Anayasa Mahkemesi eski başkanı Tülay Tuğcu, Anayasa Mahkemesi'nin bir ölçüde siyasallaştığını belirterek, "Bir siyasi partiyi kapayacaksınız, çoğunluğun çıkardığı bir kanunu 11 kişi iptal edecek o zaman siyasallaşma olmayacak, bu mümkün değil." dedi.
Anayasa Mahkemesi eski başkanı Tülay Tuğcu, Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından düzenlenen "Anayasa ile Alakalı Güncel Tartışmalar" konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. Bugün'ün haberine göre öğrencilerin sorularını da cevaplandıran Tuğcu, bir öğrencinin "yargının siyasallaştığı yönünde bir hakimiyet var. Sizce yargı şu an ne durumda siyasallaştı mı yoksa normal vazifesini yerine getiriyor mu?" şeklindeki sorusuna; "Rahat verseler yargı siyasallaşmaktan kurtulacak. Ama o huzura kavuşamıyor. Şimdi eğer Anayasa Mahkemesi'nden bahsetmemiz gerekirse, Anayasa Mahkemesi'nde bir ölçüde siyasallaşma sözkonusudur. Bir siyasi partiyi kapatacaksınız, bir kanunu iptal edeceksiniz ve bu siyasallaşma olmayacak, mümkün değil. Çoğunluğun çıkardığı kanunu kalkıp 11 kişi iptal ediyor. Tabiî ki siyasallaşıyor. Ama bu siyasallaşmak, belli bir siyasi partiye yaklaşım anlamında değil işin gereğidir bu." cevabını verdi.
Savcılara yönelik yapılan açıklamaları da eleştiren Tuğcu, "İşinize gelince savcı görevini yapıyor. İşinize gelmeyince savcı siyasallaşıyor. Böyle bir isnat olur mu? Böyle bir isnat olursa tabi vatandaşın da zihninde 'yargı siyasallaşıyor' zihniyeti oluşur. Bu daha çok yargının dışındakilerin çok daha özenli ve dikkatli olmasına bağlı." dedi.
YARGININ GÜVEN KAYBINA UĞRADI
"Hukuk siyasallaşıyor mu herkesin bir hakimi var" gibi söylemler olduğunu anlatan Tuğcu, vatandaş çok yaygın söylendiği taktirde inandığını söyledi. Tuğcu, "Tabiki yargının güven kaybına uğradığını kabul etmek gerekiyor. Ama bu yargının elinde olan bir şey değil. Mesela Anayasa Mahkemesi'nin verdiği bir çok karar da eleştirildi. Anayasa Mahkemesi başkanı olarak demeç verip hayır efendim o karar da siyasal değildir biz böyle yaptık gibi bir savunmaya geçemez. Çok gerekli olmadığı sürece yargının konuşması asıl değildir. O nedenle konuşanların çok dikkatli olması gerekiyor. Yargıya güvenmediğiniz zaman ülkede huzur kalmaz. Hukuk huzurun asli unsurudur, devlet varlığının asli unsurudur. Sadece hukukçular, yargıçlar olarak değil hep beraber kaybederiz." şeklinde açıklamalarda bulundu.
BAŞÖRTÜSÜ DEĞİŞİKLİĞİ DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ DİYE GETİRİLEMEZ
Tuğcu, üniversitelerde başörtü serbestliği için anayasa değişikliğinin laikliğe aykırı olduğunu savundu. Tuğcu, "Bu gerekçe din ve inanç özgürlüğü diye getirilemez. Değişiklik 18-25 yaşındaki kızlarımız için tanınan bir özgürlüktü. Eğer özgürlükse bu herkes için geçerli. Ama özgürlük anlamında değildi türban, eğitim özgürlüğünü baktığımız zaman eğitim özgürlüğü de değil. Eğitim özgürlüğünün sınırları vardır. Onu çizen statü vardır. Siz benim eğitim özgürlüğüm var diye gidip 35 yıl hukuk fakültesinde okuyamazsınız. Belirli bir derse katılmak ve belirli bir süre içerisinde o fakülteyi bitirmek zorunluluğu vardır."
"O nedenle eğitim özgürlüğü olarak kabul etmemiz mümkün değil. Din ve inanç özgürlüğü de değil. Eğer bunu din ve inanç özgürlüğü diye kabul ederseniz, bunun ucu laikliğe kadar gider. Doğrudan kamuda çalışan hanımların da başlarını örtmesine izin vermeniz lazım. Çünkü onun da inanç özgürlüğü var. Belirli bir yaşa ve belirli bir cinse tanınan özgürlük olabilir mi? Özgürlük geneldir. O nedenle bu gerekçe de yanlış, öyle özgürlük olmaz. Bu gerekçe 18-25 yaş dışında öğrenci olmayanların haklarını da ortadan kaldırıyor. Kaldırdığı zamanda işte laikliğe aykırı bir düzenleme getirmiş demektir. Laikliğe aykırı düzenleme de önerilemez. Usulüne uygun öneri gelmesi lazım." dedi.
Panelin ardından Hukuk Fakültesi Dekanı Prof Dr. Dursun Bingöl, Anayasa Eski Başkanı Tülay Tuğcu'ya katılımından dolayı plaket ve el işlemeli bakır hediye etti. Panele Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı Nuh Kalkan, Baro Başkanı Hamit Sekman, Hukuk Fakültesi öğretim görevlileri ile öğrenciler katıldı.