Daily Telegraph gazetesi savunma editörü ve yazarı on Coughlin bugünkü yazısında, 'Türkiye'deki mevcut iktidarın sürmesi durumunda, Türkiye'nin AB için güvenilir bir müttefik olarak görülmesinin çılgınca olacağı' görüşünü savundu.
Yazısının başında Coughlin, 'birçok Batılı için bir Türk çarşısında alışveriş yapmanın çok keyif alınan bir deneyim olmadığını, özellikle alışverişin sonunun sevimsiz olduğunu, çünkü sonda kabul edilen parayla aslında bir gaspın mağduru haline gelinmiş olunduğunu' belirtiyor.
Coughlin, göçmen kriziyle ilgili anlaşmanın ardından, 'Avrupa liderleri de muhakkak böyle hissediyor olmamalılar' diye yazıyor.
AB üyelik sürecinde, AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerde inisiyatifin AB'de olageldiğini söyleyen Coughlin, bu durumun göçmen krizi söz konusu olduğundaysa değiştiğini belirtiyor:
"(…) Kozlarını elinde bulunduran Brüksel'di. Ankara tarafından AB'ye girmek için üstlenilen çeşitli inisiyatifler Brüksel'in (Kıbrıs üzerine uzun zamandır süren ihtilafı çözmekten Türkiye'nin üzücü insan hakları sicilini iyileştirmeye kadar) talepleri tarafından engellendi.
"Şimdi ise, göçmen krizi sayesinde masalar önemli ölçüde ters döndü (…)."
Coughlin daha sonra AB ve Türkiye arasındaki göçmen krizi anlaşmasının detaylarını anlatıyor ve Türkiye'nin AB'ye şantaj yaptığı yorumunda bulunuyor.
Yazar, ortadaki durumun Türkiye'nin Avrupa ile ilişkilerini iyileştirmeyeceğini belirtiyor ve özetle şu görüşleri savunuyor:
"(…) Türkiye'nin hâlâ AB'ye girmekle ilgilenmeye devam ettiği fikri sadece kötü bir şaka olarak tarif edilebilir. Davutoğlu'nun Brüksel'de Merkel'e yönelik diplomatik girişiminden sadece birkaç gün önce Türkiye'de çevik kuvvet polisi, Türkiye'nin ana akım hükümet karşıtı gazetesi Zaman'ın bürolarını basmakla, kıdemli gazetecilerini gözaltına almakla, göstericilere biber gazı sıkmakla meşguldü."
"Bunun, basın özgürlüğü dâhil olmak üzere takıntılı bir şekilde tüm insan haklarının korunmasının peşinden koşan AB gibi bir örgüte ciddi bir şekilde üye olmak isteyen bir ülkenin davranışı olamayacağını" belirtiyor Coughlin ve ekliyor:
"Erdoğan, Türkiye'nin hâlihazırda yaklaşık 3 milyon Suriyeli mülteciyi barındırmanın peşinde koştuğunu ve ülkesinin göçmen akınıyla baş edemediğini iddia etmeyi seviyor.
"Ancak şunu rahat bir şekilde gözünden kaçırıyor ki, Türkiye eğer cihatçıların sınırlarını serbest bir şekilde geçip Suriye ve Irak'taki savaş bölgelerine gitmesine engel olsaydı şu anki konumunda olmazdı."
Coughlin, 'dahası Türkiye'nin IŞİD militanlarıyla bağları olduğunun iddia edildiğini' belirtiyor ve 'son dönemlerde İngiltere'ye geri dönen ve ülke güvenliğini tehdit eden cihatçıların birçoğunun dönüşünde, Türkiye'nin denetlenmeyen göç yollarını kullandığını' belirtiyor.
Coughlin'e göre, 'eğer Türkiye Avrupa'ya yakınlaşmak istiyorsa IŞİD ve diğer İslamcı kökenli terör gruplarını izlemede çok daha ön etkin olmalı'.
Yazının sonunda Coughlin, 'şu anda göçmen krizi nedeniyle çaresiz kalan AB'nin Türkiye ile işbirliği yapsa da uzun vadede, Türkiye'deki mevcut iktidarın sürmesi durumunda, Türkiye'nin güvenilir bir müttefik olarak görülmesinin çılgınca olacağını' yazıyor.