BALKONDAN ATLAYA ZORLADI
En son olayda da Şen boşanmak istemesinin ardından eşini evde kendisini beklerken buldu. “Ne yapmaya çalışıyorsun sen?” diye soran eşi tarafından intihara zorlandı. Eşi önce kendisini asmasını istedi. Sonuç alamayınca da bıçak tehdidiyle Şen’i balkondan atlattı. Gözünü açtığında hastanedeydi.
‘İFADEM DEĞİŞTİRİLDİ’ Hürriyet'in haberine göre koruma verilmesine rağmen eşinin şiddetinden kurtulamayan Şen, yaşadığı olaydan sonra Esenyurt Asayiş Büro Amirliği’ne ifade verdi. Ancak ifadesinin “Çocuğum babasının beni kovaladığını görmesin diye balkondan atladım” olarak yazıldığını gördü. Şen, “İfadem değiştirildi” diyor.
Eşi şimdi cezaevinde. Kendisi de hastanede yatağa çakılı halde, davasına bakacak avukat arıyor:
“Artık hiçbir beklentim kalmadı, tek isteğim avukattı, o da olmadı.”
Mor Çatı ve İstanbul Barosu’na başvuran fakat sonuç alamayan Şen adına avukat bulmayı Radikal Gazetesi denemeye karar verdi.
ŞİDDET VAR, KAYIT YOK İlk adresimiz Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı ‘Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’. Şiddet gören bir kadın, eğer polise başvurursa ve şiddet gördüğü ‘tespit edilirse’ koruma tahsis edilmesi ya da adli yardım sağlanması gerekiyor. Adli yardım da ‘Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’ üzerinden sağlanıyor. Genel Müdürlük, baroya başvurarak şiddet gören kadın için bir avukat tahsis edilmesini talep ediyor. Fakat Şen adına böyle bir talepte bulunulmamış. Genel Müdürlüğü aradığımızda “Bizde Şen için kayıt yok, şahsen başvuru yapıldı mı?” sorusuyla karşılaşıyoruz. Şen’in hastanede yattığını, kişisel başvurusunun mümkün olmadığını söyleyince karşılaştığımız soru ise şöyle: “İyileştiği zaman gelebilir mi?” Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nden sonra İstanbul Barosu’nu arıyoruz. Baronun avukat atama şartları arasında ikametgâh ve fakirlik belgesi var. Daha detaylı bilgi için bir avukata yönlendiriliyorum. Arayıp mesaj bıraktığım avukattan ise bir geri dönüş olmuyor.
Sonunda ‘Şiddete Son Platformu’nun avukatlarından Çiğdem Hacısoftaoğlu’na ulaşıyorum. Hacısoftaoğlu, şiddete uğrayan kadınların caresizliğine işaret ediyor. Her ildeki bürokrasi çarklarının farklı işlediğini anlatan Hacısoftaoğlu, “ İstanbul Barosu yalnız fakirlik kâğıdı ve ikametgâh isterken, Tekirdağ Barosu 10 maddelik belge isteyebiliyor. Oysa şiddet gören kadınlara şart koşulmadan hukuki destek sağlanmalı.Polisler de ne yapacaklarını bilmiyor” diyor.
Yaşadıklarımızı dinleyen Hacısoftaoğlu, bir sorunu daha ortaya koyuyor: “Bu davalara gönüllü bakmaya çalışıyoruz ama vaka çok. Biz de çaresiz kalıyoruz. Bu davalara devlet sahip çıkmalı.”
Günün sonunda Fatma Şen’e avukat bulamıyoruz. Hacısoftaoğlu’nun bir müjdesi dışında bir şey yok elimizde:
“ Mor Çatı vakayla ilgilenecek.”