ANKARA (İHA) - Tıbbı Malzeme ve Cihaz Üreticileri Derneği (TÜDER) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Daşçı, SSK'ya ilaç ve tıbbi cihaz alımlarında kurumun zarara uğratılması olaylarında, en büyük suçlunun devletin ürün fiyatlandırma sistemi olduğunu ileri sürdü. Daşçı, "Suçlu sistem ve sistemin uygulayıcıları ve art niyetli firmalar, firma çalışanları, satın alan ve ürün uygulayıcıları arasında değişiyor" dedi.
Daşçı, yaptığı yazılı açıklamada, TÜDER'İN tıbbi malzeme ve cihaz üreticilerinin, bir araya gelerek oluşturduğu bir sivil toplum örgütü olduğunu belirterek, "Öncelikle TÜDER hakkında kısa bir açıklama yapmanın bilgilendirme açısından yararlı olacağına inanıyorum. TÜDER tıbbi malzeme ve cihaz üreticilerinin bir araya gelerek oluşturdukları sivil toplum örgütüdür. Amaç, tıbbi malzeme ve cihazdaki ithalat-ihracat açığını en aza indirebilmek, üretilenlerin üretim kalitesini, standartlarını, gelişmiş ülkeler kalite ve standardına ulaşmasına sağlamak, öncelikle üyeler arasında bilgi, teknik ve teknoloji yardımlaşmasını gerçekleştirmek. Tıbbi malzeme ve cihaz teknolojisi hakkında çıkan kanun ve yönetmelikleri takip ederek üyeleri bilgilendirmek, üretilen ürünler ile ilgili sorun ve çözüm önerilerini genelleştirerek bunu tek ağızdan, zamanı en verimli kullanmak için sivil toplum bilinciyle çözüme kavuşturmak, devletin üreticiye sağladığı desteklerden üreticiyi haberdar ederek bilgilendirme sempozyumları düzenleyip eşli bilgilendirme ve yararlandırmayı sistem haline getirmek, yerli üretimle ilgili devlet kurumlarıyla işbirliği yaparak yurt dışında sağlık sektörünü ülke olarak temsil etmek. Bütün dünyadaki tıp fuarlarını takip edip, fuarlara dernek olarak Türkiye standını açarak ülke tanıtımı ve üretilen ürünlerin tanıtımını yapmak, yurtdışındaki pazar payımızın anmasını sağlamak, art niyetli üreticileri, ürün kullanıcılarının yardımıyla tespit ederek, dernek kuralları çerçevesinde disipline etmek, insan sağlığına, toplum zararına olan çalışmaları yararlı hale dönüştürmektir" dedi.
Kendi üyelerinin piyasa denetiminin, hastanedeki ürün uygulayıcı ve kullanıcılarının yardımıyla sağlandığına dikkat çeken. Daşçı, "Çalıştırdıkları personel, ürettikleri teknolojik ürünlerle, bozulan insan sağlığının yerine gelmesine, ülkedeki ekonominin iyileşmesine, iç ve dış ticaret pazar açığının en aza İnmesine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Sağlık ekonomisi, 2003 yılı itibariyle bireysel sağlık harcamaları hariç 10 ile 14 katrilyon arasında resmi olmayan rakamlarla tahmin edilmektedir. 1990'lı yıllarda Sosyal Güvenlik Kuruluşları'nın başlattığı, protokollü ürün satış fiyatları, gerek firmaların tek tek, gerek SADER'in birkaç kez başvurmasına rağmen, hatta kurumun bu fiyatları revize etmek için davet etmesine rağmen o dönemlerde sık sık yönetici değişikliği yapılması ve kurumun işi ciddiye almaması yüzünden bir türlü fiyatlar revize edilememiştir. Bu durumun sonucunda hedeflenenle, yapılması istenen iyi niyetli bir çalışmayla, yapılan arasında büyük bir uçurum oluşmuştur. Bu uçurum yeni fark edilerek, devletin sürekli ve ne kadar zarar gördüğünü müfettişler tespit etmeye çalışmaktadırlar. Bu yanlışlıktan dönen SSK kurum yetkilileri, sistem olarak yanlıştan dönmüş fakat bu yanlıştan kurtulamamış, hala rekabetten uzak teknik şartnameler hazırlanarak tercihle ürün alma ve rekabetin oluşmamasına katkıda bulunmaktadır. Sözleşmeli ürün satın almanın, satın alınacak ürün fiyatlandırmasının, devlet tarafından satın alınmasının ne kadar yanlış olduğunu gören SSK, ilacı önceden ihale, açık eksiltme ve pazarlıkla çok uygun fiyata alıyordu. Kamu İhale Kanunu kapsamında alınınca SSK, kanun kapsamı içinde devletin yanlış fiyatlandırma politikası nedeniyle kurumun, ilaçla da eski sisteme göre zararlı olduğunu tespit etmiştir. Burada tabi ki art niyetli alıcı ve satıcı da olabilir ama serbest piyasa ekonomisi şartlarında ürün fiyatım, pazarım belirlemesi gerekir. Bu fiyatları devlet belirlediğinde, her zaman devlet bonkör davranarak kendi kurumlarını, kullanıcı vatandaşlarını, bu firmalara ekonomik olarak ezdirmiştir. Bu şekilde ürün pazarlayan firmaların gelişim hızıyla devletin, gerek ilaç gerekse tıbbi malzeme satan firmaların gelişim hızını incelediğinizde, yerli liretim hariç büyük farklılar göreceksiniz.
Buradan yola çıkarak TÜDER'e göre en büyük suçlu, devletin ürün fiyatlandırma sistemidir. İlaç ve tıbbi malzemede devletin verdiği ve belirlediği fiyatların üzerinde bir sarışın olmadığı görülmektedir. Her zaman en son teknolojinin üzerindeki kalıp ve Ar-Ge maliyetlerinin yüksek olması, üretim serisinin pazara yeni girmesi sebebiyle fiyatları yüksektir. Bu seri üretime geçip yeni bir teknolojinin üretilmesi ile gerçek fiyatını bulacaktır. Bunun süresi de Ar-Ge çalışmalarıyla zamanlı olup ortalama bir yıldır. Bu süre içerisindeki ürün fiyat farkları da kazıklanma olarak algılanmamalı. Gerçek fiyatlarla, gerçek ihtiyaç temini rekabete açık ihale sistemiyle olduğu ortaya çıkmıştır. Emekli Sandığı'nın ve bu şekildeki Sosyal Güvenlik Sistemlerinin kurum olarak sözleşmeli ürün satın almalarının ve tahmini bedelin gizli İhale yapmanın ne kadar zararlı olduğu ortadadır. Sosyal Güvenlik kuruluşları, bize göre sağlık hizmeti sunumu gerçekleştiren kurum ve kuruluşlarla hizmet ihaleleri sistemiyle en kaliteli hizmeti, en uygun fiyata alacaktır. Aksi takdirde zaman zaman bu şekilde sorunlar yaşamaya devam edecektir. Suçlu sistem ve sistemin uygulayıcıları ve art niyetli firmalar, firma çalışanları, satın alan ve ürün uygulayıcıları arasında değişmekledir" şeklinde konuştu.