HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Tiroid Nodülü’nün çözümleri

Doç. Dr. Başar Sarıkaya, sık karşılaşılan bir sağlık sorunu olan Tiroid Nodülü’nün girişimsel radyoloji çözümleri ile ilgili bilgi verdi.

Tiroid Nodülü’nün çözümleri

Amerika’da uzun yıllar Girişimsel Radyoloji ve Nöroradyoloji alanlarında çalışan Doç. Dr Başar Sarıkaya, şunları söyledi:

"Tiroid bezi boynumuzda bölünür ve metabolizma hızını ayarlayan tiroid hormonunun salgılanmasından sorumludur. Tiroidde yer kaplayan oluşumlara nodül adı verilir. Tiroid nodüllerine nispeten sık olarak rastlanır ve toplumun yaklaşık yarısında hiçbir şikayet ya da kötü etkiye yol açmadan varolabilirler. Yaş ilerledikçe diğer pek çok durumda olduğu gibi tiroid nodüllerinin görülme olasılığı da artar. Tirod nodülleri kadınlarda daha sıktır. Tiroid kanseri görülme olasılığı da bu nedenle kadınlarda erkeklere kıyasla daha fazladır; ancak bir nodülün kanserli olma ihtimali erkekte saptanırsa biraz daha yüksektir".

Vücuttaki herhangi bir organda olduğu gibi yeni bir büyüme saptandığında doktorların biraz hassas davrandığını kaydeden Sarıkaya, "Bunun nedeni bu büyüme yada nodülün kanserli olma ihtimalidir. Tiroid bezindeki nodüllerin %10’dan az bir kısmı kanseri temsil eder. Tiroid nodüllerinin büyük bir kesimi ise zararsız doku büyümesi anlamına gelen bir kapsül ile çevrili “adenom”dur" dedi.

Sarıkaya şunları söyledi:

"Tiroid bezinde nodül saptanan hastalar ayrıntılı bir tıbbi öykü ve fizik muayene ile değerlendirilmelidir. Nodülün ilk ortaya çıktığı zamanın sorgulanması, eşlik eden ağrı ve diğer rahatsızlık hissi, tiroid hastalığı semptomları ve aile öyküsü sorgulanmalıdır. Hastanın yaş ve cinsiyeti de ayrıca göz önünde tutulmalıdır. Geçmişte baş ve boyun bölgelerine çeşitli nedenlerle radyasyon uygulanmış hastalar ayrıca yüksek risk taşımaktadır. Daha önce de belirtildiği erkeklerde fizik muayenede nodül saptandığında bunun kanserli olma ihtimali kadınlara kıyasla daha yüksektir. Fizik muayenede, nodülün büyüklük ve çeşitli özellikleri ele alınır. Yumuşak mı, sert mi? Yutkunma ile hareketli mi yoksa sabit mi? Birden fazla mı nodül var? Boyundaki lenf bezelerinde bir büyüme söz konusu mudur? Nodül dokunma ile hassas mı?

Aşağıda tiroid nodüllerinin kanserli olma olasılığını arttıran faktörlerin bir listesini bulabiliriz:

Yaş: 30 yaş altı ve 60 yaş üstünde görülen nodüller yine çocukluk çağı nodülleri ile birlikte daha risklidir.
Yutkunma zorluğu ve ses kısıklığı gibi eşlik eden yakınmalar
Baş ve boyun bölgesine öncesinde radyasyon uygulanması
Fizik muayenede sert ve sabit nodül
Eşlik eden büyümüş lenf bezeleri
Ailede tirod kanseri öyküsü

Nodüller çok sayıda ise veya sintigrafi adı verilen nükleer tıp görüntülemesinde fonksiyonel (veya “sıcak”) olarak tanımlanıyorsa daha az kuşku uyandırır.

İlk değerlendirmeden sonra kan testleri veya görüntüleme tetkikleri planlanabilir. Değerlendirmede belki de en kritik nokta “ince iğne aspirasyon biyopsisi” adı verilen işlemdir.

Kanser ihtimalini dışlamak veya teyit etmek ve varsa tipini belirlemek amacıyla doku elde etme işlemine biyopsi adını veriyoruz. Tarihsel olarak “core biopsy” adı verilen ve tiroidden ince bir iğne yardımı ile şerit şeklindeki bir dokunun kesilip alınması yakın zamana dek tiroid bezinden örnekleme amacıyla kullanılan tek yöntemdi. Bugün ise, hasta açısından çok daha konforlu bir yöntem olan “ince iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB)” tercih edilmektedir. Teknik olarak da oldukça basit olan bu yöntemin doğru ellerde ve düzgün koşullarda, doğru olmayan sonuçlar vermesi %5’in altındadır. İnce iğne aspirasyon çevresi ince bir zarla çevrili sıvı birikimleri olan tiroid kistlerinin tedavisinde de kullanılmaktadır ve sıvı boşaldığında kist de küçülür veya kaybolur ve elde edilen sıvı hücre analizine gönderilir.

Bazı durumlarda sizi değerlendiren hekim nodül için biyopsi yapılmasına kanaat getirmeyebilir. Tiroid bezinin fazla çalıştığı durumlarda (hipertiroidizm), nodülün kanserli olma olasılığı daha azdır; özellikle nükleer tıp çalışmaları (sintigrafi) nodülün “sıcak” olduğunu (tiroid hormonu ürettiğini) gösterirse, bu risk çok daha azalır.

İnce iğne aspirasyon biyopsisi genelde şu durumlarda istenir:

Nodülün tanısı amacıyla,
Nodül için tedavi tipini belirlemek amacıyla,
Ağrıya yol açan bir kisti tedavi etmek amacıyla,
Tekrarlayan bir kist içine ilaç enjekte etmek için (kist büzüştüren)

Nodül şayet ele geliyorsa değerlendiren hekim tarafından ince iğne aspirasyon biyopsisi gerçekleştirilebilir. Ancak çoğu hastada ultrasonografi kılavuzluğu esastır ve bu durumlarda görüntüleme kılavuzluğunda bu tip işlemleri gerçekleştirmede uzmanlaşmış hekimler olan girişimsel radyologlara başvurulmalıdır.

Hastanın genellikle aç kalmasına gerek yoktur. İşlem sabahı kan inceltici ilaçlar hariç kullandığı ilaçları alabilir. Ancak, kan inceltici ilaçlar ideal olarak 5 gün önceden kesilmelidir. Fakat, hastanın tüm tıbbi sorunları ve diğer hastalıkları göz önüne alınarak bu ilaçların ne kadar bir süre kullanılmaması konusunda mutlaka hekime danışarak karar verilmelidir.

İnce iğne aspirasyon biyopsisi gerekli sterilite koşullarının sağlandığı özel odalarda yapılmalıdır. Yine enfeksiyon riskini en aza indirmek için cilt steril olarak hazırlanır ve hasta boynu açıkta kalacak şekilde steril örtülerle örtülür. Ultrasonografi probuna özel steril kılıf giydirildikten sonra cilt ve ciltaltı çok ince bir iğne ile uyuşturulur (burada kalınlığı 27 Gauge olarak tanımlanabilecek diş hekimlerinin de kullandığı çok ince iğnelerden bahsediyoruz). Bazı hekimler lokal anestezinin gereksiz olduğunu düşünmektedirler. Ancak bizim tercihimiz lokal anestezinin mutlaka uygulanması yönündedir. Şayet biyopsi işlemi birden fazla iğne girişi gerektiriyorsa hastanın canı sadece lokal anestezi sırasında hafif yanacaktır ve işlemin bu aşamasından sonra tamamen ağrısız geçecektir. Ultrasonografi kılavuzluğunda 25 Gauge çapındaki bir iğne (kan almada kullanılan iğnelerden daha ince) tiroid nodülünün içerisine ilerletilir ve hastadan bu esnada nefes tutması ve yutkunmaması istenir. İğneye bağlı enjektör ile negatif basınç uygulanarak ileri doğru itilir ve iğne geri çekilirken enjektör serbest bırakılır. Birkaç defa bu işlemin tekrarlanması yeterli miktarda hücre gelmesine sebep olacaktır. Bu noktada diğer bir teknik de iğne nodülün içindeyken enjektöre negatif basınç uygulamak ve küçük küçük titreştirmektir ki, bu yönteme hem daha kanamalı hem de hasta için ağrılı olacağından tercih etmiyoruz.

İğneye karşı aşırı hassas olan veya anksiyetesi bulunan hastalar için hafif sedasyon işlem esnasında hastayı rahatlatacaktır. Yalnız bu şekilde sedasyon uygulanan hastalarda en az 6 saatlik açlık, damar yolu açılması ve işlemden sonra 1-2 saat hastanede gözlem gereksinimi vardır.

Sedasyon uygulanmayan hastalar işlemden sonra hemen hastaneden ayrılabilirler. Kan inceltici ilaç kullanan hastalar ertesi gün kullanmaya devam edebilirler. Bazen işlem gecesi hafif bir ağrı olabilir. Bu durumda kan inceltici etkisi olmayan parasetamol türevi bir ağrı kesici geceyi rahat geçirmek için kullanılabilir.

İnce iğne aspirasyon biyopsisi tek nodül olması durumunda genellikle 20 dakikadan az vakit alır. Ancak birden bazla nodül durumunda, nodül zor ulaşılan bir bölgede ise veya yeterli miktarda hücre bırakmadığı durumlarda işlem daha uzun sürebilir.

Bundan sonra alınan örnek patolog tarafından ayrıntılı incelemeye alınır ve örnek 1- iyi huylu (benign) 2- kötü huylu veya kanserli (malign) 3- şüpheli veya 4- belirsiz olarak sınıflandırılır. Daha önce de bahsedildiği gibi alınan örneğin yalancı negatif olması (yani kanserli bir nodüle yanlış olarak iyi huylu denmesi) ihtimali %0-5 arasında değişmektedir. Benzer şekilde yalancı pozitiflik (iyi huylu bir nodüle kanserli denmesi) de %5’in altındadır. Patoloji örnekleri çoğu zaman iki iş günü sonrasında ama hemen hemen her zaman bir hafta içinde raporlandırılır ve yönlendiren hekimin değerlendirmesi amacıyla hazır olur"

Yerel Seçim 2024


En Çok Aranan Haberler