DİYARBAKIR (İHA) - Irak'ta Zarkavi'nin militanları tarafından kaçırıldıktan sonra serbest bırakılan Türk işçi Mehmet Bakır, hala olayın şokunu üstünden atamadı. Olaydan sonra işsiz kalan ve köyüne yerleşen Mehmet Bakır, maddi olarak çok zor durumda olduğunu söyledi.
Geçtiğimiz Haziran ayında Irak'ta bir şirkette çalışırken, Ebu Musab El Zarkavi'ye bağlı Tevhid ve Cihat Örgütü militanları tarafından 2 arkadaşı ile birlikte kaçırılan Mehmet Bakır, günlerce Türkiye gündemini işgal etti. Kaçırıldıktan sonra bir hafta direnişçilerin elinde kalan ve 30 Haziran tarihinde serbest bırakılan Mehmet Bakır, olayın şokunu hala üzerinden atamadı. Irak'tan döndükten sonra işsiz kaldığı için Diyarbakır'ın Dicle İlçesi'ne bağlı Döver Köyü'ndeki evine yerleşen Mehmet Bakır, maddi yönden çok zor günler geçiriyor. Eşi ve 2 çocuğu ile Döver Köyü'nde yaşamını sürdüren Mehmet Bakır, olaydan sonra hayatının alt üst olduğunu ve halen şoktan kurtulamadığını söyledi. Kaçırıldıktan sonra bir anda Türkiye'de herkesin kendilerini konuştuğunu belirten Mehmet Bakır, inşaatlarda çalıştığını ve işlerinin çok kötü olmasından dolayı Irak'a gittiğini söyledi. Borç altına girdiğini ve inşaatlarda kazandığı paranın kendine yetmediğini dile getiren Bakır, "Irak'ın savaş bölgesi olduğunu biliyordum. Ama gitmeye mecburdum. Orada 20 gün falan çalıştık. Bağdat'tan Musul'a dönerken Samara yakınlarında bizim arabamız arızalandı. Orada kimse bizi arabasına almadı. O sırada 10-12 kişi silahlarla çevremizi sararak bizi yere yatırdılar. O sırada ABD askerleri de bize yakındı. Orada bizi alarak ellerimizi arkadan bağlayıp bizi bir arabanın bagajına attılar" diye konuştu.
"BİZİ TAŞIYACAK OLAN ŞOFÖR ÇOK DAYAK YEDİ" Araba bagajında 45 dakikalık bir yolculuk yaptıklarını anlatan Mehmet Bakır, "45 dakikalık bir yolculuk yaptıktan sonra bir yerde bizi durdurdular. Beklediğimiz sırada su istiyorduk ve bize veriyorlardı. Bu sırada bizi başka bir yere götürdüler. Orası çöl ve sakin bir yerdi. Orada bizi kameraya çektiler. Sonra tekrar yerimizi değiştirdiler. Yeni gittiğimiz yer, tam ölüm noktası ve çok kötü bir yerdi. Burada bir hafta kaldık ve gözümüze uyku girmiyordu. Bizim paramızla bize yemek alıp getiriyorlardı. Götürüldüğümüz zamanda tüm paramızı aldılar. Ama korkudan yiyemiyorduk. Gece yarısına kadar sohbet ediyorlardı. Ama gece saatlerinde yanımızdan ayrılıyorlardı. İlk götürdükleri yerde 2 gün bağlı tuttular. Birbirimizle konuşuyorduk. O zamanlarda bizi götüren şoförden şüphelendik. Ama şoför çok dayak yedi. Her tarafından kan akıyordu. O nedenle şoförle ilgili şüphelerimiz geçti" şeklinde konuştu.
"BİZE SİLAHLARINI GÖSTERİP USAME BİN LADİN DİYORLARDI" Kendilerini kaçıran kişilerin yüzlerinin kapalı olduğunu vurgulayan Mehmet Bakır, "Ama hepsi sakallıydı. Çok saygı duydukları ve Hacı diye hitap ettikleri biri vardı. Ama Zarkavi olup olmadığını bilmiyorum. Bize silahlarını gösterip Usame Bin Ladin diyorlardı. Oradayken hep geride kalanları düşünüyordum. Arkamda çocuklarım kalacağı için gücüme gidiyordu. Bize işkence yapacaklarından korkuyorduk. Zaman zaman öldüreceklerini düşünüyorduk. Gözlerimi bağladıklarında veya şoförü ayaklarından tavana astıklarında öldüreceklerini düşündüm. Tabi onları döverken gözlerimizi kapatıyorlardı. 2 veya 3 kişi yarımşar saat arayla coplarla şoförümüzü dövüyordu. Bizi taşıdığı için şoförü dövüyorlardı. Bizden sonra bir kişi daha getirdiler. Bunun boğazını keseceklerini söylediler. O kişiyi daha sonra hiç görmedim. Bizi de dövdüler ama çok değildi. Sizi öldürmediğimiz için dua edin diyorlardı. Bize sürekli temizlik yaptırıyorlardı. Ama bizi götürdükleri üçüncü yerde bize çok saygı gösteriyorlardı. İlk gün bize küfür ettiler. Ama sonda Hacı dedikleri kişi gelince bu tavırları değişti. Namaz hakkında bilgi sordular. Buna cevap verince bizi sevdiler. Zaman zaman öldüreceklermiş gibi hareketleri oluyordu. Onun için korkuyorduk. Öldürme veya boğaz kesmek için yerleri vardı. Yinede güvenmiyorlarmış gibi davranıyorlardı" diye konuştu.
"DİRENİŞÇİLERİN ARASINDA TÜRKÇE KONUŞANLAR VARDI" Kaçırılma amaçlarını kendilerini söylemediklerini ifade eden Mehmet Bakır, "Amerikalılar'ın işinde çalışan kişileri bırakmayacaklarını söylüyorlardı. Türkiye'den işçilerin gelmemesini istiyorlardı. Amaçlarının ABD'yi Irak'tan çıkarmak olduğunu söylüyorlardı. Aralarında Türkçe konuşanlar da vardı. Ama Türk olup olmadıklarını bilmiyorum. Sanıyorum yaşları 45 civarındaydı. Biri yanımıza gelince, diğer gün o kesinlikle gelmiyordu. Odada bir pencere vardı ama dışarı bakmamıza kesinlikle izin vermiyorlardı. Neden geldiğimizi soruyorlardı. Savaş bölgesi olduğunu bilmiyor musunuz diye sorular soruyorlardı. Bizde savaşın bittiğini sandığımızı söyledik. Savaşın bitmediğini ve bitmeyeceğini, ABD Irak'tan çıkana kadar savaşın devam edeceğini söylüyorlardı. Türkiye'den Irak'a kimse gelmesin diyorlardı. Bence İstanbul'da yapılan yürüyüş ve amcamın oğlunun televizyonda yaptığı konuşmadan etkilenerek beni bıraktılar. Bize kılıçlarını göstererek, bir daha Irak'a gelirsek kafamızı keseceklerini söylediler. Biz de bir daha gelmeyeceğimize dair yemin ettik" şeklinde konuştu.
Şu anda maddi durumunun çok kötü olduğunu belirten Mehmet Bakır, "Ben şu anda yine çok zor durumdayım. Ama kesinlikle bir daha Irak'a gitmeyeceğim. Irak'a gitmeyi kesinlikle düşünmüyorum. Bizim şirket zaten Irak'tan çıkmasaydı, bizi de öldürebilirlerdi" dedi.