Wyre Davies
BBC, Reyhanlı
Reyhanlı'daki bombalı saldırının üzerinden üç gün geçti. Türkiye, Suriye rejimini suçlamaya devam etmekle beraber saldırıyı kimin gerçekleştirdiği hâlâ bilinmiyor.
Reyhanlı'da ise enkaz kaldırma çalışmalarına başlandı, ama bölge sakinleri can ve mal kaybı nedeniyle çok öfkeli.
Bazıları bunun acısını bölgedeki binlerce Suriyeli mültecilerden çıkarıyor. Oysa bombalama olayından önce onlara kucak açmışlardı.
Doktor Necip El Hadal altı ay önce Suriye sınırını geçip Türkiye'ye geldiğinde, Suriye'deki korkunç iç savaş hikayelerini dinlemiş insanlar tarafından hoşgörüyle karşılanmıştı.
Doktor Necip, eşi İsmihan ve beş çocukları, Esad rejimine bağlı askerlerin kasıtlı olarak yıktığı İdlib'deki evlerinden kaçıp kurtuldukları için şanslıydılar.
Dr Necip, "Yaralıları tedavi ettiğimi bildikleri için benden kurtulmaya çalışıyorlardı. Başıma ödül koymuşlardı" diyor.
Hadal ailesi Reyhanlı'daki sade evlerine yerleşmiş. Ürolog Dr Necip ile jinekolog eşi İsmihan, Suriyeli mültecileri ve kısmen bölge halkını tedavi eden yerel kliniklerde işe başlamış.
Ama iki gün önce herşey değişmiş.
Cumartesi günü Reyhanlı merkezinde iki araca yerleştirilmiş bombaların neden olduğu iki büyük patlama oldu. Çoğu Türk olmak üzere 46 kişi öldü. Aralarında Suriyeli mülteciler de vardı.
Türkiye saldırıdan Esad hükümetinin ajanlarını sorumlu tuttu. Şam suçlamaları reddetti. Türkiye her ne kadar Suriye savaşının içine çekilmeyeceğini ilan ettiyse de iki eski yakın müttefik arasındaki karşılıklı suçlamalar tehlikeli bir düzeye ulaştı.
Bu bombalama olayı Suriyeli mültecileri bazı yeni ve acı gerçeklerle yüz yüze getirdi.
Cumartesi günü bombaların hemen ardından oluşan kaos ortamında Dr Necip arabasıyla yaralıları yakındaki hastanelere taşıyordu.
Br ara yaralıyla birlikte hastanenin acil bölümüne girip tedavi uyguladıktan sonra döndüğünde arabasını saldırıya uğramış bir halde buldu. Çünkü arabası Suriye plakası taşıyordu.
Reyhanlı halkının çoğu Suriye'de zor durumda olan Esad muhaliflerinin acısını paylaşmakla birlikte, bazıları da Türkiye'nin sınır kasabalarına fazla sayıda mülteci gelmesinin sorunları da beraberinde getirdiğine inanıyor.
Bugün Reyhanlı merkezinde çok az sayıda Suriyeli vardı. Suriyeli olduğu tespit edilen bir kişinin hemen etrafı çevrildi, tartaklandı, itikip kakıldı, bağırış çağırışlara hedef oldu. Adam kaçıp kurtuldu.
Reyhanlı halkı öfkesinde haklı. Kasaba yıkıntı halinde; yüzlerce işyeri yıkıldı ya da hasar gördü. Can kaybının acısının azalması ise uzun zaman alacak.
Reyhanlı halkı herkesi suçluyor; Esad muhaliflerine yardım ve destek verdiği için kendi hükümetlerini, istemeden Reyhanlı'yı Esad ajanlarının hedefi haline getiren binlerce Suriyeli mülteciyi, hükümetin Suriye politikasını eleştirmekten korkmakla itham edilen medyayı.
Kasaba meydanında yıkıntıyı görüntülemek istediğimizde yerli halk bizi itip kakarak durdurmaya çalıştı.
"Hepiniz buraya geliyor ve yalanlarınızı yayıyorsunuz" diye bağırdı bir kişi. Cumartesi günkü patlamaların sağırlaştırdığı kulaklar, bölgeyi filme çekmemize izin verilmesi ricalarımı duymadı bile.
Oralarda durmanın bir anlamı yoktu. Şiddet kullanılmamıştı ama bu ilçe sakinleri öfkeliydi, şüpheliler de 'olağan olanlardı.'
Dr Necip ve ailesi olayların yatışmasını ve birkaç hafta önceki güven duygusunun yeniden tesis olmasını ümit ediyor.
"Olay üzerine herkese dışarı çıkmamalarını, fazla ortada görünmemelerini söyledim. İki gündür dışarı çıkmadık" diyor doktor Necip.
Eşi araya giriyor: "Dökülen kan hem Türk hem Suriye kanı. Bunları ayıramazsınız. Herkes acı çekiyor."
Saldırıyı kim yaptıysa tarihsel ve ticari bağları olan ve bir arada yaşayan bu iki halk arasına kasıtlı olarak husumet sokmaya çalışmış ve başarmış.
Türkiye hükümetinin bu saldırıya nasıl cevap vereceği büyük önem taşıyor.
Başbakan Erdoğan Türkiye'nin Suriye savaşının ya da bölgesel savaş ihtimalinin içine çekilmeyeceğini sürekli tekrarlıyor. Fakat Esad muhaliflerini destekleme ya da savaştan kaçan binlerce mülteciyi barındırma taahhüdünden vazgeçmesi de pek olası görünmüyor.
Doktor Necip ve ailesi Suriye rejiminden kaçabildiği için şanslıydı.
Bir gün vatanlarına geri döneceklerini biliyorlar.
Ama bir zamanlar sıcak bir karşılama gördükleri Reyhanlı'daki evlerini terk etmek zorunda bırakılmamayı ümit ediyorlar.