ANKARA (İHA) - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in 'Devlet Hava Meydanları Genel Müdürlüğü işletiminde bulunan hava alanlarının özelleştirilmesini düzenleyen' madde ile ilgili vetosuyla karşılaşan ve kamuoyunda 'torba yasa' olarak bilinen ancak TBMM Plan Bütçe Komisyonu'nda veto gerekçesi çerçevesince yeniden düzenlenerek Genel Kurul'a indirilen yasa, kabul edildi. Bu arada, CHP ile AK Parti arasında 'Türkiye satılıyor" tartışması yaşandı.
TBMM Genel Kurulu'nda yaklaşık 50 kanunda değişiklik öngören ve kamuoyuna 'torba yasa' olarak yansıyan yasa ele aldı. Yasa, Cumhurbaşkanı Sezer tarafından veto edilmişti. Genel Kurul'da, veto edilen 33. madde ele alındı. Komisyonlarda verilen önergelerle maddede veto gerekçesini ortadan kaldıracak değiştirilmişti.
Dolayısıyla yeni düzenleme ile hava alanları ve bunların terminallerinin 49 yıllığına kiralama ya da işletme hakkının devrine imkan sağlanırken, ihalenin Özelleştirme Kanunu hükümlerince yapılması imkanı getirildi. İhalelerde değer tespiti 6 kişilik komisyonca gerçekleştirilecek.
Yeni düzenlemeye göre ihaleler ise 6 kişilik bir komisyonca Özelleştirme Kanunu'nda yer alan yöntemlerle yapılacak ve ihale komisyonunca alınan karar, Devlet Hava Meydanları İşletmeleri (DHMİ) Yönetim Kurulu'nun kararı ile kesinlik kazanacak. Bu birimlerde çalışan personel, pozisyonlarına uygun olarak, DHMİ'nin diğer birimlerinde görevlendirilecek.
"SİZ ÜLKEYİ DE SATARSINIZ" TARTIŞMASI
CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, yasanın görüşmelerinin son bölümünde Genel Kurul kürsüsünden AK Parti'nin özelleştirme politikasını eleştirdi. Kendilerinin devletçi, laik olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, bu ilkelerden vazgeçmediklerini de belirterek, AK Parti'lilerin CHP'ye gelmeleri halinde kendi devletçilik anlayışlarını anlatabileceğini ifade etti.
Kılıçdaroğlu, açıklamalarında AK Parti Hükümeti'nin özelleştirme politikalarını da eleştirdi. Özelleştirmeden AK Parti Hükümeti'nin her şeyi satma mantığı taşıdığını öne süren Kılıçdaroğlu, "Kendi ulusal özel sektörünüze dahi sahip çıkmıyorsunuz çünkü sizin özelleştirme mantığına sahipsiniz. 'Sat kurtul', 'elinden çıkar', siz elinizden gelse neredeyse ülkeyi bile satarsınız" dedi.
Bunun üzerine AK Parti sıralarından Kılıçdaroğlu'na sert tepkiler geldi. Bazı AK Parti'liler ayağa kalkarak kürsüye doğru hareket etti. Ancak oturumu yöneten TBMM Başkan Vekili Ali Dinçer, ortamın daha fazla sertleşmemesi için oturuma ara verdi. Uzun aranın ardından Kılıçdaroğlu kürsüye çağrıldı. Bu arada tutanaktan Kılıçdaroğlu'nun sözleri okundu. Ardından Kılıçdaroğlu, kürsüye geldi. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Hepinizden önemli bir tepki geldi. Öncelikle tepkiyi gösteren bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum. Çünkü bu parlamentoda görev yapan her parlamenterin görevi, Türkiye Cumhuriyeti'ni yükseltmek, onu onurlu bir devlet kişiliğini de korumaktır. Burada yaptığım konuşmanın ana felsefesi şöyle; daha önce buraya gelen AK Parti'li hatip CHP'nin özelleştirme ve devletleştirme konusunda çarpıttı. Biz kendisinden özür dilemesini istedik. Özür dilemedi. Biz kendi ulusal değerlerimizin yabancılara pazarlanmasına karşıyız. Ulusal değerleri pazarlama şeklinde olmamalı bu. Emperyalizm bir ülkeye ordularıyla gitmiyor. Eğer bir ülkenin alüminyum tesislerini, finans kesimini, petro-kimya tesislerini, televizyonlarını, demir çelik sanayisini, telefonu Turkcell'i yabancılara satan bir ülkeye ne ad verilir. Biz şunu istiyoruz; bu ülkede hiç kimsenin ülke topraklarını pazarlamaya gücü yetmez. Bu ülkede çok şey gördük. Sözlerime farklı ve yanlış anlamalar getiriliyorsa, siz farklı anlamlar yüklüyorsanız, ben sizin anladığınız manada anlamlar kullanmadım. Bu yasanın Türkiye'nin çıkarları lehine olmayacağını ve olumsuz oy kullanacağımı belirtiyorum."
KILIÇDAROĞLU'NUN GENEL MÜDÜR İKEN VATAN HAİNLERİYLE İLGİLİ SORUŞTURMA GEÇİRDİĞİ İDDİASI
Ardından kürsüye AK Parti Grup Başkan Vekili Faruk Çelik geldi. Usul hatası yapıldığı gerekçesiyle usul üzerinde söz alan ve TBMM Başkan Vekili Ali Dinçer'i eleştiren Çelik, başkan vekilinin 3 gündür Genel Kurulu yanlış yönettiğini savundu. Bu gerginliklere başkanlığın tutumunun sebep olduğunu ileri süren Çelik ise şunları söyledi:
"Bunu biz özel görüşmemizde de başka görüşmelerde de defalarca söyledik. Kılıçdaroğlu'na bunu yakıştıramıyorum. Kılıçdaroğlu'nun burada gelip özür dilemesidir. Sizin dininiz imanınız para gibi şeyler kullandınız. Yönetime aittir bu. Bütün sıkıntı buradan geliyor. Sayın Kılıçdaroğlu, biz dönüp sizin eski defter mi açalım? Bu millet, SSK genel müdürü iken vatan satanlarla ilgili geçirdiğiniz soruşturmaları hatırlamıyor mu? Bunları mı konuşalım? Bu millet vatanın kimin sattığını kimin canına dişini takarak akıttığını iyi biliyor. Bildiği için de sizi hep bir marjinal bir kesim olarak tutmuştur kenarda. Mustafa Tina arkadaşımızın özelleştirme ile ilgili söylediğini nazik ifade ile CHP'nin özelleştirme mantığını eleştirmek son derece doğru. Siz bizim özelleştirme uygulamalarımızı eleştirebilirsiniz. Ama siz 'vatan satan' diye bir ibareyi burada kullanmak veya benzer ifadeleri kullanmayı nasıl kendinize yakıştırıyorsunuz? Sizleri kınıyorum. Sayın başkan, sizleri de kınıyorum. Sayın Kılıçdaroğlu, mutlaka Genel Kurul'dan tüm meclisten özür dilemelisiniz."
Ardından CHP Grup Başkan Vekili Haluk Koç söz aldı. TBMM Başkan Vekili Ali Dinçer'i savunan Koç, şöyle dedi:
"CHP bu ülkenin temel taşlarından biridir. Kılıçdaroğlu gerekenleri söyledi. Özelleştirme ,Türkiye'de bundan önceki iktidarlar döneminde de hukuki yapısı tam oluşturulmadan çok farklı boyutlarda yer almıştır. Türkiye önemli bir coğrafya. Kısa orta ve uzun vadeli çok farklı grupları üzerinde stratejileri olan bir ülke. Bu coğrafyada yaşayan bizler, farklı duyarlılıklarımızın olması gerekir. Tepkileriniz için teşekkür ederiz. Tepkilerinizi kabarttıysak gerçekten teşekkür ediyoruz."
"YABANCILARA EN ÇOK TOPRAĞI CHP SATMIŞ"
Daha sonra kürsüye AK Parti Grup Başkan Vekili Salih Kapusuz geldi. "Biz bir haftanın üç günü çalışıyoruz" diyen Kapusuz, şöyle konuştu:
"Şu üç günde zat-ı alinizin yönettiği Meclis'te ne yaptık? Bu Meclis sizin istediğiniz gibi keyfi yönetilemez. Burada bir kural var; yanınızda uzmanlarınız var. Arkadaşlara sorarsanız, tarafsız bir yönetimde nelere dikkat edeceğinizi söylerler. Onların görevi de budur. Bu grupta en az kendisi kadar vatanı seven insanlar var. Bizim sizlerden şüphemiz yok. CHP bir hususta kararını vermelidir. 55 bin rakamı mı, 8 bin 500 rakamı mı, 7 bin 500 rakamı mı büyük? Elbette 55 bin. Resmi rakamları getirdim. CHP iktidarda bulunduğu 1934'ten 1950'ye kadar 7 bin 740 dönüm, 62'de 73'de 77'de CHP iktidarında 77 bin dönüm, bu vatanı satmak mı? Niye gocundunuz. 57. Hükümet döneminde 8 bin 500, AK Parti iktidarı döneminde de 7 bin 500 dönüm."
Kapusuz, son günlerde Meclis'te gerginlik ortamına doğru bir gidişin olduğunu söyleyerek, bunu kendilerinin istemediğini ve buna katkı vermediklerini ifade etti. Kapusuz, Kılıçdaroğlu'ndan özür dilemesini istedi.
"BİR KARIŞ TOPRAK SATAN, SATMAYA KALKAN, BİZİ KARŞISINDA BULUR"
Ardından kürsüye Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin geldi. Şu ana kadar TBMM'nin 1 maddelik kanunu görüşüp çıkaramadığını ifade eden Şahin, "Bir milletvekilinin bir meclis başkanının bu gün vatan için millet için ne yaptım ne kadar ürettim demesi, o gün için devlet için vatan için önemli çalışmalar yapmışsa, bir yerine 10 maddelik 30 maddelik kanun çıkarmışsa, onunla övünç duyması manevi olarak haz duyması gerekir" dedi.
CHP'li Koç'un 'İncirlik üssü' ile ilgili kendisinin açıklamasını eleştirerek, 'özrü kabahatinden büyük' demesini de değerlendiren Şahin, şöyle konuştu:
"Bugün bazı gazetelerde Dışişleri Bakanlığı'ndan Başbakanlığa bir kararname geldiği ifade ediliyor. Ben aynen şunu söylemiştim; Bakanlar Kurulu üyesi olarak böyle bir kararname gelmedi. İçeriğinden haberim yok. Dışişleri Bakanlığı'yla görüşmüş değilim. Ama bizim hükümetimizde kararnameler gelir tartışılır, imzaya açılır. Böyle bir görüşme yapılmadığı için, benim böyle bir kararnamenin arka planından bilgim yok. 'Özrü kabahatinden büyük' değerlendirmesinde bulundular. Biz incelemeden, araştırmadan milletin faydasına mıdır, zararına mıdır, incelemeden bunun altına imza atmayız. Sayın Kılıçdaroğlu'nun o talihsiz beyanı bizi değil kendisini mahkum etmiştir. Bu sözün mutlaka bedeli var. Bu bedeli yargı önünde mutlaka ödeyecek. Bu ülkenin bir karış toprağını pazarlayan, satan, pazarlamaya kalkışan, satmaya kalkışan, önce bizi karşında bulur. AK Parti grubunu, AK Parti Hükümeti'ni karşısında bulur."
Bir toprak parçasının devletin hükümranlık alanından çıkarılmasıyla mülk satışının yapılması arasında fark olduğunu kaydeden Şahin, Türk vatandaşlarının, iş adamlarının Almanya'da ABD'de İngiltere'de mülk satın aldığını, işçi çalıştırdığını hatırlatarak, "Onlar da oradan mülk aldılar ama o ülkenin kurallarına denetimlerine tabiler. Mülk alıyorlar ama bizim yasalarımıza tabiler. Onu dışarıya gelip götürecek değiller" diye konuştu. Bütün uyarılara rağmen, CHP'li Kılıçdaroğlu, AK Parti'lilerin 'özür' talebini yerine getirmedi.
Daha sonra kanun oylandı ve kabul edildi.