HABER

TBMM'den 'Soykırım' yayını

ANKARA (İHA) - TBMM'de "Ermeni Sorununun Gerçeği" konulu bir konferans veren Tarihçi Prof. Dr. Justin McCarthy'nin verdiği konferansın İngilizce olarak kitaplaştırma çalışmaları başladı.

McCarthy, konferansında, Türklerin Ermenilere soykırım yapmadığını belgelerle açıklamış ve "Türklerin bu baskıya pabuç bırakmayacağını biliyorum. Türkler boyun eğmeyecektir; çünkü, boyun eğerlerse yanlış bir şey yapacaklarını çok iyi biliyorlar. Sizden bir giriş ücreti olarak yalan söylemenizi talep eden bir kuruluşa üye olmak doğru olur mu? Dürüst bir kişi, eğer sen yalan söyleyip babanın katil olduğunu itiraf edersen bize katılabilirsin diyen bir kuruluşa üye olur mu? Ben, Avrupa Birliği'nin Ermeni milliyetçilerin taleplerini reddedeceğini ümit ediyorum ve buna güveniyorum. Ermeni milliyetçilerinin Avrupa'nın iyiliğini düşünmediğini anlayacaklarına eminim. Fakat, Avrupa Birliği'nin talebi ne olursa olsun, ben Türkler'in onuruna inanıyorum. Türkler'le ilgili bilgiler, bana hiçbir zaman Ermeni soykırımı olduğu gibi yanlış bir şeyi itiraf etmeyeceklerini gösteriyor. Ben, Türkler'in dürüstlüğüne inanıyorum. Ben Türkler'in işlemedikleri bir suçu itiraf etme baskılarına karşı çıkacaklarını biliyorum" demişti.

TBMM'nin sözde Ermeni soykırımı konusunda Türkiye'ye yapılan baskılara karşı harekete geçerken, bir yandan da yayın atağı yürütüyor. Polonya Meclisi'nden TBMM'ye yapılacak ziyaretlerin TBMM Başkanı Arınç'ın talimatıyla iptal edilmesi üzerine kitap çalışmaları da sürüyor. 24 Mart 2005 tarihinde TBMM Eski Senato Salonu'nda "Ermeni Sorununun Gerçeği" konulu bir konferans veren Tarihçi Prof. Dr. Justin McCarthy'nin konuşmaları İngilizce'ye çevrildi. Önümüzdeki günlerde baskı işlemi tamamlanacak olan kitap, başta AB ülkeleri olmak üzere ABD ve Rusya Parlamentoları'na gönderilecek. McCarthy, konferansında, Türkler'in soykırım yapmadığını açıklamış ve şu ifadelere yer vermişti:
"Ben Türk değilim; bu, tabii ki Türkiye'nin sorunu. Ama, siyaset bilimcisi de değilim, politikacı da değilim, ben bir tarihçiyim. Bu konuyu ele almamın sebebi de, aslında tarihi bir sorun olması. Bir tarihçi olarak, bir grup ya da herhangi bir ülke kendi tarihi hakkında yalan söylemeye zorlandığında çok kızıyorum. Burada bahsettiğim siyasi sorun, Avrupa'nın Türkiye'ye yaptığı çağrılarla ilgili. Avrupa'ya göre, Türkiye, AB'ye girmeden önce, Ermeni soykırımını itiraf etmeli. Ben, buna çok kızıyorum. Türk tarihi hakkında yalan söylemeyi kabul ederek, Türkiye Avrupa'ya girecekmiş. Ben çok iyi biliyorum, sizler de biliyorsunuz ki, böylesi bir itiraf her şeyi çok daha kötü hale getirecektir. Bugün Ermeni milliyetçileri, Avrupa Parlamentoları'nda, Amerika Kongresi'nde 'Sadece biz Türkiye'nin soykırımı kabul etmesini istiyoruz, ondan sonra hiçbir talebimiz yok' diyorlar. Amerika'da bir görevliyle konuşmuştum. Bana dedi ki, 'Türkler, evet yaptık, kusura bakmayın desinler, ondan sonra her şey unutulsun.' 'Acaba Türkler gerçekten soykırım yaptı mı sizce?' diye sordum. 'Vallahi bilmem' dedi. 'Benim için fark etmez' dedi. Ben de dedim ki, 'Türkler hiçbir zaman babaları, büyükbabaları hakkında yalan söylemezler.' 'Çok safsın' dedi bana. Esas saf olan oydu, çünkü Ermeni milliyetçilerinin bir özürle yetineceğini zannediyordu. Ermeni milliyetçilerinin planları, yüz yıldır değişmedi. Doğu Anadolu'da ve Güney Kafkaslar'da bir Ermenistan kurmak istiyorlar, Buralarda yaşayan halkın isteğinin hilafına. Ermeni milliyetçileri, planlarını gayet net bir şekilde ortaya koydular. Öncelikle, Türkiye Cumhuriyeti bir Ermeni soykırımı olduğunu itiraf edecek ve özür dileyecek. İkinci olarak, Türkler tazminat ödeyecekler. Üçüncü olarak, bir Ermeni devleti kurulacak. Milliyetçiler, bu devletin sınırları hakkında da çok net bir fikre sahip. Burada gördüğünüz harita, Taşnak Partisi'nin ve Ermeni Cumhuriyeti'nin programını temel alıyor. Ermeni milliyetçilerinin hak iddia ettiği önemli topraklar var burada, Türkiye'de üzerinde hak iddia edilen bölgeler ve dünyadaki Ermeniler'in toplam sayısı da gösterilmiş. Ermeniler istedikleri şeyi alabilirlerse ve dünyadaki her Ermeni kökenli kişi Doğu Anadolu'ya gelecek olsa bile, sayıları, şu an orada yaşayan Türk vatandaşlarının yarısı kadar olacaktır. Tabii, California'da yaşayan, Massachusets'te, Fransa'da yaşayan Ermeniler, hiçbir zaman, büyük sayıda Doğu Anadolu'ya gelmeyeceklerdir. Yeni Ermenistan'ın nüfusu, belki en iyi ihtimalle dörtte 1 Ermeni olacaktır. Peki, böyle bir devlet uzun süre ayakta kalabilir mi? Evet, kalabilir, kalabilir ama, bunun için, Türkler'in sınır dışı edilmesi gerekiyor. Ermeni milliyetçilerinin 1915'teki politikası da buydu, yarın da politikaları aynı olacak. Ermeniler'in iddialarını çok iyi bir şekilde anlamamız lazım. Bu iddialar tarihe dayanmıyor. Çünkü Ermeniler 900 yılı aşkın bir süredir Doğu Anadolu'yu yönetmiş değil. İddiaları kültüre de dayanmıyor, çünkü ayaklanmacılar ve Ruslar, bütün bu barışı bozana kadar, Ermeniler ile Türkler aynı kültürü paylaşmaktaydı. Ermeniler, Osmanlı sistemine gayet iyi entegre olmuştu, Ermeniler'in çoğu Türkçe biliyordu, Türkler'le aynı yemekleri yiyor, aynı müziği dinliyor, aynı tür evlerde yaşıyorlardı. Ermeniler'in iddiaları, demokrasi inancına dayanmıyor. Ermeniler, yüzyıllardır Doğu Anadolu'da çoğunluk değil ve şu anda da burada küçük bir azınlık olabilirler ancak. Bu iddialar, milliyetçi ideolojiye dayalı ve bu ideoloji değişmeden kalmış durumda. Bu ideoloji 1895'te aynıydı. 1915'te aynıydı, 2005'te de aynı. Burada yaşayan halkların hakları ne olursa olsun, tarih bize gösteriyor ki, Ermeni milliyetçileri, Türkler gerçeği bir tarafa bırakıp Ermeni soykırımı olduğunu söylese bile sona ermeyecektir. Erzurum ve Van'ı istemeye devam edecekler, Türkler özür dilese bile, işlemediği bir suç için özür dilese bile, bu ortadan kalkmayacak. Çabaları artacak. Diyecek ki, 'A bak, Türkler itiraf etti. Yapmışlar demek ki, bu suçun bedelini ödemek zorundalar.' Türkler'in soykırımı itiraf etmesi gerektiğini düşünen kişiler, Türkler'in tazminat ödemesi gerektiğini de söyleyecek ve sonra, Türkler'in, Erzurum'u, Van'ı, Elazığ'ı, Sivas'ı, Bitlis'i ve Trabzon'u Ermenistan'a vermesi gerektiğini de düşünecektir. Ben, Türkler'in bu baskıya pabuç bırakmayacağını biliyorum. Türkler boyun eğmeyecektir. Çünkü, boyun eğerlerse yanlış bir şey yapacaklarını çok iyi biliyorlar. Sizden bir giriş ücreti olarak yalan söylemenizi talep eden bir kuruluşa üye olmak doğru olur mu? Dürüst bir kişi, 'Eğer sen yalan söyleyip babanın katil olduğunu itiraf edersen bize katılabilirsin' diyen bir kuruluşa üye olur mu? Ben, Avrupa Birliği'nin Ermeni milliyetçilerin taleplerini reddedeceğini ümit ediyorum ve buna güveniyorum. Ermeni milliyetçilerinin Avrupa'nın iyiliğini düşünmediğini anlayacaklarına eminim. Fakat, Avrupa Birliği'nin talebi ne olursa olsun, ben Türkler'in onuruna inanıyorum. Türkler'le ilgili bilgiler, bana hiçbir zaman Ermeni soykırımı olduğu gibi yanlış bir şeyi itiraf etmeyeceklerini gösteriyor. Ben, Türkler'in dürüstlüğüne inanıyorum. Türkler'in işlemedikleri bir suçu itiraf etme baskılarına karşı çıkacaklarını biliyorum. Bu dürüstlüğün bedeli ne olursa olsun, Türkler'in dürüst olduğuna inanıyorum. Türkler'in kendi tarihleri hakkında yalan söylemeyeceklerini biliyorum. Türkler'in, atalarının katil olduğunu hiçbir zaman söylemeyeceklerini biliyorum. Ben, Türklere inanıyorum."

"Ermeni Sorununun Gerçeği" konulu konferansta Türk Parlamentosu'na hitap etme fırsatını verdiği için Arınç'a teşekkür eden Prof. Dr. Justin McCarthy, "Türkler hakkında söylenen yalanlarla mücadele için elimden gelen her şeyi yapacağım. Ayrıca, size ve Türk Parlamentosu'na yardımcı olabilecek herhangi bir şey için lütfen bana güveniniz" dedi.

En Çok Aranan Haberler