Salih Bey, biraz da "Komedi Dükkanı"ndan, Tolga Çevik'ten söz etmek istiyorum...
- Etmeyelim!
Biraz önce "Ortak bir iş yaparken 'biz' demek önemlidir. Ne yazık ki, bu meslekte bunu kimse söylemiyor" dediniz. Tolga Çevik'le de yaşadığınız sanırım buydu... Yani ortak bir projeyi Tolga Bey sahiplendi ve ilişkiniz bitti.
- Evet, Tolga "Ben" dedi ve bitti...
"Komedi Dükkanı"nın fikir babası kimdir?
- "Komedi Dükkanı"nın TV8'deki çekimleri başlamadan 1,5 ay öncesinden bir araya geldik. Ne yapacağımız konusunda fikir alışverişi başladı. Düşünüldü, tartışıldı ve ortaya bu proje çıktı. Ve beş bölüm sonra jenerikte "Bu konsept Tolga Çevik'e aittir" diye bir yazıyla karşılaştım. Birlikte yapılan işe Tolga tek başına sahip çıkınca, ben de kendisine başarılar diledim.
Madem bu işte sizin de emeğiniz var, neden hakkınızı aramadınız?
- O saatten sonra bir şeylerin peşine düşmek bana yakışmazdı. Çünkü ben çok üzüldüm. Yapacak başka bir şey yoktu.
Nasıl olmaz, mutlaka vardır... Neyse, neden böyle bir şey yaptığını sormadınız mı Tolga Bey'e?
- Beş bölüm sonra "Konsept sahibi Tolga Çevik" yazısını görünce işime bir süre daha devam ettim. Sonra Tolga'ya "Neden böyle yaptın, neden jenerikte konsept sahibi olarak senin adın geçiyor?" dedim. O da bana "Ne yapalım abi, işi Sinan Çetin mi sahiplenseydi? O yüzden üstüme aldım" dedi. Bunun üzerine ben tutup da "Peki ben neciyim?" diye soramazdım. Bunu kendime yakıştıramazdım. Onun akıl etmesi gerekirdi.
TOLGA'YI SİNAN ÇETİN KONUSUNDA UYARDIM AMA O...
Bence bu konsepti ilk oluşturduğunuz zaman oturup yazılı bir anlaşma imzalamanız gerekirdi...
- Biz bir araya geldiğimizde ortada bir senaryo falan yoktu. Ortada hiçbir şey yoktu ki, sözleşme, anlaşma yapalım. Ayrıca bizde söz anlaşmadır. Biz böyle gördük, böyle terbiye aldık... Kaldı ki, bu projede uzaktan konuşan arkadaşın, yani Fırat'ın da büyük katkısı vardır. "Şunu koyalım, bunu yapalım, şöyle olsun" diye üç kişi konuşa konuşa bu işi ortaya çıkardı. Sonra boyut değişti. Çok irdelemeye gerek yok. Atı alan da Üsküdar'ı geçti.
Ama program TRT'ye geçince olay, "Ganimeti paylaşamadılar" durumuna geldi.
- Tabii bu da çok üzücü... Şimdi olayın o kısmında benimle hiç sözleşme imzalanmadı. Tolga, TRT'ye gidip konuşmuş, etmiş. Olay zaten "Bu iş Tolga'nın işidir, Salih de orada figüran bulunuyor" durumuna geldi. Hiç muhatap alınmadım. Yani Sinan Çetin'in hazırladığı sözleşmeyi Tolga Çevik imzalamış. Ben o sözleşmeyi imzalamadım.
Tolga Bey sizden habersiz Sinan Çetin'le mi anlaşma yaptı?
- Tolga, Sinan Çetin'le yani Plato Film'le bir anlaşma yapmış. Ve Plato Film'in yaptığı bu sözleşmede "Ben alırım, satarım, bu programı başka yerde kullanırım, reklamda da kullanırım, 'Komedi Dükkanı'nı her yere satarım, her şekliyle kullanırım ve size artık bundan bir ödeme yapmam" gibi maddeler vardı. Bu resmen kölelik anlaşmasıydı. Bizim hiçbir hakkımız yoktu. Bu kardeşimiz uyanıklık yaparak bir şekilde işi üzerine geçirmişti. Bütün bunları Tolga'ya söyledim. Ben ona yardımcı olmaya çalıştım, o ise... Neyse boşverin...
Nasıl yardımcı olmaya çalıştınız?
- Sinan Çetin'in hazırladığı anlaşmayı gösterip, "Bak Tolga, bu adam her şeyi ile bu projeyi satın alıyor. Bu işin eser sahibi biziz, bu adam üstüne alıyor. Senin baban avukat, git bu sözleşmeyi ona göster, yanlış yapıyorsun" dedim. Gitti babasına gösterdi, beş bölüm sonra da jenerikte "Konsept sahibi Tolga Çevik'tir" diye yazı çıktı. Meğer biz arkadaşa fikir vermişiz. Bundan sonra ben hangi davanın peşine düşeceğim, ne davası? Bu bana yakışmaz. Bir iş severek yapılır. Bana fazla para verselerdi, aynı sevgiyle bu işi yapabilecek miydim, hayır... Bir sürü arkadaşım beni eleştiriyor, "Tam para kazanacağın zaman bu iş bırakılır mı? Duyguyla işi karıştırma, al paranı geç" diyorlar. Ama ben tiyatro yapıyorum ya! Ben duygularımla yaşıyorum. İşadamı ya da tüccar değilim ki. Her şey para değildir. Al işte, yapmıyorum da ne oldu? Öldüm mü, battım mı? O arkadaş da şimdi çok para kazanıyor, ne oldu, çok mu mutlu?
Yani Tolga Bey bir tüccar, işadamı gibi davrandı bu işte... Duygusal bakmadı...
- Tabii... Sinan Çetin gibi bir ağabeyi var, bir örneği var önünde yani. Benim örneğim onlar değil. Aslında bu gençlere de kızmıyorum. Biz ağabeyleri olarak bu çocuklara ne verdik ki karşılığını bekliyoruz? Onlar da doğal olarak etraflarında kimler varsa, onları örnek alıyorlar. Buna ihtiyaçları var çünkü...
BEN ONUN İÇİN "ÖZAL ÇOCUĞU" DİYORUM
Tolga Bey'e "Özal çocuğu" dediniz. Biraz açalım mı?
Evet. öyle. Neden bunu dedim, çünkü rahmetli Turgut Özal topluma şunu öğretti: "Politikayla uğraşmayın, kafayı kullanın, kısa yoldan köşeyi dönün. Anayasayı bir kere delersen bir şey olmaz." Bak delik açıldı, içeri daldılar. İşte ülke bu hale geldi.
Peki Tolga Bey'e hala kırgın mısınız?
Hiç kırgın değilim...