Almanya'daki Deniz Feneri davasının savcıları Kanal 7'nin Eyüp'teki binasının para aktarma ve naylon makbuz temin etmede kullandığını saptadı.
Almanya'daki Deniz Feneri davasının savcıları, toplanan milyonlarca euro'luk yardımın "usulsüz kullanımıyla" ilgili Türkiye'deki isimlerin rolünü ortaya koymak için çalışıyor. Salı günü yapılacak duruşmada özellikle Almanya'daki Euro 7 ve çok sayıdaki şirkette ortaklığı bulunan Kanal 7 yöneticileriyle ilgili iddialar gündeme gelecek. Sanıkların itiraflarında yer alan "Paraları İstanbul Eyüp'teki Kanal 7 binasının üçüncü katında Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman'a teslim edip, buradan naylon bağış makbuzları alıyorduk" ifadesinin tüm gözlerin Türkiye'ye çevrilmesine neden olacağı belirtiliyor. İddianamede, dosyanın 'gereğinin yapılması için' Türkiye'ye gönderilmesine de neden olacak ilginç bağlantılar şöyle:
Almanya'da aynı adres
Frankfurt Savcılığı soruşturma sırasında Almanya'daki Deniz Feneri Derneği ile Kanal 7 'nin Almanya yayınını yapan Euro 7 adlı şirketin aynı binada bulunduğunu saptadı. İdidanemede, "Yimpaş Verwaltungs GmbH'nın merkezi ile, halen aranan Faik Gürler'in yazıhanesi, Deniz Feneri e.V. ve Kanal 7 Int. gibi te-
levizyon'un yeri de, aynı binada, 60388 Frank-furt am Main, Flinschstrasse 45 adresindedir" deniliyor. Bu binanın 3. katında Deniz Feneri'nin muhasebecileri bulunuyordu.
Eyüp'teki 3. kat
İddianame incelendiğinde Türkiye'deki Kanal 7 binasının önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Paraların ve makbuzların teslim edildiği yer olarak Defterdar Mahallesi Otakılar Caddesi No:60 Eyüp adresi gösteriliyor. Sanık Mustafa Taşkan'ın ifadesi şöyle: "2004 yılı Kasım ayında Türkiye'ye gittiğimde Zekeriya Karaman'a 200 bin Euro götürdüm. Kendisine bu parayı, İstanbul'da, bürosunun bulunduğu Kanal 7'nin de aynı yerde olduğu, 3. katta verdim. Parayı verdiğimde yanımızda kimse yoktu. Parayı, beyaz renkli bir zarfın içinde eline verdim."
Naylon belgeler
İddinamedeki bir diğer sanık Firdevsi Ermiş ise ifadesinde bavul dolusu makbuzu yine 3. kattan aldığını itiraf ediyor: "Yardım alındı makbuzları Türkiye'de düzenlendi. Bizzat kendim bir bavul dolusu "Alındı Makbuzu" nu Almanya'ya getirdim. Hepsinde tarih ve meblağ yerleri boş bırakılmıştı. Bunları İstanbul'da Kanal 7'nin binasında, 3. katta Harun Kapıyoldaş'tan teslim aldım."
Kanal 7, 18 kez geçiyor
Söz konusu davada Kanal 7'nin bağlantıları sadece 3. katla sınırlı değil. 193 sayfadan oluşan iddianamede tam 18 kez İstanbul'daki Kanal 7'nin adı geçiyor. Sanıklardan Firdevsi Ermiş ifadesinde Kanal 7 ile ilgili şunları söyledi: "Anadolu Tekstil'e giden paralar, gayri resmi muhasebeye yardım olarak geçti. Faturalar, hakkında ayrıca soruşturma açılan Harun Kapıyoldaş tarafından Türkiye'deki Kanal 7'den şahsen alınıp getirildi. Sadece zaruri durumlarda faturalar faxla geliyordu.
Çok yakın ilişkiler
İddinamede Türkiye bağlantıları ile ilgili Kanal 7 ilişkisi olduğu söyleniyor ve bu saptama şu ifadelerle anlatılıyor: "Yapılan soruşturma ve araştırmaların neticelerinden, Almanya'daki Deniz Feneri ve Türkiye'deki Deniz Feneri'nde olduğu gibi Almanya'daki Kanal 7 ile Türkiye'deki Kanal 7 televizyon yayınları sorumlularının çok yakın ilişkilerinin olduğu ortaya çıkmıştır." Bu saptamadan sonra iddianemede Türkiye'deki Kanal ile Almanya'daki Kanal 7'nin ortaklık yapısı bütün detayları ile anlatılıyor.
VATAN iddianamede adı geçen kişilerin İstanbul Ticaret Odası kayıtlarını incelediğindi. Üç ismin ortağı olduğu şirketlere gidildiğinde Kanal 7 binası ile karşılaştı.
Adımız geçmiyor
Kanal 7 bütün bu iddilara karşılık yazılı bir açıklama yaptı. İddinamede İstanbul'daki Kanal'inin 18 kez adı geçmesine rağmen Kanal 7 açıklamasında "Yürütülen davada hiçbir şekilde adı geçmediği gibi ilgisi dahi olmayan kişi ve kuruluşlara da sardırılması, bu iftira kampanyasının başka amaç ve hedefleri vurmaya yönelik olduğunu ortaya koymuştur" ifadesi kullanıldı.
Karaman imzalamadı
Sanık Ermiş'in ifadelerine göre paralar, Türküye'ye götürülüp orada ortak olan ve aynı zamanda Yeni Dünya İletişim'in Genel Müdürü olan, hakkında ayrıca soruşturma yapılan Zekeriya Karaman'a veriliyordu. Bizzat kendisi de takriben on kez Zekeriya Karaman'a para götürmüş (4 Temmuz 2007 tarihli ifade tutanağı, sayfa 12 ve devamı). Paranın Zekeriya Karaman'a teslim edildi-ğine dair ondan imza istenmiş, ancak kendisi o kadar imza atmak istemediğinden, bazan sanık Mehmet Gürhan'ın amcası) olan Hakkı Sadal'ın imza atmasını rica etmiş. Ssanki parayı kendisi değil, Hakkı Sadal teslim almış gibi görünüyordu (4 temuz 2007 tarihli ifade tutanağı, sayfa 47).