ANKARA (İHA) - Türk-İş Başkanı Salih Kılıç, SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devredilmesinin doğru bir uygulama olmadığını belirterek, bu uygulamanın sağlık hizmetlerinde kaliteyi artırmayacağını öne sürdü.
Kılıç, "Asıl yapılmak istenen SSK hastanelerini önce Sağlık Bakanlığı'na sonra da Kamu Yönetimi Reformu adı altında yerel yönetimlere devretmek, sonra da özelleştirmektir" iddiasında bulundu. SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devredilmesine ilişkin hazırlanan yasa tasarısının Bakanlar Kurulu'nda imzaya açılması üzerine Türk-İş Başkanlar Kurulu Olağanüstü toplandı. Toplantının açılışında konuşan Türk-İş Başkanı Salih Kılıç, SSK'nın Genel Sağlık Sigortası ve Sağlıkta Dönüşüm Projeleri ile birlikte tümüyle piyasalaştırılıp, gelir düzeyi yüksek olanların yararlanabileceği bir yapıya dönüştürülmek istendğini öne sürdü. Sistemin sorunlarının çözümü için getirilen bu düzenlemelerin sorunların çözümü olmadığını iddia eden Kılıç, "Hükümetin hazırladığı bu tasarı ile SSK'nın 148 hastanesi, 212 dispanseri, 202 sağlık istasyonu, 3 ağız ve diş sağlığı merkezine el konmaktadır. 60 bin sağlık personeli bakanlığa devredilmektedir" diye konuştu. SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na
devrinin hem anayasaya, hem hukuka hem de SSK mevzuatına aykırı olduğunu ifade eden Kılıç, şunları söyledi:
"Bu tasarı ile işçinin ve işçi adına işverenin ödediği primler ile oluşan, özel mülk niteliğinde olup kurumun gelirleri arasında yer alan hastanelerinin Anayasayamızın çerçevelediği hukuk anlayışına aykırı olarak Sağlık Bakanlığı'na devri hedeflenmiştir. Çünkü Sosyal Sigortalar Kurumu'nun sağlık tesisleri, işçi ve işveren primleriyle oluşturulmuş kaynaklardan satın alınmıştır ve mülkiyet hakkı işçi ve işverenlere de aittir. Yapılmak istenen bu düzenleme SSK'nın kuruluş kanununa da aykırıdır. SSK kuruluş kanununa göre, devlet yalnızca SSK'nın yönetimine katılma ve denetimi yapma yetkisine sahiptir. SSK'nın malları üzerindeki her türlü tasarruf SSK Yönetim Kurulu'na ve o yönetim kurulunu oluşturan işçi, işveren ve emekli temsilcilerine aittir. Bu konuda Hükümetin yetkisini aşan bir tasarrufu söz konusudur. Bu tasarı hazırlanırken üçlü yapı dışlanmış, kurumun asli sahiplen sosyal taraflar sürecin dışında tutulmuştur. Toplumun tüm kesimlerinin tepkisini alan sosyal güvenlik reform paketinin içinden yalnızca sigorta hastanelerinin devri ele alınarak asıl yapılmak istenenler taraflardan gizlenmiştir. IMF ile yapılacak Stand-by anlaşmasının önkoşulu olarak dayatılan bu işlem, sosyal güvenlik reformu paketini zorunlu uygulamasına neden olacaktır. Bu tasarrufla SSK'daki özerk yönetim işleyişi ortadan kaldırılmakta ve demokratikleşmenin temel unsurlarından biri olan özerklik anlayışı zedelenmektedir. Bu nitelikleriyle, getirilmek istenen düzenleme hukuka aykırıdır".
İŞÇİLER SSK İÇİN MEYDANLARA İNİYOR Kılıç, hazırlanan tasarının 7. maddesinde kanunun uygulamasından ortaya çıkacak her türlü anlaşmazlık ve tereddütlerin çözümü yetkisinin tek basına Başbakan'a bırakıldığını vurgulayarak, bir hukuk devletinde yargı yetkisinin Başbakan'a bırakılmasının örneği zor görülecek bir hukuk skandalı olduğunu belirtti. Türk-İş olarak sağlık hizmetlerinin kalitesini artırmayacak, aksine hizmet satın alma nedeniyle kurumun sağlık giderlerini artıracak bu haksız ve hukuksuz işlemi kabul etmelerinin mümkün olmadığını anlatan Salih Kılıç, sözlerini söyle sürdürdü:
"SSK hastanelerinin devredilmesi doğru bir uygulama olmadığı gibi hizmet kalitesini yükseltmeyecektir. Sorunun çözümü bu şekilde tek taraflı bir irade ile değil, Tartışmak ve ortak bir çözüm yolu bulmakla olur. Yalnızca biz değil, 6.2 milyon sigortalının, 4 milyon emeklinin, binlerce işverenin ve 60 bin kurum çalışanının da bu uygulamayı kabul etmesi mümkün değildir. Burada asıl yapılmak istenen, bu sağlık kuruluşlarını önce Sağlık Bakanlığı'na sonra da Kamu Yönetimi Reformu adı altında yerel yönetimlere devretmek, sonra da bunları özelleştirmektir. Oysa ülkemizde son yıllarda çok açık bir biçimde görülmüştür ki, özelleştirme uygulamaları tam anlamıyla bir fiyaskodur ve ülke ekonomisini tahrip etmekten, işsizleri artırmaktan başka bir işe yaramamıştır. Bu devrin ardından SSK hastanelerin verimli, karlı işletilip işletilmediği tartışması başlatılıp özelleştirilmeleri gündeme gelecektir. Hastanelerin önce devri ardından da özelleştirilmesi de çalışanların ve emeklilerin sağlık hakkını tahrip edecektir. Bu devir işlemi, sayın Sağlık Bakanı'nın dediğinin aksine kurum sağlık hizmetlerinin içinde bulunduğu sorunları çözmeyecek, iddia edildiği gibi hizmet kalitesini yükseltmeyecektir. Harcamalar daha da artacaktır. Bu devir işlemi ile SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı bünyesinde hizmet kalitesinin artacağı iddia edilmektedir. Oysa Sağlık Bakanlığı'na bağlı devlet hastanelerinin içinde bulunduğu koşullar, SSK hastanelerinden daha iyi değildir".
Türk-İş Başkanı Kılıç, 1980 yılından bu yana hükümetler tarafından hiçbir yatırımın yapılmadığı halde SSK hastanelerinın 2003 yılında 66 milyon hastaya hizmet verdiğini, 1.5 milyon hastayı yatarak tedavi ettiğini ve 600 bin ameliyatın gerçekleştirildiğini kaydetti. "Sorun hastaneleri işleten kurumlarda değil, genel olarak sağlık sistemimizin sorunlarından, yetersiz bütçe, rakamlarından kaynaklanmaktadır" diyen Kılıç, "Asıl plan budur ve bizim bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Bu girişime karşı her türlü demokratik tepkimizi ortaya koyacağımızdan kimsenin şüphesi olmamalıdır" diye konuştu.