Yunanistan'da iktidara gelen radikal sol parti Syriza'nın lideri Tspiras, ilk yurt dışı ziyaretini Kıbrıs'a yaptı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi milletvekillerine seslenen Tsipras, Kıbrıs konusunda yeni bir şey söylemedi. Yunanistan'ın müzakerelere dönüş için ortaya koyduğu 'Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanıma' şartını yineledi. Bu söylemle Syriza, dış politikanın Kıbrıs ayağında eski hükümetlerin tutumunu devam ettireceğini göstermiş oldu.
Yeni hükümet, AB'ye ve Batıya karşı mesafeli duruşunda ve Rusya'yla ilişkilerinde de geçmiş dönemdeki hükümetlerin izinden gideceğinin sinyallerini veriyor. Ancak Syriza, dış politika konusunda Batı'yla, eski Yunan hükümetlerine göre daha fazla sorun yaşayacak.
‘Rusya da Yunanistan da Batı'nın tutumundan rahatsız'
Tarihi ve kültürel bağlarından dolayı Rusya'ya diğer Avrupa devletlerinden daha yakın bir dış politika izleyen eski Yunan hükümetlerine göre Syriza daha belirgin bir Rus yanlısı politika izleyecek gibi görülüyor. Tsipras'ın seçim zaferini kutlamak için kendisini ilk ziyaret eden büyükelçi de, Atina'daki Rus Büyükelçi oldu.
Antalya Üniversitesi Siyaset Bilimi ve uluslararası İlişkiler Bölümü'nde görev yapan ve Yunanistan üzerine çalışmaları bulunan Prof. Dr. Tarık Oğuzlu, yeni Yunan hükümetinin Rusya'ya bakışının daha iyimser olduğu görüşünde:
"Tsipras'ın üzerinde oturduğu sosyal zemin ve Putin'in üzerinde durduğu sosyal zemin arasında büyük benzerlikler var. İkisi de popülist liderler. Batının aşırı müdahaleci, politika dikte edici politikasından rahatsız oluyorlar. Örneğin Rusya'da çıkacak doğalgazı Avrupa'ya taşıyacak boru hattı projesinin ucunda, Güney Akım da olsa, söylendiği gibi Türk Akımı da olsa Yunanistan muhakkak olacak. Her şekilde Rus doğalgazından Yunanistan kârlı çıkacak.”
Yunanistan, Ukrayna krizinin ardından AB'nin Rusya'ya yönelik uyguladığı yaptırımları desteklemedi. Syriza da bu tutumunu devam ettireceğini ve yeni yaptırımlara da destek olmayacağını açıkça belirtti.
‘AB'nin endişesi Rusya'yla yakınlaşma'
Carnegie Enstitüsü editörlerinden Judy Dempsey'nin kaleme aldığı ve 29 Ocak'ta yayınlanan makalede de, Syriza'nın eski hükümetlere göre daha belirgin bir Rus yanlısı politika izlemesi halinde, Batı'ya karşı şüpheci ve sol eğilimli olan Avrupa'daki diğer partilerin de onun yolunu izleyebileceğini; bunun da AB'nin dış politikada sorunlar yaşamasına sebep olacağı üzerinde duruluyor. AB'nin bu konuda endişeli olduğunu belirtiyor:
"Syriza'yı eski Yunan hükümetlerinden farklı kılan şey, bazı bakanlarının Rusya'ya fazlasıyla yakın olması ve Ukrayna karşıtı olması. Tsipras, Mayıs 2014'te Moskova'ya yaptığı ziyarette, Kiev'i neo-Nazi'lerin limanı olmakla suçlamıştı.”
Seçim kampanyasındaki söylem yumuşadı
2008'den beri ekonomik krizle sarsılan Yunanistan'da, Avrupa Birliği (AB), Avrupa Merkez Bankası (AMB) ve Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) kredileri karşılığında uygulanan kemer sıkma politikalarına halkın verdiği tepki sonucunda, radikal sol Syriza Ocak ayında yapılan seçimden birinci parti olarak çıktı. Bu sebeple Avrupa Birliği ülkeleri seçim sonuçlarını dikkatle izledi. Ancak seçimlerin sonunda, Syriza'nın Batı karşıtı veya Rusya yanlısı radikal adımlar atamayacağı da ortaya çıktı.
Syriza seçim kampanyası sırasında kemer sıkma politikalarına son vereceğini ve AB, AMB ve IMF'ye olan borçların geri ödemesini yapmayacağını, gerekirse AB'den ayrılacağını duyurdu. Seçim kampanyası sırasında Rusya Devlet Başkanı Putin ile sıklaşan görüşmeleri de dikkat çekti. Ancak 26 Ocak'taki seçimleri kazandıktan sonra yeni hükümetin verdiği mesajlar, borçların ödenmeyeceğinin ve AB'den kopulacağının değil, geri ödemenin yeniden yapılandırılmasının sinyallerini verdi. Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varoufakis seçimden bir hafta sonra hükümetin borçları azaltma planını açıkladı; Yunanistan'ın Avrupa'ya borçların silinmesini değil borç takasını önereceğini söyledi.
AB'den ve uluslararası kuruluşlardan 317 milyar euro borç alan Yunanistan'ın yapısal ekonomik reformlar yapmasını ve kemer sıkma politikasına devam etmesini öngören ekonomik uyum programı Şubat sonunda bitecek. Ülkenin 7,2 milyar Euro'luk yeni bir mali yardıma ihtiyacı var. Bu sebeple radikal adımlar atamayacak olan Syriza, borçların yeniden yapılandırılmasını görüşmek için ziyaretlerine bu hafta başlıyor.
Prof. Dr. Tarık Oğuzlu'ya göre, Yunanistan'ı bu durumdan kurtaracak olan yine AB ve ABD olduğu için, Rusya'ya yakınlaşma belli ölçülerde kalacak:
"Yunanistan'ın NATO ve AB'ye yönelik eleştirel tutumu çok yeni bir şey değil. Rusya'yla olan bağları da… Bu çizgi devam eder Rusya için. Yunanistan'ın ekonomik krizden çıkışı Avrupa'nın elinde. Bu para Avrupa'da, ABD'de olduğu müddetçe Yunanistan çok fazla ileri gidemez. Uzun yıllar çalışmadan, üretmeden, kazanmaya dayalı Yunan eğilimi duvara toslamış durumda. Çok ciddi ekonomik yapısal dönüşüm geçirmek zorunda. Dolayısıyla Batı karşıtı radikal adımlar mümkün değil.”
ABD Başkanı Barack Obama da, borçların yeniden yapılandırılması konusunda Syriza'yı eleştiren AB devletlerine yönelik olarak 2 Şubat'ta yaptığı açıklamada, "Ekonomik krizle uğraşan bir ülkeyi daha fazla sıkıştırmanın anlamı yok” dedi.
NATO'da geri adım
Syriza, 2013'deki parti kongresi sonuç bildirgesinde NATO'ya ve İsrail ile ilişkilere de karşı olduğu notunu düşmüştü. Yunanistan'ı, Avrupa, Balkan ve Ortadoğu ülkesi olarak tanımlayan Syriza, temel dış politika ilkelerini de "NATO'dan çekilme, ülkedeki bütün yabancı askeri üslerin kapatılması, Yunanistan'ın Ortadoğu çatışmalarına neden olabileceği için İsrail ile bütün askeri işbirliğine son vermesi, Yunanistan sınırları dışında kalan savaş bölgelerinde Yunan askeri bulundurulmaması” olarak açıklamıştı.
Ancak seçimlerin yapılmasına az bir zaman kala 14 Ocak 2015'de twitter üzerinden dış politikaya ilişkin soruları yanıtlayan Syriza lideri Tsipras, bu konuda da geri adım atmış, Yunanistan'ın NATO içindeki rolünü desteklediklerini ancak NATO karşısında boyun bükmeyeceklerini ve uluslararası meşruluk ilkesi çerçevesinde hareket edeceklerini söyledi. Tsipras, Avrupa ve Arap ülkeleri arasında da barış köprüsü olmak istediklerini ve Filistin'i destekleyeceklerini vurguladı.
‘Türkiye ile ilişkileri etkilenmez'
Prof. Dr. Oğuzlu'ya göre Tsipras'ın seçimi kazandıktan sonra Kıbrıs'a yaptığı ilk yurt dışı gezisinde söyledikleri, Kıbrıs konusunda bir değişimin olmayacağını gösterse de, bu Türkiye ile gelişen ilişkilerde olumsuz bir seyir olacağı anlamına gelmiyor:
"Tsipras Lefkoşa'da Türkiye'nin pek hoşuna gitmeyecek açıklamalar yaptı. Yeni savunma bakanı da biraz şahin bir kişi. Türkiye rahatsız olabilir bu anlamda. Ancak ben İsmail Cem ile başlayan ‘sirtaki diplomasisi' diye adlandırılan süreç devam eder diye düşünüyorum. Türk-Yunan ilişkileri ciddi sarsıntı yaşamaz. İki ülkenin ilişkileri, Güney Kıbrıs'tan bağımsız olabilir. Yunanistan her zaman yüzü batıya dönük bir Türkiye görmek ister. AB içinde yalnızlaşan Türkiye'yi bir şekilde koruyup gözeten bir Yunanistan bile görebiliriz.”
Kaynak: Al Jazeera
UCM: Hırvat ve Sırplar soykırım yapmadı