Cem Sey
Mcleodganj, Hindistan
Mcleodganj Hindistan'da, Himalaya Dağları'nın eteklerinde, ikibin metre yükseklikte küçük ve kirli bir köy.
Hindistan'ı sömürge yapan İngiliz ordusunun kurduğu bu köyde, bugün başka yabancılar var.
Bunlar sömürgeci değil, mülteci olarak gelmiş.
Tibetliler.
Ülkelerine giren Çin ordusuna 1959 yılında yenilince binlerce Tibetli, ruhani liderleri Dalay Lama da başlarında, dağları aşıp Hindistan'a, Mcleodganj köyüne sığınmışlar.
Dalay Lama'nın yaşadığı, bu nedenle de Budistlerin çok kutsal kabul ettiği merkez tapınağına giden yoldaki tüm dükkanları Tibet bayrakları, Dalay Lama fotoğrafları ve "I love Tibet" yazıları süslüyor.
Çünkü dükkan sahibi Hintliler, bu köyde Tibetlilerle iyi geçinmeden yaşanamayacağının farkında.
10 Mart'ta, ülkelerinden büyük göçlerinin yıldönümünde Tibetliler merkez tapınakta bir büyük dram daha yaşıyor.
Çünkü sadece ruhani lider değil, bugüne kadar siyasi lider de kabul ettikleri Dalai Lama, bütün siyasi görevlerini en kısa sürede bırakacağını duyuruyor.
Çoluk çocuk, Tibetlilerin başı öne eğiliyor.
Sessizlik ağır; dokunsan ağlayacaklar.
O anda, tapınağın bahçesinde toplanan fotoğrafçı ve televizyonculara hâlâ gülerek el sallayanlar sadece Budizmi sonradan seçmiş, çoğu uzun saçlı, bir kısmı yalınayak dolaşan Batılılar.
Tibetçe anlamadıklarından, Dalay Lama'nın ne dediğini daha bilmiyorlar.
Zaten Dalay Lama'nın açıklaması da en başta sürgünde yaşayan Tibetlileri zor durumda bırakıyor.
Çünkü Çin sadece ruhani lider Dalay Lama'yı tanıyor, gönülsüzce de olsa sadece onun temsilcileriyle görüşüyor.
İyice yaşlanan Dalay Lama günü gelip öldüğünde, sürgündeki Tibetlileri Pekin'de artık kimse ciddiye almayacak.
Oysa Dalay Lama ve onun izindeki sürgün hükümeti tam bağımsızlık değil, Çin içinde geniş bir özerklik istemekle yetiniyor.
Ruhani lidere saygıdan sesini fazla çıkarmayan, daha çok Tibet gençliğini bünyesinde toplayan Tibet Gençlik Kongresi liderlerinden Dondup Ladar ise, son açıklamadan hiç de rahatsız değil.
"Biz zaten Dalay Lama'yı sadece ruhani lider olarak saygıyla karşılıyoruz" diyor, "yoksa o da seçilmiş bir lider değil".
Dondup'a göre, Tibet'te yaşayan Tibetlilerin büyük çoğunluğu özerklikle zaman kaybetmeden bağımsızlık istiyor.
Buna karşılık, Sürgündeki Tibet Meclisi Sözcüsü Penpa Tsering, "ya Dalay Lama'yı tanıyacaksınız ya da bağımsızlık talep edeceksiniz" diyor, "ikisi birden olmuyor."
Sırtında asker parkası, arkasında Dalay Lama ve Mahatma Gandi'nin fotoğrafları, buz gibi olmuş karanlık odasında bana sütlü çay ikram ettikten sonra Penpa, "evet" diye devam ediyor sözlerine, "Dalay Lama'nın kararı bizi çok zor durumda bırakacak.
"Sürgündeki Tibetlilerin çoğu artık buralı oldu. Gençler sorunları ve ülkeyi tanımıyor. Tibet'teki insanlar ise özerkliğin ne olduğunu bilmiyor. Çin bugünkü statüye özerklik dediği ve onlar da bunu sevmediği için, hep bağımsızlıktan söz ediyorlar."
Yani halkın cehaletinden şikayet ediyor.
Oysa birkaç saat sonra beş kilometre güneydeki Daramsala kasabasında gösteri yapan Tibetliler hiç de cahile, ülkeleriyle ilgisiz gençlere benzemiyor.
"Bağımsızlık" diyen Penpa'yı çılgınca alkışlıyorlar.
Sadece bağımsızlıktan değil, insan haklarından, kadın haklarından ve Çin'in politikası nedeniyle ülkelerinin ekolojik bir felaketin eşiğinde olduğundan söz ediyorlar.
Dağın tepesindeki Dalay Lama onları görmezden gelmiyor.
Israrla "demokrasi" diyor, "bunun için benim siyasi görevleri bırakmam lazım" diyor, "kararım uzun vadede Tibetlilere yarayacak" diyor.
Sonuçta kendi görüşlerinin reddedilmesine varacak olsa bile, demokrasi yolundan taviz vermiyor.