Denit Azam'ın dün gece yarısı Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği'nden Haluk Aykan tarafından telefonla aranmış. Konu, Taksim'deki parktaki ağaçların sökülmesi.
Atam, sabahın erken saatlerinden itibaren ağaçların sökülmesini engellemek için parkta toplananlardan biri.
Sabahtan beri burada olanları sakin bir sesle anlatıyor ama cümleleri içinde "çevik kuvvet", "çukur", "itmeye çalıştılar", "barikat" ifadeleri geçiyor.
Dün gece başlatılan nöbet gündüz de devam ediyor. Eylemcilerin sayısı geceye göre artmış. Yaklaşık 200 kişi burada. Polis çalışmak için hazırlık yapan kepçenin önüne barikat kurmuş, kepçeyi eylemcilerden koruyor. Eylemcilerin amacı ise ağaçların köklerini kepçenin dişlerinden korumak.
Neden diye soruyorum Deniz Atam'a. Birkaç ağaç neden bu kadar önemli sizin için?
"Vatandaşlık görevimizi yapıyoruz burada," diyor ve ekliyor: " 'Birkaç ağaç yıkılsın ne var ki'nin sonu 'AKM de yıkılsın, Muhsin Ertuğrul da yıkılsın, Emek de yıkılsın'a gidiyor. Birkaç tane ağaç onların buraya yapacakları Toplu Kışlası'ndan ve kazanacakları milyarlardan çok daha değerli."
Gezi Parkı'ndaki ağaçların bir kısmı halihazırda işaretlemiş durumda ve Topçu Kışlası projesinin onaylanması halinde kesilmeleri söz konusu. Fakat dün gece "yerinden edilmeye" çalışılan ağaçlar bunlardan değil. Gezi Parkı'nın Maçka tarafındaki ağaçlar söz konusu.
Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği'nden ressam Haluk Aykan, buradaki ağaçların kaldırılmasının muhtemelen hesap hatasından kaynaklandığını söylüyor: "Dün geceden beri izin soruyoruz. Kimsenin bu ağaçların sökülmesi için izni yok."
Ağaçlar için mücadele edenlere polisin yanıtı ise sert. Kepçenin çalışmasıyla birlikte eylemcilerin tepkisi artarken polisin müdahalesi de şiddetini artırıyor.
Kepçenin önüne kurulan barikata yüklenen eylemcilere biber gazı spreyi sıkılıyor. Gaz, yakındaki eylemcilerin yüzüne geliyor doğrudan. Yüzü biber gazı spreyinin bembeyaz köpükleriyle kaplı olan bir kız ne görebiliyor ne hareket edebiliyor. Arkadaşları taşıyarak hastaneye götürüyorlar kızı. "Su sürmeyin yüzünüze, yakıyor." diye seslenenler oluyor.
Bir eylemci yıkım sırası gelen ağaca çıkıyor. "Hadi şimdi yıkın bakalım!" diyor eylemciler.
Eylemcilerin kararlılığı bu müdahaleler sırasında bazen kırılıyor. Birisi biber gazından kaçanlara sesleniyor: "Bu park bizim arkadaşlar! Nereye kaçıyorsunuz?"
BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in ağaçların sökülmesi için izin kağıdını istemesiyle başlayan müzakereler çevik kuvvet polisinin parkı terk etmesiyle, kepçenin motorunun durmasıyla sona eriyor. Eylemciler coşkuyla alkışlıyor...
Önder açıklama yapıyor: "Taksim'e çıkın bakın, fakir fukaranın çay parası vermeden oturacağı tek yer burası."
Eylemciler yine de parkı terk etmiyor. Ağaçların gölgesinde, ağaçlara borç ödeniyor. Yanlarından geçerken birinin arkadaşına "Söktürmeyiz abi" dediği duyuluyor.